Bir Yıl Önce
Aleksandra kum torbasına bir kez daha tekme savurdu. Tekmenin etkisiyle ileriye savrulan kum torbasının ona yaklaşmasını beklemeden arkasını döndü ve bir tekme daha attı. Şimdi de yumruklarını savurmaya başlamıştı.
"Güzel kroşe." Aleksandra omzunun üzerinden Cade'ye baktı fakat cevap vermedi. Kum torbasını yumruklamaya devam etti."Bu kadar yeter Aleksandra. Kendini çok hırpalıyorsun." Yetmezdi. Daha iyi olmalıydı. Ailesini öldürenlerden intikam alabilmek için en iyisi olmalıydı. Cade'nin ona uzattığı suyu içebilmek için boks eldivenlerini çıkarttı. Boynuna astığı havluyla yüzünü sildi. Hala kalp atışları normal seviyeye dönmemişti.
"Kenny nerede?" diye sordu. Bir gelişme olup olmadığını öğrenmesi gerekiyordu. İki yılın ardından sonunda ipucu bulmuşlardı. Küçük bir ipucuydu belki de ama onun için bulunan her ipucu değerliydi.
"Buraya gelmeyecek. 49 Lounge'de buluşalım dedi." Aleksandra sıkıntıyla iç geçirdi. Gece kulüplerinden nefret ediyordu. Kafasının içindeki sesler yetmezmiş gibi bir de üstüne gece kulübünün gürültüsü ekleniyordu.
"Sekiz gibi orada olurum," dedi Aleksandra. "Hem sen neden geldin?" Cade'ye baktığında sırıttığını gördü. Kenny'le kardeş oldukları beş yüz metre ileriden bile fark edilirdi. Sadece Cade onun yirmi beş yaşındaki ve daha siyah saçlı haliydi.
"Seni görmek istedim," dedi. Aleksandra "neden" dercesine baktığında omuz silkti. Aleksandra, Cade'nin kendisine olan ilgisinin farkındaydı fakat umursamıyordu. Şu anda tek düşündüğü şey intikamıydı. Kalbini nefret o kadar doldurmuştu ki aşka yer yoktu. Bir daha da olacağını sanmıyordu.
"Gördün işte," dedi dümdüz bir şekilde. "Artık gidebilirsin."***
49 Lounge her zamanki gibi kalabalıktı. Aleksandra insanların arasından geçerek bar deskine ulaştı. Dan onun geldiğini görünce göz kırptı. Bu insanların arasında Aleksandra en çok onu seviyordu. Saçlarının yarısının siyah yarısının kırmızı olmasını, her zaman giydiği siyah deri pantolon ve içine hiçbir zaman gömlek giymediği siyah deri yeleğini bile seviyordu."Ne alırsın güzelim?" Aleksandra az sonra Kenny'le konuşacağı şeyleri düşündü. Kesinlikle sert bir şeylere ihtiyacı vardı.
"Tekila," dedi. "İki shot." Dan iki shot tekila doldurdu. Aleksandra hiç düşünmeden ikisini de ardı ardına içti ve oturduğu sandalyeden kalkarak merdivenlere doğru ilerledi.Kenny her zamankinin aksine bugün adamlarına dışarıda beklemelerini söylemişti. Aleksandra'yı gördüğünde gülümsedi.
"Nasılsın Aleksandra?""Heyecanlıyım. Bir gelişme var mı?"
"Evet ama bundan bir sonuç elde edebilir miyiz emin değilim."
"Ne buldun?" Kenny ceketinin iç cebinden çıkarttığı zarfı Aleksandra'ya uzattı. Aleksandra hemen zarfı açtı. İçinden üç tane resim çıkmıştı. İki tanesinin yüzü görünürken bir tanesinin arkası dönüktü. Arkası dönük olanın omzundaki dolunay dövmesi görünüyordu. Aleksandra kanının donduğunu hissetti.
"Bu kim?"
"Benden yardım istediğinde bana aileni öldürenlerin yüzünü göremediğini ama bir tanesinin kolunda dolunay dövmesi gördüğünü söylemiştin," dedi. Aleksandra başını salladı. O dövmeyi unutması mümkün değildi. Normal bir dolunay dövmesi gibi görünmüyordu. Karanlıktı. Omzunu çevreleyen siyah şeridin üzerine dolunay çizilmişti. Güzelden çok ürkütücü görünüyordu.
''Bu o dövme mi?''
''Evet,'' dedi Aleksandra. İki yılın sonunda ailesinin katillerine ilk kez bu kadar yaklaştığını hissetmişti. İçini nefret kapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgeler Prensi
FantasyÇoğu insan koskoca evrende yalnızca bir tane dünya olduğunu düşünür. Aleksandra'da onlardan birisiydi ta ki Leonard ile tanışana kadar. Leonard onun hayallerinin bile ötesinde bir yerden gelmişti. İkisinin yaşama tarzları, hayatları ve gelecekten be...