Brandon, Aleksandra'nın evinin önüne geldiğinde yavaşladı. Arabanın içini sadece elektrik direğinden yayılan ışık aydınlatıyordu.
''Bugün çok güzel vakit geçirdim,'' dedi Aleksandra gülümseyerek. ''En son birlikte bu kadar güzel vakit geçirdiğimizde bahar şenliklerine katılmıştık.'' O günü Brandon'a hatırlatmaya çalışıyordu. Bakışlarından anladığı kadarıyla bundan başarılı olmuştu.''Hatırlıyorum. Sanırım geceyi oldukça sarhoş olarak bitirmiştin.'' Brandon sırıtırken Aleksandra önüne gelen saçlarını geriye doğru itti.
''Her şeyi hatırlayabilecek kadar içmiştim sadece," dedi.
''Her şeyi hatırladığına emin misin?'' Brandon tereddüt etmeden yüzünü ona doğru yaklaştırdı. Dudakları neredeyse birbirlerine değeceği sırada Aleksandra yüzünü yana doğru çevirdi ve Brandon yanağından öpmek zorunda kaldı. Aleksandra tedirgince gözlerini Brandon'un yüzüne çevirdi. Bozulduğu her halinden belliydi fakat yine de yüzündeki o gülümsemeyi atmamıştı.
"Sanırım iyi bir zamanlama değildi," dedi. Aleksandra başını salladı. Bunun için hiçbir zaman iyi bir zamanlama olmayacaktı ama Brandon'un bun bilmesine gerek yoktu. "İyi geceler Brandon," dedi arabanın kapısını açmadan önce. Brandon ona doğru yaklaşıp tekrardan yanağından öptü. "İyi geceler Aleksandra,'' dedi.
Aleksandra içeriye girene kadar Brandon kapının önünden ayrılmamıştı. Aleksandra ona pencerenin ardından el salladı ve gitmesini bekledi. Brandon uzaklaşır uzaklaşmaz yaptığı ilk şey ise koşar adımlarla banyoya gidip kusmak oldu. Saçlarında bir el hissettiğinde neredeyse çığlık atacaktı.
''Leonard!'' dedi elini kalbinin üzerine getirerek. ''Evime nasıl girdin?'' Saçlarını onun ellerinden kurtarırken ayağa kalktı ve ağzını çalkaladı.
"Sana bir şey mi yaptı?" Leonard onu duymamış gibi davranıyordu. Bakışları yoğunlaşmış, yüzü sinirlendiğinde olduğu gibi gerilmişti.
"Neden kusuyorsun Aleksandra? Sana bir şey mi yaptı?" Leonard her an gidip Brandon'un yakasına yapışacak gibi görünüyordu.
"Hayır," dedi. "Şaraptan dolayı midem bulandı." Brandon'un beni öpme düşüncesi midemi bulandırdı, demedi. Her şeyi bilmesine gerek yoktu.
"Şimdi sen cevap ver. Evime nasıl girdin?"
''Bahçe kapısını açık bırakmak gibi kötü bir huyun var.'' Leonard elindeki havluyu ona uzattığında sinirle elinden aldı ve banyodan çıkıp odasına gitti. Leonard onu takip ediyordu.
''Evime girebilecek kadar ileriye gideceğini düşünmemiştim.''
''Endişelenmen gereken kişi ben değilim Aleksandra. Tristan'ın adamları. Özellikle de Brandon."
''Öyle mi? Şu an beni endişelendiren tek kişi sensin ama,'' dedi. Leonard ellerini saçlarının arasından geçirip Aleksandra'nın yatağının üzerine oturdu.
''Daha ne kadar bana sinirli kalacaksın?''
''Neden umurunda?'' Aleksandra onun cevap vermesini bekledi. Bir şeyler söylemesini, en azından bir açıklama yapmasını bekledi ama Leonard susmayı tercih etti.
''Ben de öyle düşünmüştüm,'' dedi Aleksandra. ''Şimdi çık lütfen evimden.'' Leonard sessizce odadan çıkarken son kez Aleksandra'ya baktı. Onun da kendisine baktığını görmek istiyordu ama umduğunu bulamadı.
***
Cumartesi günü Aleksandra gereğinden fazla heyecanlıydı. Uyanır uyanmaz Ashley'nin yanına gitti. Kendisi bu kadar heyecanlıysa Ashley'i düşünemiyordu bile. İçeriye girdiğinde Ashley'nin çoktan saçlarını yaptırmaya başladığını gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgeler Prensi
FantasyÇoğu insan koskoca evrende yalnızca bir tane dünya olduğunu düşünür. Aleksandra'da onlardan birisiydi ta ki Leonard ile tanışana kadar. Leonard onun hayallerinin bile ötesinde bir yerden gelmişti. İkisinin yaşama tarzları, hayatları ve gelecekten be...