DENGESİZ

5.2K 218 13
                                    

"Ne demek istiyorsun? Atalay öldü." Kafam allak bulak olmuştu.Korkuyordum. Atalay'ın yaşıyor olabilme ihtimali yoktu.Onu kendi ellerimle öldürmüştüm.

"Öyle sanılıyordu.Ama bundan 1 ay önce sen hastanedeyken dışarıda görüldü."

"İmkansız.Onu ben...Ben öldürdüm onu.Aşağıdaydı ve...ve kafasından kan akıyordu.Gördüm ben." O yaşıyorsa eğer hayatım büyük tehlikedeydi. Böyle düşündüğüm için kendimden utandım. Aynı zamanda yaşıyorsa ben bir katil sayılmazdım ve vicdanım sonunda beni rahat bırakırdı.

"Dediğim gibi.O piçin yaşadığını gördüğümüzde biz de inanamadık ama durum bu." Nolucaktı peki bundan sonra? Onunla başa çıkamazdım.Ellerimi saçlarımın arasına daldırdım ve istemeden çekmeye başladım.

"Ama senin korkmana gerek yok.Antremanlarla seni kendini savunabilir hale getireceğiz ve zaten buna da pek gerek olmayacak çünkü biz genelde yanında olacağız.Yani...Ben." Neden yanımda olacaklardı? Uray düşman taraf değil miydi? Uray? Benim korumam mıydı?

"Siz beni korumak için mi buradasınız?" Bunu hiç düşünmemiştim bile. Merak ettiğim o kadar çok şey vardı ki.

"Maalesef.Aslında korumak denilmez.Daha çok eğitmek için."

"Benim okula gitmem lazım. Bu son senem." En alakasız konu hakkında konuşmak istememin nedeni cidden korkuyor olmamdı. Atalay benim hayatımı mahveden kişiydi.Bana hem psikolojik olarak hem de fiziksel olarak en çok hasarı veren insandı. Benim kabusumdu.

"Saçmalama ve dinlen. Korktuğunda saçmalaman sinir bozucu." Hayır dinlenmek istemiyordum.Onun varlığını hergün hissedecektim.Yine.

Hastanedeyken 2 ay boyunca gaipten sesler duyuyor;kabuslarımda onunla uğraşıyordum.Delirmekten son anda kurtulmuştum.Şimdi yaşıyordu ve ben daha çok dibe batacaktım.

"Ben...Onun yaşadığını bile bile nasıl dinleneceğim? Nasıl uyuyacağım? Ben-"

"Bade! Biraz bile olsa dediklerimi duyamaz mısın ha? Sana seni koruyup eğiteceğimizi söylüyorum. Atalay sen bizimleyken sana bir şey ya pa maz!" diye bağırıyordu ama umrumda değildi. Atalay belalı biriydi ve istediğini alırdı. İntikam mı istiyordu? En acımasız şekilde alacaktı o zaman.

"Uray?" İlk defa ona ismiyle sesleniyordum.
"Evet?" Dediginde gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.Yine kendime acımaya başlamıştım sanırım. Buna bir son vermeliydim.
"Şu antremanlar...Ne zaman başlayacağız?" Hemen başlamak istiyordum. Güçlenmek,kendimi koruyabilmek istiyordum.
"Bugün değil.Dediğimi yap ve dinlen."
"Neden bugün değil? Yorgun hissetmiyorum ki ben. Hemen başlamak istiyorum." Hevesli görünüyor olabilirdim ama bunu eğlenmek için yapmıyordum ben.Bunu yapmak zorundaydım.
"Benim işim var." dediginde Poyraz sözünü kesti.
"Çok istiyorsa benimle baslayabilir.Cok yormam." dediginde umutla Uray'a yöneldim. Huzursuz görünüyordu. Kimin çalıştırdıgının bir önemi yoktu. Ikisinin de spor tutkunu olduğu vucutlarından belliydi. Fazla iriydiler. Minyon bir yapım olmamasına rağmen yanlarında küçük kardeşleri gibi görünüyordum.
"Ne halt yiyorsanız yiyin."diyerek arkasını döndü ve kapıyı sertce çarpıp çıktı. Dengesiz ya. Neye nasıl tepki vereceğini kestirilmiyordu.
Poyraz da arkasından baktı ve kafasını sallayarak bana döndü.
"Hazırlan. 5 dakikaya salondasın." Bu da dengesiz. Bir tanesi aklı başında olsa belki her sey daha kolay olabilirdi.
Salona geldiğimde üstsüzdü. Üstünde sadece basketbolcuların giydiği tarzda bir şort vardı. Onu öyle görünce midem bulandı. Evet normalde etkileyici görünüyordu ama bilmiyorum.Bir erkeği öyle görmek kendimi kötü hissettiriyordu.
Suratımı nasıl bir şekle sokmuşsam Poyraz da suratında garip bir ifadeyle bana yaklaştı.
"O suratındaki ifade ne?" Ona eve gelirken söylediğim cümleyi alıntı yapmıştı. Yüzüme daha normal bir ifade yerlestirmeye çalıştım.
"Hiç. Sadece midem bulandı."
"Neyden? Benden mi?"
"Evet yani. Üstünü giyemez misin?" Söylediğim her şey beni daha da kırmızı yapıyordu. Çok utanmıştım ama onu öyle görmek beni rahatsız ediyordu ki böyle calışamazdım.
"Şey.Tabii." dediğinde kaşlari çatılmıştı ve biraz garipsemiş gibiydi ama yine de beni dinledi ve üzerine siyah bir sporcu atleti geçirdi.
"Evet,hazır mısın?"
"Hazırım."
"Ilk önce ısınma hareketleriyle başlayacağız."
Isındıktan sonra birlikte mekik ve şınav çektik. Yürüme bandında 20 dakika yürümemi söyledi ve iceri gitti.
1 saatlik antremandan sonra kum torbasıyla da 30 dakika çalıştık ama benim canım çıkmıştı. Neredeyse 2 yıldır spor yapmıyordum ve hamlanmıştım.
"Son kez şınav ve mekik sonra bırakıyoruz,tamam?" Kafamı sallamakla yetindim çünkü konusacak gücüm kalmamıştı.
2sini de tamamladıktan sonra kendimi yere bıraktım ve öylece tavana bakmaya başladım.
"Sırtıma çık."
"Ne?"
"Benim de formda kalmam lazım,öyle değil mi?" Garip garip ona bakıyordum.
"Hadi?" dediginde doğruldum ve sırtına agırlıgımı vermeden çıktım.
"Ciddi misin?"dedi ve şınav çekmeye başladığında kısa bir çığlık attım. Birden ayağım yerden kesilmişti ve üzerinde ben varken benim normal çektiğim şınavdan daha rahat bir şekilde çekiyordu.
"Yeter!" diye bağırdım ama komik geldiği için gülmeye başladım ve gülmeyle karışık bir ses çıktı. Benim gülmemle o da sırıtmaya başladı. Hem gülüp hem şınav cekiyordu ve bende gülüyordum.Kafamı kaldırdıgımda karşımda bizi öldürecekmiş gibi bakan Uray'ı gördüm. Poyraz farketmemis olacak ki devam ediyordu ama ben hemen kendimi yere attım.
Ne olduğunu anlamamışca kafasını kaldırdı ve Uray'ın bakışlarıyla karşılaşınca durup elini saçlarının arasından geçirdi.
"Bade. Odana." Sesi tehditkardı.
"Şey sporu yaptık ama sonra Po-"
"Bade odana dedim!" diye kukrediginde irkildim ve sesli bir şekilde yutkundum.Dediğini bir daha ikiletmenin delilik olduğunu bildiğimden seri adımlarla odama doğru ilerledim.
Sinirlenince gerçekten korkunç oluyordu.

İçimdeki Sen #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin