OLAY

5.1K 192 27
                                    

Sınıfa girdiğimde Enis'le gözgöze gelmemle birlikte gülümsemeye başladım. Onu özlemiştim. Yani sanırım.

"Bade! Hoşgeldin." Ses tonu sanki küçük kardeşini görmüş bir abi gibi sahipleniciydi.Hiç abim olmamıştı ama onun gibiydi işte.

"Merhaba." diyerek gülümsedim. Sarılmadık ama bir an gercekten sarılmak istemiştim ona.

Yüzüne baktığımda morlukları geçmek üzereydi ve gülümsemesi hala eskisi gibi çok sempatikti.

"Nerelerdeydin? Yurttan çıktığını duydum. Nerede kalıyorsun?" Uzun bir süre görüşmemek bu tür sonuçları doğuruyordu. Yüzlerce soru...

Sorusunu cevaplayacakken ona nerede kaldığımı söyleyip söyleyemeyeceğimi düşündüm. Uray sinirlenebilirdi. Aslında sırf onu sinirlendirmek için söylerdim ama işin ucunda Atalay olduğundan kararımı değiştirdim.

"Kalacak bir yerim var merak etme. O yurtta Didem'le aynı odadaydım ve bence iyi dayandım." dediğimde gözlerini devirdi.

"Evet,bu konuda haklısın." Didem'den hoşlanmadığı belliydi.

Didem demişken sınıfa bakındığımda onu göremedim. Günüm güzelleşiyor muydu ne?

Dersler uzun zamandan sonra bana çok uzun ve sıkıcı gelmişti. Hiç bunalmadığım kadar bunalmıştım. Kalemimle oynarken Uray'ın nerede olabileceğini düşündüm. Benden ciddi ciddi 5 yaş büyüklerdi ve bu demekti ki 22 yaşında kocaman adamlardı. 'Dev' kelimesi Uray'a tam uyuyordu yani.

Zil caldığında ayaklanacakken Enis bileğimden tuttu.
"Nereye fıstık? " fıstık kelimesinden tiksinsem de ona belli etmiyordum.
"Lavabo?" dedim gülümseyerek.
"Gitme?" Kafamı başka tarafa çevirdim ve gülmem derinleşti.
"Nasıl yani?" dedim ama ikimizde aynı tonda konuştuğumuz için muhabbet çok gülünç ilerliyordu.
"Uzun bir süre gözümün önünde tutmak istiyorum seni." dediğinde dil çıkardım ve o da bana dil çıkardı.
"2 dakika ciddi ol ya." derken gülümsemeye başladı.
"Tamam tamam gitmiyorum." diyerek tekrar yerime oturdum. Bu arada dev sınıfta olmadığı için tekrar Enis'in yanındaydım.
"Nasılsın? Yaraların daha iyi görünüyor." dediğimde yüzü bulutlandı. Bu konudan konuşmak istemiyordu sanırım.
"İyi. Yani daha iyi."
"Sevindim." diyerek gülümsedim ama buruk bir gülümsemeydi bu.
"Bugün bir şeyler yapalım mı?" dediğinde kaşlarım çatıldı. Yapmak istiyor muydum bilmiyordum ama istesem de Uray'ın Enis'le yapacağım her şeye karşı olduğunu çok iyi biliyordum.
"Çok isterdim ama olmaz sanırım."
"Dingdong. Yanlış cevap. Olumsuz cevap kabul etmiyorum Badecik." deyip göz kırptı ve gülümseyerek önüne döndü ama ben huzursuzdum. Gidemezdim ki.

Son dersi sonlandıran zil de çaldı ve ben çantamı toparlayıp çıkmaya hazırlanırken Enis elini çantamın üzerine koydu. Yavaşca kafamı kaldırdım.

"Aşağıda bekliyorum,anlaştık mı?" dediğinde elimi alnıma götürdüm.
"Enis...aslında bugün kendimi iyi hissetmiyorum.Başka bir g-" demek istediğimi diyemeden sözümü kesti.
"Bade. Hadi." Sesi netti. Sıkıntıyla iç geçirdim. Onu kırmak da istemiyordum çünkü o benim arkadaşımdı. Gülümsedim ve başımla onayladım.
"Hadi o zaman." dedi ve sınıftan beraber çıktık.

Poyraz neredeydi acaba? Gerginliğim gitgide artıyordu. Bugün bir sorun çıkmadan eve gidip uyumak istiyordum.
Siyah spor bir arabanın yanına doğru ilerlediğimizde arabanın Enis'e ait olduğunu anladım. Çok havalıydı. O tarz arabalara bayılırdım.

"Araban güzelmiş." dedim aslında bunu söylemeyi planlamayarak.
"Kullanmayı biliyor musun?" dediğinde güldüm.
"Hep öğrenmek istemiştim ama öğretecek biri yoktu maalesef." dedim
"Benden öğreneceksin o zaman. Hemde bu arabayla." dediğinde çok mutlu olmuştum çünkü araba kullanmayı küçüklüğümden beri istiyordum. Hep hayaller falan kuruyordum.
"Sen ciddi misin?" dediğimde gülümsemem ona bulaşmış gibiydi.
"Ben hep ciddiyimdir." deyip böbürlendi.
"Hadi ordan." deyip gülümsedim. O da gülümsedi ve arabayı çalıştırdı.

İçimdeki Sen #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin