KAPAN

3.9K 178 6
                                    

Afallamıştım. Çok rahattım ve mümkün olsa böylece uzanmaya devam etmek isterdim. Ama olmaz. Kendine gel Bade!

"Benim ne suçum var?" dedim ellerimi cekmeyi sonradan akıl ederek.

"Beni bırakmayan sen olunca suçu kimde aramam gerekiyor?" dedi suratındaki gizli tebessümüyle.

"Uyuyordum ben birkere. Suçu kendinde ara çünkü istesen o dev kuvvetinle benden kurtulabilirdin," dedim. Bu sefer eğlenen taraf gibi görünmeye çalışsam da hala hafiften utanıyordum.

"Hm...demek ki yanında uzanmak daha cazip gelmiş," dedi ve seri bir hareketle yüzü tam bana dönecek şekilde yana döndü. Gözlerine birkaç saniye bakakaldım ve yanaklarimin yanmasını hissedince sırtüstü uzandım. Yanımda hala bana bakıyordu ve ben kırmızı bir domates olmuştum. Şu kızarmaya bir çözüm yok muydu ya?

"Bakmasana dik dik,"dedim ama bu onu güldürdü.

"Neden? Yanaklarının kızarmasını ve senin de onu gizlemeye calışmanı izlemek eğlenceli," dedi beyaz dişlerini göstererek.

"Öyle mi canım? Ama eğlence bitti hadi kalk kalk kalk," dedim ve dogrularak onu sağ pazusundan itmeye başladım ama vücudu kalas gibi olduğu yere mıhlanmıştı.

Ben ittiriyordum o ise eğlendigini belli eden kahkahalar atıyordu ve onu öyle gördükçe bende gülmek istiyordum. Onu ilk defa bu kadar yakından gülümserken görüyordum. Cidden muhteşemdi. Ne?

Ben böyle düşüncelere dalmışken saniyeler içinde doğruldu ve bana ağırlığını vermeyerek üzerime çıktı. Ne ara altta kaldım haberim yoktu ve bileklerim de onun elleri tarafından kafamın üzerinde sabitlenmisti. Nefes alışverişlerimizden başka hic ses yoktu ve kalbim deli gibi atıyordu. Yanaklarımı biliyorsunuz.

"Napıyosun?" diyebildim kısık çıkan sesimle.

"Beni çok yoruyorsun, Bade." demişti gözlerimin içine bakarak.

"Istemeden oluyor," dedim mahçup bir şekilde.

"Sana karşı nötr olmam gerekiyor, biliyorsun değil mi?" dediğinde tam olarak anlam verememistim.

"Neden peki?" dedim ve bileklerimi aynı anda serbest bıraktı. Yaşadığım Atalay olayından sonra nasıl bir erkekle bu kadar yakın temas içinde oluyorum bilmiyordum ama Uray bana tarif edemeyeceğim bir güven veriyordu son günlerde. Arada beni uyuz etse de güveniyordum ona.

"İşimi profesyonelce yapabilmem için," diye fısıldadı sesindeki o erkeksi tınıyla birlikte.

"Mesleğin bu olduğu için üzgünüm," dedim benimle ugrasmak zorunda olmak sıkıcı ve bunaltıcı olmalıydı.

"Bir şeyler için üzülmeni istemiyorum," dedi ve ellerimi yanaklarına koydum ve inanılmaz bir elektriklenme hissettim. Gülümsememe neden olmuştu ama Uray hala aynı ciddiyetle suratımdaki her bir noktayı dikkatle incelemeye devam ediyordu. Birden evin içinin sarsılmasıyla Uray aniden ayaklandı ve bende aynı şekilde doğruldum.

"Neler oluyor?" dedim ama Uray beni duymamış hemen odadan çıkmıştı. Icimde büyüyen sıkıntının sebebini öğrenmek icin bende peşinden inecektim ki Poyraz beni durdurdu.

"Bade hemen yukarı çık ve ben sana seslenmeden odandan ayrılma. Eline sert ne bulursan al ve tetikte ol,anladın mı? Ne olursa olsun sakın odadan çıkma." dediğinde saldırıya uğradığımızı anladım ve kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Uray neredeydi?

Poyraz beni odaya doğru iterken hemen sonra döndü ve silahların bulunduğu dolaptan 2 tane kapıp birini Uray'a attı ve pencerede gözüme çarpan siyah minibüse doğru sıkmaya başladılar. Poyraz'ın dedikleri aklıma gelmisti ama odama gidemezdim. Onlara yardım etmem gerekiyordu. Gizlice dolaptan bir silah kaptım ve öyle odama girdim. Odamdan da minibüse nişan alabilirdim.

Odaya girdiğimde kapıyı ardımdan kilitledim ve pencereden egilerek dışarıya baktım. Arabadan 4 kişi çıkmıştı ama hala iceride birileri vardı. En az 7-8 kisilerdi ve Uraylara yardım edecek birilerinin de olup olmadığını merak ettim. Pencereyi actım ve nişan alarak minibüse ateş ettim. Heyecandan gizlenmeyi unuttuğumu hedef aldigim ama isabet ettiremedigim adamla gözgöze gelince farkettim. Kahretsin!

Adam yanındakine bir şeyler fısıldadı ve diger adam kafasını sallayarak evin arkasına dogru ilerledi. Bu arada fısıldayan adam inleyerek yere yığıldı. Uray ya da Poyraz adamı vurmuştu. Diğer adamı hatırladıgımda aradan 5 dakika falan geçmişti ve kalbim aniden sıkıştı. Kapıyı acmayı düşündüm ama yanlış bir sey yapmaktan korkuyordum.

Kapıyı açmaya karar verdim. Uray'ların yanina gidebilirdim. Uray beni korurdu. Kapıyı yavaşça açtım ve seri adımlarla aşağı inecektim ki bir ses beni durdurdu.

"Olduğun yerde kalmanı şiddetle tavsiye ediyorum prenses. Zira olacaklardan sorumlu olmayacağımı bilmeni isterim," diyen sesin tanıdıklığıyla ürperip olduğum yerde kalakaldım. Astım krizim tetiklenmişti ve kelimenin tam anlamıyla kapana kısılmıştım.

Yeni bölüm 10vote+10 yorumdan sonra gelecektir.

İçimdeki Sen #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin