28.Bölüm

2.3K 213 20
                                    

Merhabalar, merhabalar...
Hemen buraya okuduğunuz saati yazınız.

Ve sol alt köşedeki yıldızınızı parlatmayı ve beni takip etmeyi lütfen unutmayınız.

İyi okumalar...

🍇 🍇 🍇

"Kabul ettiğine hala inanamıyorum." dedi karşıma oturan Seza. Yüzünde güller açıyordu sırf onunla birlikte bu yemeği yediğim için.

"Bende." dedim kendime inanamayarak. Böyle teklifi hala nasıl kabul ettiğime inanamıyordum.

"Efendim?" anlamayarak suratıma bakıyordu.

"Yok bir şey, yemek soğumadan yemeliyiz."

Seza'nın o teklifini kabul ettiğimden beri hala kendi kafama vuruyordum fakat elden başka çare gelmiyordu, bir kere kabul etmiştim.

"Şarap." dedi eliyle kırmızı ve beyaz şarap şişesini göstererek.

"Hayır." dedim başımı iki yana sallayarak. "Teşekkür ederim."

"Neden?"

"Sarhoş olmayı sevmiyorum. Bu gibi şeyler insanın bir süre unutmasını ve dilinin açılmasına neden oluyor hatta daha sonra pişmanlık duyacağı hatalar bile yaptırabiliyor. Daha sonra ise baş ve mide ağrısı ile birlikte üzerinde kırgınlık ile geri geliyor." dedim laflarımı ucunu ona da dokundurarak.

"Haklısın." dedi yarı düşünceli şekilde. Yine aklına girmiştim karşısında olmama rağmen. "Bunları yaşamış gibi konuşuyorsun."

"Evet. Bazı şeyleri unutmak için defalarca kendimi içkiye vurdum ve etrafa bir sürü şey kustum, sabahları ise mide, baş ve kırgınlık ağrıları ile uyandım. Sonra içkinin bir faydası olmadığını gördüğümde bıraktım."

"Neyi unutmak istedin?" içinde bir yerlerde deli gibi beni anlamak istediğini hissediyordum ama bilmiyordu ki beni anlamak için ilk önce kendi dikenli ve tehlikeli yollarından geçeceğini.

"Çok fazla konuşuyorsun." dedim önümdeki sudan bir yudum alarak. "Ve bu da seninle bu akşam neden yemeğe geldiğimi sorgulamama neden oluyordu." ona kısaca sesini kesmesini söylüyordum yoksa sonuçları onun için pekte iyi olmayacaktı.

" Hemen sesimi kesiyorum." eliyle dudağına sahteden fermuar çekti. Bu onun iyiliği için en iyi karardı. " Mekanı nasıl buldun?" gözlerimi etrafta gezdirdim, oldukça lüks restorantdı. Oldukça ihtişamıyla tavandan sarkan avizleri, duvarlardaki altın varaklar tamamlamıştı. Kısacası mekan kendine ben oldukça lüksüm diyordu. Yediğim yemeği kusmamak için kendimi zor tuttum sonuçta buraya hangi parayla geldimizi çok iyi biliyordum.

"Güzel." dedim kendimi zorlayarak. Eğer biraz daha beni konuşturursa yediklerimin hepsini yüzüne kusacaktım.

"Adını hala söylemeyecek misin?" diye sordu. Bana karşı her şeyi merak ettiğini biliyordum hele ki adım bunların en başını çekiyordu.

Çatalımla yüzüne bakmadan oynamaya devam ettim. "Bunu öğrenmek senin için hiç de zor olmasa gerek. Adımı öğrenmek sadece bir dakikanı alacak iş, sen neden sorup duruyorsun?"

"Ben senden öğrenmek istiyorum." sanki adımı öğrense bana ihanet edecekmiş gibi davranıyordu ama biz onunla hiç bir şeydik neden böyle bağlanıyordu insanlara?

Çatalı masaya bırakıp gözlerimi ona çevirdim. "Neden sen koymuyorsun?" diye tekif sundum ona.

"Ben mi?" dedi şaşkınkla kendini göstererek. Muhtemelen daha önce hiç kimse ona böyle teklifle gelmemişti.

Üzümlükek | Texting (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin