I

3.6K 144 151
                                    

Herkese merhaba! Açıkçası bu satırları yazarken çok heyecanlıyım çünkü SONUNDA kitabımı bitirdim! Bitirmeden önce paylaşmak istemedim çünkü her hafta bölüm yetiştirmeye çalışma düşüncesi beni inanılmaz geriyordu. Şu anda bütün bölümlerim hazır olduğu için günü gününe paylaşmayı planlıyorum. Her hafta pazartesi ve çarşamba günleri bölümler sizinle birlikte olacak. Yazarken heyecandan uyuyamadığım, sevinçten yazamadığım ve bazen de hüngür hüngür ağladığım satırları sizinle buluşturmak için çok heyecanlıyım! Bu yüzden de lütfen düşüncelerinizi ve beğenilerinizi benimle paylaşmaktan çekinmeyin. Yaptığınız her yorumu merakla okuyacağımı bilmelisiniz. Şimdiden hepinize çok teşekkür ediyorum ve sizi Aleksandra ve Leonard'ın dünyasıyla baş başa bırakıyorum! <3

Not: Buraya başlangıç tarihinizi bırakabilirsiniz!

"Soğuk," diye mırıldandı Aleksandra kendisine gelirken. "Çok soğuk." Yarası enfeksiyon kaptığı için ateşi vardı ve hastaneye getirilene kadar kaybettiği kanların da fayda sağladığı söylenemezdi.

"Belki de üzerini örtmeliyiz," dedi tanımadığı bir kadın sesi. "Olmaz. Doktoru duydun. Ateşi düşene kadar örtü yok." Aleksandra gözlerini ağır ağır araladığında önce etrafı siyah beyaz gördü. Başı dönüyordu ve vücudunda ağrımayan tek bir noktası dahi yoktu. Birkaç dakika içinde etrafı yeniden olması gerektiği gibi görmeye başladı. Ağzı kurumuştu. Dilini dudaklarının üzerinde gezdirdiğinde çatlamış dudaklarının çıtırtısını hissetti.

"Su," diye zorlukla mırıldandığında az önce konuşan kadın oturduğu yerden kalkıp Aleksandra'ya su verdi. Zorlukla tuttuğu bardağı dudaklarına götürüp, birkaç yudum aldı. Canı acıyordu. Dokunduğu her şey onun canını yakıyordu sanki.

"Sonunda uyanabildin. Kendini nasıl hissediyorsun?"

"Ölümden dönmüş gibi," diye cevap verdi su bardağını geri uzatırken. Haklıydı da. Onu biraz daha bulamasalardı eğer ölmüş olabilirdi. Doğrulmaya çalıştığında karnındaki keskin acıyı hissetti ve yüzünü buruşturdu. Olanları çok net hatırlıyordu. Vurulmuştu. Karnından ve kolundan yaralanmıştı fakat kurşun kolunu sıyırmış olmalıydı çünkü asıl hissettiği acı karnındaydı.

"Estelle, sanırım doktoru çağırsan iyi olacak." Adam gözlerini dikmiş Aleksandra'ya bakarken Estelle itaat ederek odadan çıktı.

"Kimsin sen?"

Aleksandra cevap vermek yerine gözlerini dikip karşısındaki adama baktı. Adam onun cevap vermesini bekledi fakat en sonunda Aleksandra'nın yanına sandalyeyi yaklaştırıp ters bir şekilde oturdu. Yüzünde sabırsız bir ifade vardı. Parmaklarını sandalyenin demir başlığında hareket ettiriyordu.

"Dinle, neredeyse on iki saattir başında bekliyorum. Açıkçası fazla sabırlı bir insan olduğum da söylenemez. Bana karşı biraz daha açık olmazsan eğer polisi arayacağım. Belki ona konuşursun."

Aleksandra yerinde rahatsızca kıpırdandı. Normalde olsa çoktan kaçmıştı fakat şimdi hem kolu yaralıydı hem de karnı. Üstelik hala ateşi olduğu için kendisini olduğundan daha berbat hissediyordu.

"Kim olduğumu öğrenmek istiyorsan eğer, kendini tanıtmakla başlayabilirsin," dedi. "Ayrıca sakın bir daha beni polisle tehdit etmeye kalkışma. Beni orada bulduğunuza göre sizin de polislerle pek dost olduğunuz söylenemez. Yanılıyor muyum?"

Aleksandra tek kaşı kalkık bir şekilde ona baktığında nefesini dışarıya verdi. Gözlerini kısıp ona baktı.

"Şu anda beni sorguya çekecek durumda olduğunu mu sanıyorsun?"

Gölgeler PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin