ALISMA

4.2K 163 15
                                    

"Gittikçe kötüye gidiyor gibi," dedim iç geçirerek. Poyrazsa ısrarla devam ediyordu. Hayır geometriyle anlaşamıyordum ve bunu kabullenmem gerekiyordu. Ama Poyraz'a göre asla pes etmemeliydim ve üzerine gitmeliydim. Neden geometri diye bir ders vardı ki?

"Sürekli böyle şeyler söylersen yol katedemeyiz," dedi dik dik bakarak. Bakışlarına karşılık vermek istesem de bir süre sonra çıkardığım dilimle o ciddi havayı bozmuştum.

"Tam bir sıpasın," dedi saçlarımı karıştırarak.Cırladığımda içten gülümserken beni de gülümsetmişti.

"Bade?" Aniden nefes alışverişim kesildi. Bende böyle bir etki bırakıyordu. Bu korkunçtu. Son zamanlarda o kadar farklıydı ki. Bana çok iyi davranıyordu. Ama bazı zamanlarda bambaşka biri oluyordu. Onu sinirlendirdiğimden haberim olmadığında Poyraz üstüne gitme diyerek beni oyalasa da onu anlamak ya da çözmek istiyordum.

"Efendim?" dedim kötü çıkan sesimle.

"Herneyse," dedi ve odadan çıktı. Anlaşılan yine bir şeye sinirliydi. Gözlerimi devirdiğimde bana bakan Poyraz'ı gördüm. Gülmemek için kendini zor tutuyor gibiydi.

"Ne?" dedim hafifçe çatılmış kaşlarımla. Bu çocuk neden bana hep gülüyordu? Ama doğru söylemek gerekirse Poyraz benim hayatımda çok önemli bir yere sahipti. Onu cok seviyordum. Neyim olduğunu bilmiyordum. Arkadaşım, abim, ya da başka bir şey? Ama çok yakınımdı. Ona sonsuz güveniyordum. Nasıl bu kadar çabuk olduğunu bilmiyordum ama sorgulamıyordum da.

"Bade, sana bir şey söylemeliyim," dediğinde aniden ciddileşmişti.

"Noldu?" derken gerilmiştim ve bu sesime yansımıştı.

"Gözlerin..." dediginde ellerim refleks olarak gözlerime gitti.

"Ne? Nolmuş gözlerime?" Noldu gözlerime?

"Gözlerin ne ara mavi oldu senin ya?" dediğinde eline bir tane şaplak attım. Şapşal ya.

"Of ya aşkolsun. Ben de bir şey sandım," dedim sitemkar bir şekilde.

"Olsun," dedi derinden gelen sesiyle.

"Ne?" dediğimde kendini toparladı ve "yok bir şey," diyerek geçiştirdi. Üstelemedim.

Poyraz'la pek verimli olmasa da 1 saat daha ders çalıştık ve sonunda esneyerek sandalyeden kalktım. Yukarı odama çıkacakken koltukta uzanan Uray'ı görmemle istikametimi değiştirdim. Suratı hala ciddiydi. Gergindi. Belki de uyumuyordu. Ne ara dizlerimin üstüne çökmüştüm ben? Suratını incelemekten kendimi alamıyordum. Kaşlarının arasındaki o çizgi hala belirgindi ve dolgun dudakları hafifçe büzülmüştü. Bir eli karnında diğeriyse ensesindeydi. Düz yatıyordu ki ben asla yatamazdım. Üşüyebileceğini düşünerek ayaklandım ama karnındaki eli hızla benimkini yakaladı.

"Ödümü patlattın," dediğimde gözleri hala kapalıydı.

"Neden beni izliyorsun?" gözleri hala kapalıydı. Yanaklarıma hücum eden sıcaklıkla yutkunurken beni görmemesinin verdiği rahatlıkla omuzlarımı dikleştirdim.

"Battaniye getirecektim," dedim.

"Bu kararı vermeden önce suratımı incelemen gerekiyordu, öyle mi?" dediğinde sesindeki alay kendini belli etmişti. Daha da kızarıyordum.

"Uzatmasana," dediğimde aniden ayaklandı. Eli hala benimkini tutuyordu.

"Düşündüm de ben baya üşüyorum," dedi başka tarafa bakarken.

"Bırakta battaniye getireyim," dediğimdeyse bana döndü.

"Battaniyelik değil ya, acaba diyorum..." kaşlarım çatılmıştı.

"Ne geveliyorsun Uray?" dedim ve bana doğru bir adım atarak aradaki boşluğu kapattı.

"Diyorum ki hava çok soğuk ve yatağım çok büyük olduğundan tek basıma ısıtamıyorum. Belki biriyle beraber uyursam her yer eşit sıcaklıkta olur. Ne dersin?" dediğinde düşünür gibi yaptım. Haklı olabilirdi.

"Tamam. Poyraz'a söylüyorum. Bekle burda," Elinden kurtulup koşacakken tekrar bileğimden kavradı. Kaşları çatılmıştı.

"Beni delirtmeye mi çalışıyorsun, Bade?" dediğinde gülmemek için zor tuttum. Benimle uyumak istediğini açık açık söyleyecekti. Tekrar salağa yattım.

"Ne? Biriyle uyumak istiyorum dedin. Bu evde sadece Poyraz var uyuyabileceğin," dedim ve sıkıntıyla nefesini dışarı verdi.

"Doğru. Saçmaladım zaten boşver," dediğinde gülümsememi durduramadım.

"Iyi o zaman uyuyorum ben," dedim ve bileğimdeki elinin gevşemesinden yararlanarak ondan ayrıldım.

Odama girdiğimde kapıyı kilitlemeden yatağıma girdim. Gitgide alışıyordum sanırım bu eve. Içindekilere de tabii.

Gözlerim hafif hafif kapanmaya başlarken kapının gıcırdama sesiyle dikkatimi o yöne verdim. Iceri giren silüetin Poyraz'a ya da Uray'a ait olduğunu biliyordum ama ayırt edememiştim. Silüet arka tarafıma yönelince hareket etmeden beklemeye başladım. Her kimse yatağa girmesini beklemiyordum. Yine de hareket etmedim. Belki de uyuyorum sanıyordu.

Uraydan;

Uyuyup uyumadığından emin değildim ve şuan saçma da olsa ondan çekiniyordum. Daha doğrusu benden korkmasından korkuyordum. O kadar zordu ki, ona yaklaşmam onun için bir tehdit gibiydi. Nefesimi dışarı verip gözlerimi kapattım ve özenle ona döndüm. Sırtı bana dönüktü be yanımda küçücük kalıyordu. Saçlarına uzanacakken kendimi durdurdum. Neden bu kadar çekiniyordum? Lanet olsun. O yaşadığı olay yüzünden çok hassastı ve bu beni iyice kapana sokuyordu. Üzerimdeki yorganı sert bir şekilde attım ve kapıyı da aynı sertlikle kapadım. Oluru yoktu ve bu beni deli ediyordu.

Bade;

Kapının kapanmasıyla irkildim ve oturur pozisyona geçtim. Ne olmuştu az önce? Belki de hayal görmüştüm. Kendi kendine sinirlenme olasılığı yoktu herhalde. Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim ve tekrar uzandım. Keşke bazı şeyler daha anlaşılır ve net olabilseydi.

Sabah kalktığımda güneş gözlerimi acıtıyordu. Gözlerimi ovuşturdum ve doğruldum. Evde hiç ses yoktu. Bir yere mi gitmişlerdi acaba? Yorganı üzerimden attım ve kapıyı sessizce açtım.

"Yuh!" Lütfen bunu sesli söylememiş olayım. Allah'ım ne kadar salağım. Şuan tam karşımda Uray ve Poyraz üstsüz bir şekilde kaç kilo olduğunu bilmediğim ama bayağı ağır gözüken ağırlıkları kaldırıyordu ve itiraf etmeliyim terle ıslanan vücutlarıyla çokta iyi görünüyorlardı. Ve ben az önce sesli bir şekilde yuh dedim dimi? Of ya.

Benim ani tepkimle ikisi de ağırlıkları kenara koyup bana döndüler. Yavaşça yutkundum.

"Uyanmışsın." Evet uyandım,beyefendi. Yani evde bir kız varken daha dikkatli olmaları gerekmez mi? Ama yok bunlar yakında hepten soyunur.

"Evet uyandım. Şu spor aletleri niye yolun ortasında ya? Oda mı kalmadı?" diye sitem edince birbirlerine bakıp gülümsediler.

"Neden rahatsız mı oldunuz Bade Hanım?" dedi bay bilmiş Uray. Ikisinin de keyfi yerindeydi anlaşılan.

"Hah! Önümde 2 tane izbandut gibi adam görmeye alışık değilim sabahları. Mazur görün!" dememle ikisi de kahkaha atmaya başladı. Maymuna çevirdiler iyice beni.

"Ben ciddiyim!" Cırtlak çıkan sesin öyle demiyordu ama Bade!

"Aman da aman yesinler. Gel ciddisin gel," diyerek beni kollarını alan Poyraz'ı bir iki itelesem de sonunda yine kolları arasında kaldım. Artık ben de gülümsüyordum. Gitgide birbirimize alışıyorduk ve ben uzun zaman sonra ilk defa mutlu hissediyordum.

İçimdeki Sen #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin