ARKADAŞ

3.8K 169 5
                                    

Gözleri aydınlanırken ciddileşen suratı tekrar kocaman bir sırıtmaya dönüştü. Gülüşü beni utandırırken bakışlarımı boş tabağa çevirdim.

"Anlamalı mıyım?" Ona bakmasam da sesi bile gülüyordu adamın. Saçlarımın daha çok önüme düşmesi için yüzümü biraz daha eğdiğimde elini uzatıp çenemi tuttu ve kaldırdı. Kızarmış suratımla tam gözlerinin içine bakıyordum şu anda.

"Ben de seni daha yakından tanımak isterim,Bade. Böyle düşünmene sevindim. Bu yakınlaşma işine benden utanmayı kesmekle başlayabilirsin bence." Elini yavaşça çenemden çekince saçlarımı gelişigüzel düzelttim ve tekrar ona döndüm. Haklıydı ama kızarmak lanet bir özelliğimdi. Elimde değildi ki.

"Bilerek yapmıyorum ki," diye mırıldandım.

"Miymiymiy," diye beni taklit ettiğinde ilk önce şaşkınlıkla ona döndüm ve gülümsemesini görünce hem Uray gibi bir devin öyle bir ses çıkarmasına hem de gülmesine bir kahkaha attım.

"Ha şöyle," dedi kollarını kavuşturarak. Kolundaki kas çizgileri daha da belirginleşirken koluna bakmayı kesip ona döndüm ve o tabiki çoktan bana bakıyordu.

"Kol fetişin mi var Badecim? Bakışların hiçte iyi niyetli değil." Kaşlarım çatılınca elleriyle yüzünü kapadı. Gülümsemesini gizliyordu. Iyi oyuncak olmuştum buna da.

"Of Uray! Odun kolların tüm görüş alanımı kaplayınca gözüm takıldı kusura bakma," dedim ben de kollarımı birleştirerek. Iletisimimizi güçlendirmek istiyorum demiştim ama Uray'ın samimi hali çok garip geliyordu. Yine de eglenceli olmadığını söyleyemezdim. Ben bu düşüncelerin arasında kaybolmuşken yemeklerimiz geldi ve 2miz de hakkını vererek hepsini silip süpürdük.

"Beğendin mi burayı?" Restorantın arka tarafındaki çiftlik alanda yürürken bastığımız yerlerden gelen çatırtı sesleri hariç yalnızca ikimizin sesi vardı. Çok... Huzurluydu.

"Evet. Doğayı hep sevmişimdir." dediğimde aniden güldüğünde ona döndüm.

"Ne?" Neye güldüğünü bilmesem de benim de yüzümde bir tebessüm oluşmuştu.

"Hiç. Yani doğayı severim diyince-" dedikten sonra kahkaha atmaya başlayınca biraz daha sabırsızlandım.

"Ya söylesene ,Uray," dedim durarak. O da benimle birlikte durdu.

"Sen 10 yaşındayken köydeki dedenlerin evine gitmiştiniz. O zamanlar ben de küçüktüm ve babam yüzünden sizinle gelmek zorunda kalmıştık. Sen bahçede oynarken can sıkıntısından seni izliyordum da. Süreklı ağlıyordun. 'Burdan gitmek istiyorum. Böceklerden nefret ediyorum. Örümcekler ölsün istiyorum lütfen hepsi ölsün istiyorum' diye kendi kendine tepiniyordun. O kadar gülmüştüm ki en son babam sesim çıkmasın diye beni odaya kitlemişti. Şimdi aklıma geldi de ona güldüm." dedi ve sonra tekrar aklına gelmiş olmalı ki tekrar güldü. O zamanı hatırlıyordum. Dedemin evi pek lüks değildi hatta tam bir köy eviydi. Baba tarafım zengin olsa da anne tarafımın maddi durumu pek iyi değildi. Yazın 1 haftalığına dedeme gittiğimizde evin heryerinden örümcek çıkınca kafayı yemiştim ve 1 ay kaşınmıştım. Hatırlayınca cidden komik gelmişti. Ha, Uray'ın benim taklidimi sesini incelterek yapması da gülmemde etkiliydi tabi.

"Ya hatırlatmasana. Orası doğa falan değildi. Örümcekler her yerdeydi ay nefret ediyorum onlardan," diye cırlayıp kaşındım. O da saçlarımı karıştırdı ve arabanın önüne geldiğimizde 2miz de gülerek arabaya atladık.

" Madem bugün friendzone olayına girdik. Devam ettirelim mi,ne dersin?" dediğinde Uray'la sıradan bir gün nasıl olur diye düşünmekten kendimi alamadım. Ne kadar kötü olabilirdi ki?

"Varım diyorum!" diye bağırdığımda güldü.

"Varım diyor!" diye o da bağırınca kahkaha attım.

"Şarkı açsam dikkatin dağılır mı?"

"Keyfine bak." Gülümsedim. Radyo kanalları arasında gezerken yılların şarkısı ama hala çok sevdiğim Stereo love çalınca kızın söylediği yere eşlik etmeye başladım. Uray ara sıra bana dönüp bana gülümsüyordu. Nakarat geldiğinde onun da kendini ritme kaptırıp hızlı sürmeye başladığını görünce gülümsedim.

Kesinlikle bir avmye gelmeyi beklemiyordum. Uray arabayı otoparka parkederken tek yaptığım bön bön ona bakmaktı.

"Sağ profilimin çok iyi olduğunun farkındayım ama şu dikizleme olayını abartmadın mı Badecim?" Bana bakmıyordu ama tebessümü tüm yüzünü kaplamıştı. Gözlerimi kırpıştırdım.

"Cidden mi? Alışveriş merkezi?" Sonunda yüzüme bakabilmişti.

"Bence de çok saçmaydı." El frenine yönelince elini tutarak durdurdum.

"Saçmalama. Hadi inelim." Uray kesinlikle çabuk sinirlenen biriydi. Tekrar yüzü aydınlanınca derin bir nefes verdim.

Arabadan indiğimizde benim öne geçmemi bekledi ve benden sonra o da adım atmaya başladı. Gülümseyerek kafamı yere eğdim.

Güvenliğin önüne geldiğimizde yine önden ben geçtim ve öttüğünde güvenlikteki adam gülümseyerek yanıma geldi ve elindeki cihazla üzerimi tarayacakken Uray aniden adamı durdurdu. Şaşkınca ona bakarken o bana bakmıyordu.

"Ben hallederim." Adamla aynı anda şok yaşarken adam kolunu aniden çekti.

"Böyle bir şeye müsaade edemiyoruz beyefendi. Müsadenizle." dedi ama Uray adamın kolunu daha sert çekti ve elindeki cihaz yere düştü.

"Uray, kendine gel!" Fısıltı ve cırlama kombini olan sesimle kendimi ona duyurmaya çalışıyordum ama o duymamakta ısrarcıydı.

"Bir daha sözümü ikiletme. Anlaşıldı mı?" Söylediklerinin duyabildigim kadarı bu kadardı. Sonradan adamın kulağına bir şeyler fısıldadı ve adam korkuyla kendine çeki düzen verdi. Aşırı tepki veriyordu.

"Buyrun." dedi ve kafasını öne eğerek cihazı tekrar eline aldı. Uray tek elini belime koyarak yön verecekken elini sertce ittirdim.

"Naptığını sanıyorsun? Delirdin mi? Rezil ettin bizi!" diye bağırırken o da çenesini sıktı.

"Bade cidden bunu yapacak mıyız şimdi?" Sinirle gülümsedim.

"Asıl cidden sen az önce o şeyi yaptın mı Uray?" Sol elini saçından geçirirken sinirlenmemek için ciddi çaba sarf ettiğini farkettim.

"Sana, yaptığım hareketlerin hesabını ne zamandan beri veriyorum ben?" Alışveriş merkezinin ortasında aramızda santimler varken yüksek sesle tartışıyorduk ve ben bunun için evde utanacaktım. Şu an sinirden utancı düşünememiyordum.

"Ben eve gitmek istiyorum, Uray. Şimdi." Tekrar çıkışa yönelirken kolumdan tutarak beni durdurdu.

"Tamam, Allah'ım tamam. Özür dilerim tamam mı? Lütfen daha fazla uzatma." Wow wow wow. Bir dakika. Uray benden özür mü dilemişti? Az önce sinirden köpürürken şimdi sırıtmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Ee? Bir şey söylemeyecek misin?" Saçlarımı düzelterek kendime çeki düzen verdim.

"Herneyse. Napıyoruz şimdi?" Kaybettiğim neşem yerine gelmişti. Uray devi benden özür dilemişti. Az önceki yaptığı şey görev icabı mıydı yoksa kıskanmış mıydı bilmiyordum ama bugün Uray benim biricik 'arkadaşım'dı.

İçimdeki Sen #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin