Aleksandra uyumak için odasına doğru ilerlerken Matthias'ın kapısının açık olduğunu gördü. İçeriden sesler geliyordu. Aleksandra onun birisiyle kavga ettiğini düşündü. Sessizce kapıya doğru yaklaştığında içeride kimsenin olmadığını ve Matthias'ın uyuduğunu fark etti. Anlaşılan kabuslarla yaşayan sadece kendisi değildi. Kapıyı kapatacağı sırada Matthias'ın sayıkladığını duydu. "Bunu bize yapma," diyordu. "Lanet olsun arkanı dönüp gitme!" Ses tonu kesik kesik ve yalvarır gibi geliyordu. Aleksandra içeriye girip kapıyı kapattı. Matthias'ın yanına gittiğinde avuç içleriyle yatağın çarşaflarını sıkıca kavradığını gördü. Gözlerinin kenarlarından yaşlar akıyordu.
Aleksandra onun ağlayabilecek birisi olduğunu düşünmemişti. Yüzü her zaman öyle soğuk ve sertti ki... Aleksandra gördüklerinin sadece bir kabus mu yoksa geçmişte yaşadığı şeyler mi olduğunu merak etmişti. Onu uyandırmayı düşündü fakat Leonard, kabus gören bir insanı uyandırmanın çok tehlikeli olduğunu söylemişti. Ayrıca uyandığında karşısında Aleksandra'yı görmekten mutlu olmayacağı kesindi.
Aleksandra onu uyandırmadan odasından çıktığında kendisini kötü hissetti. Onu o halde bırakmak yaralı birisini ölüme terk etmek gibiydi fakat yapabileceği bir şey yoktu. Merdivenleri sessizce tırmanıp kendi odasına geldi. İçeriye girdiğinde Leonard'ı yine çalışma masasında buldu.
Aleksandra, Leonard bu dünyadan olsaydı eğer onun yetenekli bir avukat olabileceğini düşündü. Okumayı, araştırmayı çok seviyordu. Ayrıca çok zekiydi de. Onu takım elbisenin içinde düşünmeye çalıştı. Siyah takım elbisenin ona çok yakışacağını düşündü. Ya da lacivert... İkisi de Leonard'a çok yakışırdı.
"Bana dikkatlice bakılmasından hoşlanmam."
Aleksandra gözlerini dikip ona baktığını fark ettiğinde başını çevirdi.
"Sadece düşünüyordum," dedi. "Sana dikkatlice baktığımın farkında değildim." Leonard'a onu takım elbise içinde hayal etmeye çalıştığını söyleyemezdi. Gözlerini olabildiğince ondan kaçırıp yatağına doğru ilerledi. Uyanır uyanmaz sımsıkı topladığı saçlarını açtığında rahatladığını hissetti. Ellerini saçlarının arasına geçirip saç diplerine masaj yaptı.
"Ne düşünüyordun?" Anlaşılan gözlerini dikip bakma sırası Leonard'a geçmişti. Ona doğru dönüp kollarını önünde birbirine geçirdi. Aleksandra yatağın üzerine tırmanıp Leonard'a yaklaştı.
"Kabus gördüğümde beni nasıl sakinleştiriyorsun?"
Leonard kaşlarını çattı. Böyle bir şey sormasını beklemiyordu.
"Çoğu zaman kendin sakinleşiyorsun," dedi. "Sana daha önce de söylemiştim. Kabus gören birisini uyandırmak tehlikelidir. Bu yüzden tek yaptığım yanında oturmak ve kendine zarar vermeni engellemek için ellerini tutmak oluyor."Leonard saçlarını okşadığını ona söylemedi. Ya da sarıldığını...
"Yani yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Öyle mi?"
"Maalesef." Aleksandra onu anladığını belirtmek için başını salladı. Maalesef Matthias'ın kabuslarını engelleyebilecek hiçbir şeyi yoktu. Bundan Leonard'a bahsetmedi.
"Bir şey öğrenebildin mi?" dedi masanın üzerindeki kitabı işaret ederek. Leonard başını iki yana salladı.
"Hayır," dedi. "Hepsi bildiğim şeyler. Boşu boşuna okuyormuş gibi hissediyorum." Leonard önüne dönüp kitabı kapattı. Onu tabii ki Aleksandra'nın yanında bırakmıyordu. Bu ona güvenmediği için değildi fakat bazen insanların merakı, sözlerinin önüne geçebilecek kadar kuvvetli olurdu. Leonard bunu çok iyi biliyordu."İkimizin de uyuma vakti geldi sanırım," dedi. Kitabı kucağına alarak ayağa kalktı. "İyi geceler Aleksandra. Ve bunu öylesine söylemediğimi bilmeni istiyorum. İyice uyu çünkü yarın senin için yoğun bir gün olacak." Aleksandra bugün antrenman yapmadığı için acısını yarın çıkartacağını biliyordu. Leonard odasından çıktıktan sonra gözlerini kapatıp uyumaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgeler Prensi
FantasyÇoğu insan koskoca evrende yalnızca bir tane dünya olduğunu düşünür. Aleksandra'da onlardan birisiydi ta ki Leonard ile tanışana kadar. Leonard onun hayallerinin bile ötesinde bir yerden gelmişti. İkisinin yaşama tarzları, hayatları ve gelecekten be...