57.Bölüm

2.1K 209 34
                                    

Merhabalar, merhabalar ✨

Bölüme geçmeden önce sol alt köşedeki yıldızınızı parlatmayı 🌟 beni takip etmeyi ve bol bol yorum 💬 yapmayı lütfen unutmayınız 🙏

İyi okumalar ✨

🍇 🍇 🍇

Seza Samyeli

Gerçekler...

Hepsini okudum. Her birini teker teker. Anlamdım bir kere daha. Bir daha anlamdım sonra bir kere daha okudum.

Anlamadığımdan değil sadece anlamak istemediğimdendi. Ben o iddianın sonunun böyle olacağını bilseydim oynarmıydım. Hayır.

İki elimi de kesseler, bana oynamam için işkence yapsalar da asla oynamazdım.

Anlamsız fotoğraflar. Onlara baktığımda bir kız fotoğrafı görüyordu.

Kaşı, gözü, saçı teker teker birleştirdim. Ortaya onun resmi çıktı. Üzerinden iddia oynayıp araba kazandığım Nurcan'ın resmi. Onun gözleri, onun dudakları, onun saçı, onun gözü.

Fotoğrafın arkasında çıkan yazıyı okumak istemiyordum. Korkuyordum.

En sağdaki resmi ters çevirdim. Koca 'İ' harfi çıktı. Titreyen elimle diğer fotoğrafı ters çevirdim altına bu sefer kocaman 'K' harfi çıktı. Nefesim kesik kesik çıkıyordu. O çıkan cümle beni mahvedecekti biliyordum.

Titreyen elimle fotoğrafları açmaya başladım. 'İ. Z. İ. M. İ. N.'

Ellerim sanki deprem oluyormuşçasına titiriyordu. Onları kontrol edemiyordum. Bunu yapacaktım.

Devam ettim. Hiç birisini okumadan hızlı hızlı açtım Fotoğrafları.

'K. A. T. İ. L. İ. S. İ. N.'

Hızla gözlerimi kapattım ama okumadım. Aldığım her nefes beni yok ediyordu. Sanki nefes yerine zehir çekiyordum içime. Acı çekiyordum ama ölmüyordum.

Sanki aldığım her nefes, kestiğim başka birisinin nefesiydi ve bu yüzden hep ağır geliyordu bana.

Yavaş yavaş kapalı gözlerimi açtım. O, kocaman harflerden ortaya çıkan cümleyi okudum.

'İKİZİMİN KATİLİSİN'

Yazıyordu. Bir daha okudum, sonra bir kere daha. Nurcan benim yüzümden, oynadığım aşşalık oyun yüzünden ölmüştü. Bir de ikizi vardı. Aycan.

Bu yük çok ağır geldi. Bana baştan beri yazan Üzümlükek kişisi Nurcan'nın ikizi Aycan dı.

Bana baştan beri katil olduğumu haykıran kişi Aycan'dı.

Aycan benim yüzümden yaralanmıştı, hatta öldüğünü söylüyordu. Ona inanmıyordum, onu fazla kaale almıyordum hatta ve hatta ona şakalar yapıyordum o ise sadece beni alttan alıyordu.

Baştan beri kardeşi benim yüzümden ölen ikizle konuşuyordum. Ben berbat birisiydim.

Empati yapmayı bırak onun yerine kendimi koymayı bile düşünemiyordum. Benim de kız kardeşim vardı ve onun başına böyle bir şey gelse aklıma mukayyet olmazdım. Ama o beni her defası, her defası beni evime taşımıştı. Bana yardım etmişti.

Beni hep götürdüğü ve gönderdiği yerler ikizi Nuran'nın çırpınış yerleriydi.

Gönderdiği yerler hep son duraklardı.

Geriye ittiğim hatta unuttuğum bütün anılar tokat gibi birer birer yüzüme çarptı.

Aycan acıları arasından bir de benimle uğraşmıştı.

Dünya üzerinde değil gibiydim. Kafam mı dönüyordu, yoksa Dünya mı? Neden bu kadar hızlıydı?

Elimle kafamı iki yandan tuttum. "Dur artık, dur artık, dur artık!" Diye bağırdım.

"Yemin ederim böyle olacağını bilmiyordum. Yemin ederim böyle olacağını bilmiyordum." diye kendimi bozuk plak gibi tekrar ediyordum. "Hayır, hayır hayır."

Nurcan aklıma geldi. Onu kandırmaya çalıştığım zamanlar. Güvensizdi, sert bakışları vardı bir de sert dili.

Konferans salonu geldi. Hayır bunu düşünmemeliyim, resim atölyesi geldi. Geç, geç, geç. Uçurum geldi ve kuru papatyalar. Dalgalı deniz.

Hayır, hayır. Nurcan'ın sert bakışları vardı ama göğsünde taşıdığı sımsıcak kalbi. Ona söylediğim sözler geldi, onun hayal kırıklığı bakışları.

Bağırıyordum ve ağlıyordum. Bu zamana kadar hep bu yükü yok saymaya çalışmıştım.

Nurcan'ın ölüm haberini fakültenin bahçesinde duymuştum. Hiç bir şey hissetmemiştim. Benim yüzümden olduğunu bile bilmiyordum. O kadar aptaldım ki benim yüzümden olduğunu bile bilmiyordum.

Ben onun ölüm haberini aldıktan bir dakika sonda her şeyi unutturken ikizi Aycan onu toprağa defnediyordu.

İki Bileğini keserek öldürmüştü kendini. Hep onun hakkında bir sürü yalan yanlış haber çıkaran insanlar bu sefer psikolojisinin iyi olmadığını bu yüzden kendisini öldürdüğünü söylüyordular.

Nurcan benim yüzümden, bu hep yalan yanlış konuşan insanlar yüzünden öldürmüştü kendini. Onun psikolojisini biz boşmuştuk. Onu bu dünya üzerinden bizler yok etmiş ve izlerini silmiştik.

Kendi vicdanlarımız rahatlatmak için kendi söylediğimiz yalanlara inandırıyorduk kendimiz ama başka yerde onun ikizi, kanından canından olan biricik, herkesten sakındığı kardeşinin ölü cesedini sırtında taşıyıp toprağa veriyordu.

Bu kadar acımasızdık ki bir ablanın, kardeşin yürek acısını bile görmezden gelip konuşmaya devam ettik.

Daha çok bağırdım. Sanki elimden başka bir şey gelse hemen yapacaktım ama elimden hiç bir şey gelmiyordu. Her yok çıkmaz.

Kollarımdan birileri tuttu hatta boynuma iğne battı. Bunlar da kimdi. Kafamı duvara vurduğumu yeni farkediyordum.

Boynuma vurulan iğne beni sersemletmişti. Hatta uykumu bile getirmişti. Ardından gözlerim kapandı.

Aklımda tek yer vardı. Tek gideceğim yer.

Beni bekleyen Üzümlükek yani Aycan'nın yerini biliyordum. Ona gitmem gerekiyordu, ondan özür dilemem, beni affetmesi gerekiyordu.

Bu yükle yaşayamazdım. Bunu yapamazdım. Beni öldürmüştü. Bana söylediği gibi beni ölürmüştü. Bunu bir bıçak yada silahla değil sözleri ile yapmıştı.

Beni kukla gibi yapıp oynatmıştı sonra iplerimi kesip beni boşluğa bırakmıştı. Yere düşmüş bin parça ayrılmıştım ama hala yaşıyordum.

Acı çekiyordum.

Lanet olsun ki hala yaşıyordum!

Pişmanlıkların faydası olmuyordu ama insan yine de pişmanlık yaşıyordu.

Ben ölüyordum ve sanırım o küllerinden doğuyordu.

🍇 🍇 🍇

Bölüm sonu ✨

Bihter neyi itiraf edecek Firdevs Hanım? Off bu bölüm beni bitirdi. Siz nasıl buldunuz bölümü? Seza'yı peki? Hemen görüşleriniz ve yorumlarınızı bekliyorum.

Ben kaçıyorum sizde lütfen beni takip etmeyi, bölümü oylamayı 🌟 ve her satır arasına bol yorum 💬 yapmayı lütfen unutmayınız 🙏

Sevgilerimle 🐢

Üzümlükek | Texting (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin