EMRİVAKİ

5.9K 246 7
                                    

Uyumak istemesem de uyuyakalmışım. Poyraz'ın beni hafifçe dürtmesiyle uyandım.

"Kalk artık. Okula gitmelisin ama ondan önce yurda gideceğiz," dedi ve odadan çıktı. Bende uyuşuk uyuşuk kalktım ve el yüz rutininden sonra salonun ortasında durarak gözlerimle Poyraz'ı aradım.

Hayatım kısa süre içinde çok değişmişti. Bir kere ben erkeklerin hepsinden iğrenmeye başlamıştım o olaydan sonra. Ama şuan iğreniyor gibi durmuyordum. Hala içimde hepsine karşı bir öfke olsa da sanırım yavaş yavaş düzeliyordum. Hiçkimseyle konuşmayan ben bu okula geldiğimden beri dostça olmasa da insanlarla konuşuyordum. He bir de devle tabi.

"Hazırsan çıkalım. Ama bekle..."dedi ve mutfaktan folyoya sarılmış bir şeyi elime tutuşturdu ve gözlerime baktı.

"Açlıktan ölmeni istemem.Yani...istemez," dedi ve kafasını yana eğip kaşırken ne yapacağını bilemez gibiydi. Tam utandığında yapacağın bir hareketti ama bu devin adamıysa utanma diye bir şey bilmezdi eminim. Bense kaşlarım hafif bir şekilde çatık olarak ona bakıyordum.

"Teşekkür ederim," dedim ama soru sorar gibi çıkmıştı ağzımdan.

"Hadi,"dedi ve belimden hafifçe iterek beni kapıya doğru götürecekti ama temasından rahatsız oldum ve yana çekildim. Rahatsızlığımı anladı ve hızla önüme geçti. Herkes dev değildi.

Arabadayken artık midem isyanlarda olduğu için folyoyu açtım ve en sevdiğim malzemelerle yapılmış sandviçi gördüm. Yüzümde büyük bir tebessüm oluşmuştu. Daha sonra bakışlarımı cama ordan da Poyraz'a cevirdim ama o da benimki kadar büyük olmasa da sevecen bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Bakışmamız 2 saniye bile sürmedi çünkü o hemen yola bense sandviçime döndüm.

"Gerçekten nasıl biliyorsunuz en sevdiğim şeyleri? Beni takip falan mı ediyorsunuz?" derken lokmaları peşpeşe ağzıma atıyordum.

"Onun gibi bir şey," dediğinde kafamı salladım.

'Peki amacınız n-" Konuşurken yediğim için lokma boğazıma kaçmıştı. Hemen arabayı durdurdu.

"Yavaş ye yavaş. Neden inat edersin ki o kadar. Dün yeseydin şuan bu kadar acıkmış olmayacaktın."

Öksürüğüm yavaş yavaş geçmişti.

'Beni sandığınız kadar iyi tanımıyormuşsunuz demek ki," dediğimde "ne demek o?" dedi.

"Ben yemeğimi hep hızlı yerim. Bu da sıksık başıma gelir demek," dedim ve kafasını eğip gülümsedi.

"Emin ol ben olmasam da Uray seni kendinden iyi tanıyordur. Ama benim de bildiğim birkaç özelliğin var tabi."dediğinde kafamı salladım. Tekrar arabayı çalıştırdığında ben de sandviçime geri döndüm.

Yurdun önüne geldiğimizde arabayı durdurdu. "Burada bekliyorum," dedi ve bende hemen arabadan çıkıp üzerimde artık formadan başka her şeye benzeyen şeyi çıkardım ve yedekleri giydim.

Okula geldiğimizde Didem ve arkadaşları bana o delici bakışlarıyla bakıyorlardı. Umursamadan geçtim. Poyraz okula gelir gelmez beni tanımıyormuş gibi uzaklaşmış bir yere gitmişti. Bugün de sınavım vardı ama ben yine calışamamıştım. Sınıfa girdiğimde Enis'in yanında birisi oturuyordu.

"Enis?" dedigimde başını kaldırdı ve ben ellerimi ağzıma götürdüm.

"Ne oldu suratına?" diye cırladım. Kaşı patlamıştı ve sol gözünün yanı mosmordu.

"Önemli bir şey değil,fıstık,"dedi ve gülümsemeye çalıştı ama canı yandığından yüzünü buruşturdu.

"Kim yaptı bunu?" Enis'i bu kadar önemsediğimi bilmiyordum. Ama o benim tek arkadaşım sayılırdı.

"Önemi yok dedim Bade. Geç yerine," dedi.İlk defa benimle sert konuşmuştu.

"Ama yerimde biri oturuyor,"dediğimde Enis'in yanındaki çocuk kıpırdandı ama kalkmadı.

"Burası artık onun yeri. Senin yerin bir önde,"dediğinde dev'in oturduğu sırayı gösteriyordu. Bu kadarı fazlaydı...

İçimdeki Sen #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin