19. Bölüm

2.4K 285 45
                                    

Merhabalar, merhabalar...
Hemen buraya okuduğunuz saati yazınız.

Ve sol alt köşedeki yıldızınızı parlatmayı ve beni takip etmeyi unutmayınız.

İyi okumalar...

🍇 🍇 🍇

Üzümlükek: Bugün hazırlan.

Üzümlükek: Dördüncü günlük sayfasını ve fotoğrafı alacaksın.

Üzümlükek: Sen bana görüldü mü atıyorsun?

Üzümlükek: İyi at, hatta cevap bile verme.

Üzümlükek: Ne de olsa söyleyeceğim yerlere gelmek ve sana bıraktığım şeyleri almak zorundasın.

Üzümlükek: Senden nefret ediyorum.

Üzümlükek: Ve bu nefretim seni yok edene kadar soğumayacak.

"Bir de cevap vermiyor götüm."diye kendi kendime mırıldandım." Sen kimsin ki bana cevap vermiyorsun? Bok suratlı. Yüzünü sinekler görse hemen toplanır."

Ders bitti ve herkes toparlanmaya başladı. Rektör sınıftan asistanı ile birlikte çıktı. Dağılmış kalemlerimi toplayıp çantama attım bir tane kalemle de saçımı topladım.

Sınıfa onlar girdi." Arkadaşlar aranızda Üzümlükek'i tanıyan var mı?" diye sordu Seza.

Bu çocuk aptal falan mıydı? Üzümlükek benim diye elimi kaldırıp, üzerine atlayacağımı mı sanıyordu. Gerçekten aptalın önünde gideniydi.

Sınıftan uğultular yükselmeye başladı. "Ne Üzümlükek abi?" diye sordu bir başkası.

Merakla onları izledim hatta direkt onu izledim. Ne buluyorlardı bu yaratıkta. Evlat olsa eldivenle sevilirdi.

"Benim alerjim olan Üzümlükek." diye cevap verdi. Gözlerimi kocaman devirdim. Amphiden gülme sesleri yükseldi.

"Ben gidiyorum abi sende artık tarçınlı keki mi arıyorsun yoksa havuçlu keki mi bilmem." dedi yanındaki Ender. Her şeyin başı Ender. Nefretlik Ender. Pislik Ender.

Seza'yla göz göze geldik. İstifimi bozmadan ona bakmaya devam ettim hatta başımı iki yana salladım ne bakıyorsun  anlamında.

" Tamam git. Arkadaşlar sizde çıkabilirsiniz." bütün insanlar onun verdiği komutla beraber hepsi dışarıya çıkmaya başladı teker teker. Ne yani biz koyundukta o da bize komut veren çoban mıydı? Ona bu yüzden bile bedel ödeyecektim.

"Selam ismini hala bilmediğim manyak kız."

"Ne var?" defterlerimi de çantama atıp montumu üzerime geçirmeye koyuldum.

"Sen hep böyle ters misin?"

"Düz olmamı mı istersin?"

"Komik değil!"

"Bence komik." montumun içerisine giren kahve saçlarımı çıkarıp dışarıya saldım.

"Bütün aksi kızlarda beni mi bulur." diye söylendi kendi kendine.

"Seza bu hafta içi partim var gelir misin?" dedi yanımıza gelen bir hayli süslü çakma sarışın kız. Konuşurken bile dökülüyordu bu çakma sindi.

"Bakarız." diye geçiştirdi onu Seza. Kızda sevinçle havaya zıpladı. "Yaa çok teşekkür ederim." Seza'nın yanağına kırmızı rujunu bulaştırarak öptü ardından koşarak sınıftan ayrıldı.

"Sanırım kusacağım." diye söylendim kendi kendime.

"Ne o? Niye kendi kendine konuşuyorsun yanımda?"

"Bütün aksi kızlardan kastın bu mu?" dedim az önce kapıdan çıkan kızı işaret ederek. "Bu kız konuşurken dökülüyor, bir ara yüzüne yaptığı badanalı makyaj düşecek sandım."

"Ne o kıskanmış gibisin."

"Ben mi!" dedim kendimi işaret ederek. "Ben. Seni. Kıskandım." kelimelerde uzun uzun durarak konuştum. "Hahayt güleyim de boşuna gitmesin."

"Neden? Doğru konuşmuyor muyum?"

"Sen kimsin ki ben seni kıskanayım? Hayatımda yerin, bir ismin bile yok. Ay dur bir kere daha güleyim."

"Seninle tartışmayacağım bile. Bileğin nasıl manyak?"

"Sanane."

"Aptal şey."

"Aptal olan ben miyim? Ben oysa senin daha çok olduğunu gördüm. Hadi ama Üzümlükek denilen kişiyi sınıf sınıf arayıp bulabileğini mi sandın?"

"Neden, bulamaz mıyım?"

"Sen aptal mısın? Kız kendini senden gizliyorsa, onun lakabını sınıflarda kullandığında üzerine atlayacağını mı sandın? Bu kadar ahmak olmazsın değil mi?"

"Hayır sadece bu ismi söylediğimde belki heyecanlanır ya da başka bir pot kırar diye düşündüm."

"Ya karşındaki kişi kendini çok iyi saklamakta ustaysa?"

"İlla ki bir yerde pot kıracak."

"Bilemem."

" Beni kırdı."

"Belki sende onu kırmışsındır."

"Bundan sonra onunla savaşıp onu bulacağım."

"Onu bulduğunda ne yapacaksın ki?"

"Mahvedeceğim! En baştan yanlış kişiye bulaşmaması gerektiğini öğrenecekti."

"Belki bu kural senin için geçerlidir. Belki sen en baştan ona bulaşmamalıydın."

"Hayır. Bu kural onun için geçerli. Ben tehlikeli adamım ve o yanlış sınırlarda dolaştı." boş boş baktım gözlerine. O benim sınırlarıma en baştan girmeyecekti. "Kantine iniyorum benimle bir şeyler içmek ister misin?"

"Ah hayır! İşlerim var dışarıda. Ayrıca bu soruyu normalde de sorsan yine hayır derdim."

"Neden?"

"Git yüzünde ki ruj lekesini sil, çok komik görünüyor. Aslında moraran yüzüne renk de katmış diyebiliriz."

"Bak sende çok oluyorsun."

"Bay bay."

"Görüşürüz demedin."

"O zaman bir daha görüşmemek dileğiyle."

"Senin kafanda az biraz var ha."

Sahteden gülmeyip sınıftan dışarıya çıktım. O güne lanet ettim. Bu çocukla konuşmak dünyanın en katlanılmaz şeyiydi. Katlanacaktım. Başka yolu yoktu.

Yolun sonunda yollarımız ayrılacaktı.

🍇 🍇 🍇

Bölüm sonu...

Nasıldı? Nasıl buluyorsunuz Üzümlükek ve Seza ilişkisini? Sizce bölüm nasıl ilerleyecek?

Uzatıyorum. Lütfen beni takip etmeyi ve bölümü oylamayı unutmayınız. Bu benim için önemli.

Sevgilerimle 🐢

Üzümlükek | Texting (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin