Merhabalar, merhabalar ✨
Bölüme geçmeden önce sol alt köşedeki yıldızınızı parlatmayı 🌟 beni takip etmeyi ve bol bol yorum 💬 yapmayı lütfen unutmayınız 🙏
İyi okumalar ✨
🍇 🍇 🍇
Seza Samyeli
Gözlerim yavaşça aralandı sonra kapandı. Sonra bir kere daha aralandı, bir kere daha kapandı.
Gün ışığı gözlerime girince uykum biraz daha açıldı. Bu soğukta ne güneşi Seza diye kendi kendime çıkıştım.
Bu gözüme giren parlaklık güneş değil olsa olsa florasan ışık olurdu.
Ben neredeydim? Gözlerimi bu sefer kapatmamak için sonuna kadar açtım. Beyaz tavanla karşı karşıya geldim. Bu tavan benim evimin tavanı değildi. Son bir ayda o kadar kendi tavanım ile bakışmıştım ki her detayını ezbere biliyordum.
Benim tavanımda küçük siyah bir nokta vardı yada leke. Onu o kadar çok incelemiştim ki ondan türlü türlü senaryolar yazıp, şekiller çıkarmıştım. Hayır bu tavan benim tavanım değildi.
Kafamı yan tarafa yatırdım. Boş odadaydım ve koluma takılmış serum vardı. Hastane odasında olduğumu gördüm.
Hatırlamaya çalıştım. En son eve girmiştim, duş almıştım. Onları geç, onları geç. Sonra o yatak başlığımın başındaki günlük sayfasını görmüştüm. Geçip oturmuş ve hepsini okumuştum sonra ise o resim parçalarını birleştirmiş ve arkasındaki yazıyı okumuştum.
Hatırladıkça kafama ağrılar iğne gibi sapkanmaya başladı birer birer. Daha çok hatırladım sonra fotoğrafın arkasında çıkan cümleyi okumuştum. Ne yazıyordu, ne yazıyordu. "İkizimin katilisin." kalın ve büyük harfler gözümün önüne geldi. O ana gittim.
Kafam daha çok ağrımaya başladı. Ama düşünmekten vazgeçmedim.
Sonra kafamı duvara vurdum, ağladım, bağırdım. Kimse duymadı yada herkes duydu ben duymadım.
Sonra, sonra. Sonra boynuma giren sivri iğne ve uyku. Evet bu kadardı, bu iğne beni bu olanlardan biraz soyutlasada artık yine uyanmıştım.
Ben acı çekiyordum. Bunu yaşamam gerekiyordu ve o bunu bana yaşattı.
Nurcan'ı düşündüm. İddiayı kazanmaya kendimi o kadar çok odaklanmıştım ki ona dair hiç bir şey bilmiyordum.
İğrenç edilesi birisiydim hatta yüzüne tükürülecek birisi.
Kazanacağım emeller o kadar benim gözümü büyülemişti ki bir insanı yok ettiğimin farkında bile değildim.
Aycan dedim kendi kendime Nurcan'ın ikiz kardeşi. Aycan dedim bir kere daha kendi kendine benim yüzümden kendini öldüren Nurcan'ın ablası. Nurcan'ın annesi. Nurcan'ın babası.
Bir abla, bir kardeş benim yüzümden acı çekmişti. Hatta ve hatta beni bekliyordu. Onu tanımıyordum, onu hiç görmemiştim ama yüzünü görmekten ve karşısına geçmekten neden bu denli korkuyordum?
Kolumdaki serumu çıkardım. Ayaklarımla üzerime örtülmüş yorganı tekmeleyip, ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıttım.
Çıplak ayaklarım beton zeminle buluşunca bedenim ürperdi. Aniden bir titreme yayıldı vücuduma.
Beni bekliyordu, her şeyin bittiği yerde. Peki gitmelimiydim?
Onu görmekten, sesini duymaktan, ona bakmaktan, onun gözlerini görmekten kısacası onu tamamen karşımda görmekten korkuyordum. Hemde o denli korkuyordum ki bunu kendim bile anlatamıyordum.
O artık bir telefonun içinde değil de karşımda olacaktı. Bana yazmayacak bana direk söyleyecekti. Yazışmalar bir sözün ne denli ciddi olduğunu belirtmiyor ama sözler ve bakışlar bir cinayete ortak oluyor.
Onun sesinden korkuyordum ama ona verecek bir hesabım olduğunu da çok iyi biliyordum.
Hesap vermek zorundaydım. Ben bu denli acı çekerken onun çektiği acının haddi hesabını tartamam bile. O kendi elleriyle büyüttüğü kardeşini, ikizini, canından diğer parçayı toprağa vermişti.
Yatağın kenarında duran ayakkabılarımı alıp ayağıma geçirdim. Vücudum yalpanarak ayağa kalktı.
Yatağın kenarına tutunup başımın dönmesinin geçmesi bekledim. Kendime gelince direk kapıdan çıkıp, hastaneden dışarıya attım kendimi.
Cebimde beş kuruş para yoktu. Oraya nasıl gideceğimi de bilmiyordum ama gidecektim.
Her ne olursa olsun, kolumda kopsa, bacağım da kopsa ben oraya gidecektim. Kendimden midem bulanıyor ve iğreniyordum.
Elimden gelse kendimi bir kaşık suda boğardım ama hayır gelmiyordu.
Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm...
Kuru papatyaları denize fırlattığım ve papatyayı öldürdüğüm yere. Uçuruma. Beni orada bekliyordu eminim.
Kafamı gökyünüzüne kaldırdım. Mavi değildi, Karanlıktı. İlk defa gökyüzü bu denli karanlıktı.
🍇 🍇 🍇
Bölüm sonu ✨
Bölümü nasıl buldunuz? Sizce neler olacak? Hemen görüş ve yorumlarınızı alarım.
Bu arada bundan sonraki bölüm final. Evet artık onlarla vedalaşıyoruz.
Neyse ben daha fazla uzatmadan kaçıyorum sizde lütfen beni takip etmeyi, bölümü oylamayı 🌟ve bol bol yorum yapmayı 💬unutmayınız 🙏
Sevgilerimle 🐢
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üzümlükek | Texting (TAMAMLANDI)
General Fiction~~TAMAMLANDI ~~ ✔️✔️ Üzümlükek: Cedric'in, Chen'e neden üzümlü kekim dediğini biliyor musun? (00.01) Üzümlükek: Tabi ki de bilmiyorsun. (00.01) Üzümlükek: Çizgi film yerine aksiyon filmlerini tercih ettiğini en iyi ben biliyorum. (00.02) Üzümlükek:...