ZORUNLULUK

4.6K 165 4
                                    

"Öhöm..." Sesin nereden geldiğini idrak edemeden yanağımdaki ellerin cekildigini hissettim ve hızlıca arkamı döndüm.

"Hallettin mi?" diyen Uray'a döndüğümde sanki daha demin neredeyse beni öpecek olan adam gitmiş yerine yine o ilk günlerdeki nemrut suratlı dev gelmişti ve bu 1 dakika icinde nasıl gerceklesmisti hic bilmiyordum.

"Cocuklarla gönderdim," dediğinde Uray da kafasını sallayarak cevap verdi. Ben Poyraz geldigi için biraz utanmış ve Uray'ın hareketlerine de ağzım açık bakakalmış bir şekilde aynı yerde dikiliyordum.

"Iyi misin?" Suan gercekten Poyraz'dan utanıyordum.

"I-iyiyim," diyebildim sadece. Uray'a bakmıyordum ama nereye baktığını hissedebiliyordum. Ben hariç heryere bakıyordu. Yaptığı hareketlere anlam vermek güçtü ve suan aynı onun yaptığı gibi onu bosvermeye karar verdim. Yoksa kendimi yiyip bitirecektim.

"Sevindim,sana zarar gelmesini istemem," dediğinde Poyraz'a döndüm ve memnun bir şekilde tebessüm ettim. Poyraz gibi bir abim olmasını isterdim. Gerci aile bağlarım hicbir zaman iyi olmadığı için Poyraz'ın Poyraz olarak kalması daha iyiydi sanırım.

"Herkes iyiyse gidelim," dediginde Uray'a bakmayı tekrar reddettim ve önünden hızlıca gecip küçük yokuşu çıkmaya başladım ve yarısında Poyraz bana elini uzatarak yardım etmeyi teklif etti. Reddetmedim ve ugrasmadan çıktım. Düz zemine adımımı attığım anda Uray da rekor sürede yokusu çıkmış arkamda dikilmeye başlamıştı bile.

"Dışarıda yürüme faslı burada sona ermistir," dediginde Poyraz geldiginden beri ilk defa Uray'a doğru döndüm.

"Nasıl yani?" dedim çünkü elimden bir hakkı daha almak üzereydi.

"Ne nasıl yani?" dedi istifini bozmadan.

"Ne bekliyorsun benden? Hayatım boyunca eve tıkılacagımı falan mı sanıyorsun?" dedim sesim sinirlendigimi belli eder bir tonda.

"Çok üzgünüm hanımefendi ama bugün neredeyse ölüyordunuz ve bunun bir daha tekrarlanmaması icin ne gerekiyorsa o yapılacak." dedi ama ikna olmuyordum.

"Bugün olanlar senin hatandı. Ne tür bir koruma koruması gereken kişiyi bırakıp kendi kafasına ormana dalar acaba? Eğer bugün olanların tekrarlanmamasını istiyorsan beni kısıtlamayı bırak ve görevini yerine getirmeye bak." dedim ama soluğum,hızlı ve yuksek sesle konusmaktan kesilmişti.

"Senin gibi birini korumak zorken bide seninle tartışmak zorunda kalmak beni cidden deli ediyor. Bazen bırak ne hali varsa görsün diyorum be," dediginde bana sert bakislariyla gozlerini kirpmadan bakıyordu. Poyraz sadece bizi izlemeyi tercih etmişti ama bu gergin ortamda bulunmaktan pek hoslandigi soylenemezdi.

"O zaman bırak ve kendi başımın çaresine bakıyım. Eğer ölmem gerekiyorsa o zaman ölürüm. Bazen ben de diyorum ki yasamak icin ne sebebin var ki?" Gözlerim dolmaya başlamıştı. Dedikleri tabikide bana dokunmustu. Hayatımda konuştuğum 2 insan vardı. Poyraz ve Uray. Sırf bu mesleği yapıyorlar diye beni korumaları zaten zordu. Belki de kendimi bir yalana inandırıp bana değer verdiklerini falan sanmıştım. Ne aptalım.

"Bu kadar acınası davranmandan nefret ediyorum! Sen güçlü birisin,biliyorum ve zayıf biri gibi konusunca gercekten,gercekten..." dedi ve cümlesini tamamlayamadan yanındaki ağaca yumruk attı ve hızlı adımlarla ormanın icine dogru ilerledi.

Gözümden akan yaşı silen Poyraz olmuştu. Yanımızda olduğunu unutmuştum. Uray'ı çözmek istiyordum ama o kadar derin bir kutuydu ki icine bir türlü ulasamıyordum. Gün bile degil saat farkıyla mod degistiriyordu ve ona ayak uydurmakta zorlanıyordum.

"Seni önemsiyor. Bu yüzden böyle tepki veriyor. Anlayışlı ol." dediginde Poyraz'a güldüm.

"Güldürme beni Poyraz. O sadece benden kurtulmak istiyor. Başına bela oldum ve bunu nasıl ve ne zaman yaptım onu bile bilmiyorum. Keşke beni korumak zorunda olmasaydı. Keşke onun zorunlulugu olmasaydım." dedim ve Poyraz'ın yanından geçerek yavaş adımlarla yürümeye basladım.

Arabaya yaklaştığımda Uray'ın arabanın şoför koltuğunda oturdugunu gördüm ve Poyraz gelmeden binmek istemedim. Onunla bir saniye bile yanlız kalacak durumda değildim. Poyraz'ın dedikleri ne kadar istemesem de kafamda dönüp duruyordu. Bana değer falan vermiyordu sadece mesleğini hakkıyla yapmak istiyordu. Derin bir iç çekişten sonra tekrar arabaya döndüm ve bana baktığını gördüm. Şaşırmamıştım. Arabaya doğru ilerlemeye başladığımda arkamdan gelen çatırtılardan Poyraz'ın arkamda olduğunu anladım.

20 dakikalık bir yolculuktan sonra eve vardık. Arabaya binene kadar farketmemistim ama dizkapağımda ciddi bir ağrı vardı ve yorgunluktan ölmek üzereydim. Gözlerim yorgunluğa dayanamamış olmalıydı ki uykuya dalmıştım ama bilincim kapalı değildi. Bir tür göz dinlendirmeydi bu sanırım. Araba durduğunda kafamı koyduğum camdan cekemedim ve uyumaya devam ettim. Kapım açıldığında içeri gelen soğuk havayla irkilmemle kendimi birinin kollarında dışarıda bulmam bir olmuştu. Kim olduğuna bakamayacak kadar yorgundum ve gözlerimi açmayı reddettim.

Gözlerimi açtığımda odamda olduğumu farkettim. Kendime tam geldigimdeyse elimde sıkı sıkı tuttuğum şeye bakmamla gozlerimin kocaman açılması bir oldu. Uray yanımda uzanıyordu ve kolu benim sırtımın altında kalmıştı. Bense onun kazağını parmaklarımı agritacak kadar sert bir sekilde kavramış oylece yatıyordum.

"Bana çok şey borçlusun,Bade..."

İçimdeki Sen #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin