DEGISIM

7.4K 344 21
                                    

Kendimi değiştirme isteğiyle uyanmıştım bu güne. 12 yaşıma kadar ailemle kalmıştım ve ben cıvıl cıvıl bir çocuktum. Annem hep çok konuşmamdan yakınırdı ama aynı zamanda çok komik olduğumu ve tiyatro eğitimi almamı falan isterdi. Bu kadar değişeceğimi soyleseler hayatta inanmazdım heralde.

Bana yabani demisti. Bunu zaten biliyordum ama böyle olmayı ben seçmemistim. Büyük bir olay atlatmıştım ve unutamıyordum. Ne zaman gülsem o gün, daha doğrusu o günler hemen gözümün önüne geliyordu ama sanırım bunu aşmalıydım.

Yataktan doğrulurken bugünün diğer günlerden farklı olmasını diledim.

Ayağa kalktığımda Didem banyodan çıktı ve saçlarını kurutmak icin kurutma makinesini eline aldı. Hiç yapmadıgım bir seyi yaptım.

"Günaydın Didem." Sevecen görünmeye çalışarak söylemiştim bunu.

Önce yerinde durdu sonra "Gü..naydın?" dedi. Şaşırdıgı belliydi ve ben tekrar gülümsedim.

"Banyoyla işin bittiyse ben girebilirim,degil mi?"

'Tabi,geç. Kafana saksı falan mı düştü?

"Sadece içimden geldi." Gülümsediğimde kafasını salladı. Saçlarına geri döndüğünde konuşmamızın bittiğini anladım. Bazı şeyleri tek başıma değiştiremezdim ama deniyordum.

"Ben duştayım," deyip banyoya girdim.

Duş aldıktan sonra saçlarımı kuruladım formamı giyip biraz rimel sürdükten sonra yurttan çıktım.

Bugün de yürüyerek gitmeye karar verdim. Dersin başlamasına 10 dakika vardı ve gelmiş sayılırdım.

Dün Enis'e verdigim ani tepkiyi düşündüm ve yüzüm kızardı. Yabanilikten deliliğe otamatik bir geçiş yapmış olmalıydım onun gözünde.

Bir an tekrar umutsuzluğa kapıldım. Ben buydum şu an ve degişebilecegimi sanmıyordum,ama dediğim gibi,deneyecektim. Bunları düşünürken okula gelmiştim ve derin bir nefes alarak okula girdim.

Sınıfa girdigimde dev ve Enis yoktu. Dev'in adının Uray oldugunu dün Enis'ten duymustum ve o bakışları aklıma geldi. Gerçekten öldürecekmiş gibi bakıyordu. Anlamsızdı açıkçası. Ben geleli 2 gün olmuştu. Hiçbir sey yapmadan tipime de gıcık olsa da garipsemezdim de neyse.

Sıramda düşüncelere dalmış giderken Enis'in sesiyle tekrar ve tekrar irkildim.

Kafamı kaldırdığımda çok mutlu gibi gülüyordu ama benim suratım ifadesizdi.

"Günaydın,korkak şey."

"Günaydın,"dedim bende.

Sıranın koridor tarafında oturuyordum ve bana kaşlarıyla yan tarafa kaymamı işaret etti.

"Sen geç," diye ona yer vermek icin kalkarken omuzlarımdan tuttu ve tekrar oturtup yüz hizama kadar eğildi.

"Benim için farketmez. Hem sol profilden daha sevimlisin.Sana buradan bakmak istiyorum,"dedi.

Dünkü olay hic yasanmamis gibi davranıyordu ve şuan söylediği sozle yüzüm kıpkırmızı kesilmisti.

Yüzümün kızardığını görünce gülümsemesi derinlesti ve tekrar gözleriyle yan tarafı işaret etti. Biz dipdibe bakışırken Didem gözüme çarptı. Bize bakıyordu ve burnundan soluyordu resmen. O an onun Enis'ten hoşlandığını anladım. Enis ilgimi çekmiyordu ve oda arkadaşımın bu yüzden benden nefret etmesine gerek yoktu. Omuz silkerek yana doğru kaydım.

Önüme döndüğümde dev'i -Uray'ı- sınıftan içeri 2 arkadaşıyla beraber girerken gördüm ve yerine oturana kadar benimle göz temasını kesmedi. Kaşlarımı hafifce çattım. Bir derdi olduğu belliydi ama ne onu çözemiyordum. Enis tekrar bana döndü.

"Ee dünkü olay neydi anlat bakalım." Hala gülümsüyordu. Cidden benimle uğraşınca mutlu oluyordu. Ben de oyununa katıldım.

"Neyden bahsediyorsun?" Bu sefer ona dönmüştüm. Yüzündeki ifade herzamanki gibiydi. Eğlenceli.

"Y kromozomlular! Y kromozonlulardan nefret ediyorum!" Sesini kız sesi gibi yapmıştı ve ellerini yumruk yaparak etrafında sallıyordu. Ufak da olsa bir kahkaha attığımda tepinmeyi kesti. Taklit konusunda berbattı (!)

"Erkek kestiğini ima ettiğim için,kusura bakma." dedi ve devam etti. "Şakaydı." dediğinde Uray önde rahatsız bir şekilde doğruldu. Bizi mi dinliyordu ve,  bir dakika? Erkek kesme muhabbeti nerden çıktı simdi ya.

Tam konuşacaktım ki Enis yine gülen yüzüyle devam etti.

"Ee kapatsak mı bu konuyu?" Ah,canıma minnet.

"Bence de. Fazla tepki verdiğim için üzgünüm," dediğimde "Unuttuk gitti," dedi. Enis'le arkadaş olabilirdim. Gülümseyerek önüme döndüm ve ders için gerekli eşyaları çantamdan çıkardım.  

Derste Enis sürekli bana baktı ve Uray bir kez arkasına döndü ama Enis'in tarafından dönmüştü. Bu 2'sinin arasında bir mesele vardı ama çözmeye uğraşmayacaktım

Enis, Uray ona döndüğünde tekrar bana döndü ve Uray ellerini saçlarının arasından geçirerek önüne döndü.

Ben bunların arasında hala derse odaklanmaya ve not almaya çalışıyordum. Sabah kahvaltı yapmamıştım ve ilk defa yan etkisini görüyordum. Midem yanmaya başlamıştı.

Zil çaldığında Enis bana kantine gitmeyi teklif etti ama midem çok bulanıyordu ve onu reddettim.

Yüzümdeki ifadeyi gördüğünde "Neyin var, iyi görünmüyorsun," dedi. Nasıl görünüyordum, kim bilir.

Umursanmamaya alıştığım için bu sorusu hoşuma gitmişti.

"Midem bulanıyor. Lavaboya gitsem iyi olur," dedim ama bunu söylerken 2 büklüm olmuştum.

"Yardım etmemi ister misin? Bade cidden iyi görünmüyorsun, yüzün bembeyaz," dedi. Ben de gülümsedim ve doğruldum.
"İyiyim, hemen dönerim," dedim ama önünden geçerken tansiyonum düştü ve vücudum çekiliyormuş gibi oldu. Bu hissi biliyordum. Beni hemen tuttu ve bağırmaya başladı. 

"Bade!"

Bu sesleri duyuyordum ama vücuduma hakim değildim şu an.

"Mert, hemşire revirde mi?"

"Soru sorma, orada mı?"  Telefonla konuşuyordu ve telefonu kapadığı an beni kucağına aldı ve koşarak ilerledi. Koridordayken biri önüne çıktı sanırım ve duraksadı.

"Şimdi değil, Uray. Çekil önümden." Çekilmemiş olacak ki Enis de kıpırdamadı.

"Sırası değil dedim, Uray cekil!" diye bağırdı.

"Evet sırası değil. Bu son olsun," dedi ve çekildi.

Ne demek istediğini anlamasam da Enis beni revire getirdi ve bilincim tamamen kapandı.

İçimdeki Sen #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin