''Mahvet onu Lauren! Kıçına tekmeyi bas!'' Elliott'un ıslıkları yüzünden Aleksandra'nın dikkati dağılmıştı ve bu yüzden okuduğu kitabı kapatıp onların yanına bahçeye çıktı. Lauren ve Matthias antrenman yapıyorlardı. Hakkını vermesi gerekirdi ki Lauren sıkı bir rakipti. İkisi de ter içinde kalmışlardı. Lauren, Matthias'ın yüzüne sağlam bir yumruk geçirdiğinde Matthias'ın ağzından kan geldi fakat Lauren durmadı. Matthias'ın karnının ortasına attığı tekmeyle sendelemesini sağladı ve bir tekme daha atarak yere düşürdü.
''İşte benim kızım!'' Elliott, Lauren'i alkışlıyordu. Lauren ona öpücük gönderdi ve yerde yatan Matthias'a kalkması için elini uzattı.
''Sıkı maçtı,'' dedi Matthias gülerek. ''Bunu daha sık yapmalıyız.''
''Yenilmeye doyamıyorsun değil mi?'' dedi Lauren kafasını iki yana sallarken. Sandalyelerin üzerinde duran havlulardan birisini alarak içeriye gitti. Gitmeden önce Aleksandra'yla göz göze gelseler de bir şey dememiş, öylece yanından geçmişti.
Leonard'ın gidişinin neredeyse üçüncü günüydü ve Aleksandra bu üç günü genellikle odasında -daha doğrusu Leonard'ın odasında- geçirmişti. Matthias ve Lauren onunla çok fazla konuşmuyorlardı ki bundan son derece memnundu. Sadece Elliott vardı. Onun aşırı samimi tavırları ilk başlarda canını sıksa da birileriyle konuşmanın ona iyi geldiğinin farkındaydı. Bazen birlikte yemek yiyorlar bazen de televizyondan film izliyorlardı. Elliott, onlara göre "normal" insanların yaptığı filmlere hayran olmuşa benziyordu.
''Benimle kim antrenman yapacak? Matthias?'' Matthias havanın soğukluğuna bakmadan bahçedeki havuza girmişti ve elini düz bir hale getirip boynunu kesiyormuş gibi yaparak Elliott'a ''Ben bitiğim,'' dedi.
''İstersen deneyebilirim.'' Aleksandra'nın söyledikleri Matthias'ı güldürmüştü. Elliott ise bir kaşını kaldırmış ona bakıyordu.
''Gel bakalım," dedi. Aleksandra kolundaki tokayla saçlarını bağlayıp Elliott'un karşısına geçti. Karşısındaki ''normal'' insan olsaydı eğer yenebileceğini biliyordu fakat Leonard'dan sonra kendisine olan güveninin kırılmadığını söylerse yalan söylemiş olurdu.
''Umarım bir yerlerini sakatlamazsın.'' Elliott sırıtıyordu. Aleksandra onun kendisiyle dalga geçmesini umursamadı. Bu sefer ilk hamleyi kendisi yapmayacaktı. Elliott'tan bekledi. Elliott yavaş başlamış, Aleksandra'nın gücünü sınamıştı. Yüzüne doğru yaptığı hamleden kolayca kurtuldu. Aleksandra onlar kadar hızlı olamayabilirdi ama kesinlikle yavaş değildi. Elliott'a karşı bu sefer o hamle yaptı. Kasıklarını hedef almıştı. Karnına doğru yaptığı hamleden kolayca kurtuluşunu izleyip kasıklarına tekmeyi geçirdi. Elliott acıdan iki büklüm olmuştu. Onun bu halinden faydalanıp Elliott'u omuzlarından tutarak kendisine doğru çekti ve dizini karnına geçirdi. Bu Elliott'un yere düşmesini sağlamıştı.
''İşte şimdi dikkatimi çektin Kızıl!" Aleksandra, Matthias'ı duymazlıktan geldi. Elliott yere düştü diye dövüşleri bitmemişti. Elliott onun bacağından tutarak üzerine düşmesini sağladı. Aleksandra'yı kolayca altına aldı ve kollarına baskı uygulayarak kıpırdamasını engelledi. Aleksandra nefes nefese kalmıştı. Yüzüne gelen bir tutam saçı üfleyerek uzaklaştırdı. Elliott'un da ondan geriye kalır yanı yoktu. Bu Aleksandra'yı mutlu etti. Belki yenememişti fakat en azından onu yormuştu.
''Onurlu bir şekilde dövüşmedin,'' dedi Elliott. "Kasıklarıma vurmak tamamen bel altı bir hareketti." Hala onu bırakmamıştı. ''Onurlu bir şekilde dövüşmek zorunda olduğumu sanmıyorum. Unuttun mu? Ben sizin gibi şövalye değilim.''
''Bırak onu Elliott.'' Aleksandra, Leonard'ın sesini duyduğunda Elliott'u üzerinden iterek ayağa kalktı. Gelmişti. Ona söz verdiği gibi bir an önce gelmişti fakat gittiği halinden bile daha yorgun ve kötü görünüyordu. Gözlerinin altındaki morluklar iyice kararmıştı. Saçları ise savaştan çıkmış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgeler Prensi
FantasyÇoğu insan koskoca evrende yalnızca bir tane dünya olduğunu düşünür. Aleksandra'da onlardan birisiydi ta ki Leonard ile tanışana kadar. Leonard onun hayallerinin bile ötesinde bir yerden gelmişti. İkisinin yaşama tarzları, hayatları ve gelecekten be...