Aleksandra ne yapacağını bilemez halde koşmaya başladı. Ciğerlerindeki tüm havayı tüketene kadar koşmaya devam etti. En sonunda dayanamayıp, ilk gördüğü köşeden döndü ve paslanmış varillerin ortasında kalan siyah çöp poşetlerinin arasına saklandı. Neden takip edildiği hakkında hiçbir fikri yoktu. "Tristan'ın adamları olabilir mi?" diye düşündü. Yanında onu koruyacak hiçbir şey olmadığı için kendisine küfür etti. Tedbirli olması gerektiğini bildiği halde bu yaptığı tamamen sorumsuzluktu ve bu yüzden hayatında. Olabilirdi. Yağmurun sesinden adamın ayak sesleri zor duyuluyordu fakat kendisine doğru yaklaşan bir gölgeyi gördüğünde iki elinin avucuyla ağzını kapattı. Nefesinin duyulmasını istemiyordu. Adam ona iyice yaklaşmış, adımlarını yavaşlatmıştı. Aleksandra kalbinin daha önce hiç bu kadar hızlı attığını hissetmemişti. İşte oradaydı! Siyah kabanlı adam görüş alanına girmişti ve elektrik direğinden yayılan sarı ışıkta yüzünün bir kısmı görünmüştü.
"Buralarda bir yerde olduğunu biliyorum Aleksandra. Sana tavsiyem bir an önce ortaya çıkman yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim."
Bu adam kimdi ve Aleksandra'dan ne istiyordu? Aleksandra'nın ortaya çıkmayışı adamı sinirlendirmişti. Beline taktığı tabancasını çıkartıp çöp varillerine doğru sıkmaya başladı. Tek sorun yanlış tarafa sıkıyordu. Aleksandra korkuyla neredeyse çığlık atacaktı fakat kendisini tuttu. Bir şeyler yapmalıydı. Arasına girdiği çöp poşetlerinin birinde parıldayan şarap şişesini gördü. Onu çıkartıp sessiz ve titreyen adımlarla ayağa kalktı ve adamın arkasına dönmesine müsaade etmeden şişeyi hızlıca ense köküne vurdu. Adam olduğu yere yığılıp kalmıştı fakat Aleksandra'nın kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Önce polisi aramayı düşündü fakat düşündüğü gibiyse eğer başı derde girebilirdi. Hemen cebinden telefonunu çıkartıp, Leonard'ın numarasını buldu. Tanrı'ya şükürler olsun yarın buluşacakları adresi Leonard ona bugünden göndermişti.
Kime: Leonard
Hemen attığım adrese gel. Not: Acele et!!!!Aleksandra, Leonard'ın gelmesini beklerken bayılan adamı çöp poşetlerinin arasına çekti ve yüz üstü çevirdi. Keskin yüz hatlarına sahip olan bu adamı kesinlikle tanımıyordu. Leonard'ın karşıdan ona yaklaştığını gördüğünde derin bir nefes aldı. Leonard onun kan içindeki ellerine baktı.
"Burada ne oldu?"
"Beni takip ediyordu," dedi ve eliyle delik deşik olmuş çöp poşetlerini işaret etti. "Sanırım amacını söylememe gerek yok." Leonard'ın gözleri endişeyle büyürken Aleksandra'nın yanına gitti. Yaralanıp yaralanmadığını kontrol etmeye çalışıyordu.
"Ben iyiyim," dedi Aleksandra. "Buraya seni çağırma sebebim bu adamı tanıyıp tanımadığını öğrenmekti. Belki Tristan'ın adamıdır diye düşündüm." Leonard yerde yatan adamın yanına gidip kazağının içine baktı.
"Hayır," dedi. "Tristan'la bir bağlantısı yok." Aleksandra gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve temiz eliyle gözlerinin önüne düşen saçlarını itti. Tek düşmanının Tristan olduğunu düşünürken anlaşılan yeni düşmanlar edinmişti. İşin kötü yanı kim olduklarını ve ondan ne istediklerini bilmiyordu.
Leonard onun yaşadıklarından sonra bu kadar dik durabilmesini taktir mi etmeliydi yoksa onun için endişelenmeli miydi emin değildi fakat Aleksandra'yı tanıdığı süre zarfında ikisini de istemeyeceğini biliyordu. Muhtemelen ona, "Benim kimsenin takdirine ihtiyacım yok," ya da "Hiç kimsenin benim için endişelenmesine ihtiyacım yok," diyecekti. Bu yüzden hiçbir şey söylememeyi tercih etti.
"Bu adamı ne yapacağız?" Aleksandra derin bir nefes aldı. Anlaşılan onun için gece epey bir uzun olacaktı.
"Şimdiye kadar yapmamız gerekeni," dedi Aleksandra. "Polisi arayacağım ve onlar gelene kadar burada bekleyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgeler Prensi
FantasíaÇoğu insan koskoca evrende yalnızca bir tane dünya olduğunu düşünür. Aleksandra'da onlardan birisiydi ta ki Leonard ile tanışana kadar. Leonard onun hayallerinin bile ötesinde bir yerden gelmişti. İkisinin yaşama tarzları, hayatları ve gelecekten be...