GÜLÜCÜK

5.2K 193 14
                                    

Sesiyle garip bir şekilde irkildim ve adını o kadar yüksek sesle söyledim ki filmlerde olsa bardaklar kırılabilirdi.Sonra direkt odama koştum.

"Hayvan,dev,iğrenç insan!" diyerek yatağımın üstündeki yastıkları etrafa savuruyordum.Hem Poyraz'a kızıyordu hem de kendi saçma sapan işler yapıyordu.Dengesizlikte sınırı yoktu.Sinirden ağlamaklı sesler çıkarıp saçlarımı çekmeye başladım.

"Böyle çok garip görünüyorsun.Deli gibi." birden sesin geldiği yöne doğru döndüğümde ağırlığını sol bacağına vermiş, kapının kenarına dayanıp kollarını kavusturmus ve beni izleyen Uray'la karşılaştım. Kapıyı kilitlemeyi unutmuşum!
"Pislik! Git burdan. Git!" diyerek ona doğru koştum ve yumruklamaya başladım.Ama tabiki beni bileklerimden tutarak durdurdu.

"Istersen önce giyin. Üzerinde sadece bir havlu varken bu tarz ani hareketler...bilemiyorum." 'Yer yarılsın yerin içine gireyim'modundaydım suan. Gercekten ağlayasım gelmişti. Uray'ın suratına bir daha bakabilecegimi düşünmüyordum. Hemen bileklerimi ondan kurtarıp kapıyı suratına kapattım. Ellerimle yüzümü kapatarak 10 dakika boyunca yerde öylece oturdum. Yüzümün kızarıklığının geçtiğinden emin olduğumda artık üstümü giyinmeye karar verdim. Valizden üzerinde değişik hayvan figürleri olan pijamamı giydikten sonra yatağımın içine girdim. Bugünün bitmesini istiyordum. Istiyordum istemesine ama kapımın tıklatılmasıyla hayallerim suya düştü.
"Bade? Giyindiysen gel de bir şeyler ye." O diyene kadar farketmemistim ama cidden çok acıkmıştım.
"Aç değilim." Açlıktan ölüyordum ama o yaşadığım utançtan dolayı içeri gidemezdim.
"Ne yedin?"
"Ne?"
"Ne yedin? Buzdolabındaki her şey yerinde duruyor."
"Bir şey yemedim ama yiyesim yok şuan." Bunu dememle kısa bir kahkaha attı.
"Senin yiyesin yok? Günde 5 öğün yemek yiyen biri mi söylüyor bunu?" Her şeyi bilmese olmazdı. Sıkıntıyla iç geçirdim.
"Şuan tam köprü kurma asamasındayım yani uykuya geçmem an meselesi. O yüzden beni rahat bırak." Son cümlede sesimi hafifce ikna edici olabilmek amacıyla yükselmiştim.
"Peki. Sen bilirsin." dedi.
Karnım sanki ona katılıyormuş gibi guruldarken onu duymamazlıktan geldim ama uyku tutmuyordu. Yataktan doğruldum ve karanlıkta bir süre öyle durdum.
Öylece etrafa bakındıktan sonra ayaklandım ve yavaşca kapının kilidini açtım. Etrafa göz attığımda karanlıktan hiçbir sey göremedim ama kimse yok gibiydi. Uyumuş olmalıydı. Acaba Poyraz gelmiş miydi? Yavaşca aşağı indim. Mutfağa girdiğimde karnım sanki mutfakta olduğumu anlamışcasına daha da guruldamaya başladı. Ellerimi karnıma götürdüm ve sessiz olmaya çalışarak buzdolabını açtım.
Gercekten de en sevdiğim şeyler vardı. Çok açtım ama dondurmayı gördüğüm an diğerleri görünmez oldu.
Hemen dondurma kutusunu aldım ve bir kaşık bulup yemeye başladım. Mutluluk buydu.
Dışarıda benden nefret eden ve intikam isteyen biri vardı. Şuan kim olduğunu bilmediğim dengesiz biriyle aynı evde kalıyordum. Ama benim tek yaptığım dondurma yiyip mutlu olmaktı. Gercekten gariptim.

Ben mutlu bir şekilde dondurmamı yemeye devam ederken dış kapıdan kilit sesi duyuldu ve direkt oraya yöneldim. Istemsizce ayaklanırken birden Poyraz'ı karşımda görmemle kaşığı kutunun içine bıraktım ve ona yöneldim.
"Poyraz?"
Direkt yatacak gibi duruyordu ama beni görünce olduğu yerde kaldı.
"Neden hala uyumadın?" Cok utanç verici. 'Dondurma yiyorum da' mı diyecektim?
"Uyku tutmadı. Bir şeyler atıştırıyordum." Gülümsedi.
"Yemek yemeyi sevdiğini biliyorum." Bu ikisinin gözünde obez miydim ya ben?
"Ne yiyorsun bakalım?" diyip mutfağa doğru gelmeye başladı.
Dış kapıyı açtığında zaten direkt salona giriyordun ve salonla da mutfak birleşikti.
"Dondurma mı? Bu havada?" Dondurmayı herzaman yiyebilirdim. En sevdiğim şeydi.
"En sevdiğim şey." dediğimde gülümsedi.
"Benim de.Bende yiyeceğim." dediginde ondan hic beklenmeyeceği için gülümsedim. Yanımda biri varken yemek çok daha zevkliydi ve bunu uzun zamandır yapmamıştım.
"Eee? Kaşık getirsen diyorum. Dondurma eriyor." derken şaşkınlığım onu güldürmüştü. Sabah Uray'ın yaptıklarından sonra benden uzak durur sanıyordum ama onu dinlemeyeceğe benziyordu.

Hemen ona da bir dondurma kaşığı getirdim ve beraber yemeye başladık. Hangi çeşidi daha çok sevdigimizden falan konuştuk. Muhabbeti iyiydi. Bu çok garip olacak ama hiç sahip olamadığım kız arkadaş gibiydi. Tabi ki vücudu ya da karakteri değil. Ne bileyim,konuştuğumuz konular beni dinlemesi falan...zevkliydi.
"Çok yedim." diyip karnını ovusturdu ve beni suçlarcasına bana baktı.
"Bende. Bana öyle bakma" dedim ama o bu tepkime tek kaşını kaldırarak cevap verdi.
"Keşke bende yapabilsem." dediğimde kaşı indi.
"Neyi?"
"Şu tek kaş kaldırma şeyini." dediğimde istemsiz olarak tekrar tek kaşını kaldırdı.
"Tamam anladık sen yapabiliyorsun." dediğimde kısa bir kahkaha attı.
"Tekrar mı yaptım? Hiç farkında değilim."
"Hadi ordan." Ikimizde gülüyorduk.
"Çok basit aslında." diyip bana anlatırken bende onun dediklerini yapmaya çalıştım.
"Oldu mu? Bu sefer oldu gibi." Sevinerek aynaya bakacaktım ama o kahkaha atmaya başladı.
"Suratındaki o havalı bakış doğru ama kaşlarının 2si de havada şuan." deyip gülmesine devam etti. Ama ben tek kaşımı kaldırmış gibi hissediyordum!

"Saat 3 olmuş. Yatalım mı artık?" Kahkahaları yeni kesilmiş olduğundan sesi boğuk çıkmıştı.
"Olur. Çok eğlendim,teşekkürler." diyerek ona gülümsedim ve o da bana göz kırptı.

"Yarın okuldan sonra 2 saat antreman var. Unutma."
"Tamam."
"Iyi geceler."
"Iyi geceler."
Biz burada bu kadar gürültü çıkarırken Uray'ın uyumadığını biliyordum. Aslında yanımıza gelip bizi azarlar sanıyordum ama yapmamıştı.Belki de yarına saklıyordu.
Bu düşüncelerin arasında kapımı kilitledim ve yatağıma girip gözlerimi kapayarak vücudumun uykuya teslim olmasına izin verdim.

İçimdeki Sen #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin