II

1.5K 86 22
                                    


Gün doğumuyla birlikte Aleksandra gözlerini açtı. Pencerenin kenarından sızan cılız ışık onu uyandırmaya yetmişti. Ayağa kalkmak için yeltendiğinde karnındaki sızıyla yüzünü buruşturdu. Eliyle karnına dokunduğunda oradaki devasa sargı bezini hissetti. Ona ne olmuştu? Kafasının içi kazan gibiydi. Olanları yavaş yavaş hatırlarken dudaklarından sessiz bir küfür döküldü. Nerede olduğunu anlamak için gözleriyle etrafı incelerken hastanede olduğunu fark etti. Gece dikişleri açılmış olmalıydı ve yaptıkları ilk şey onu hastaneye getirmek miydi? Amatörler, diye kendi kendisine söylendi. Ayağa kalkmak için kolundaki serumu sökeceği sırada kapı açıldı. Tara teyzesi gelmişti. Aleksandra onu gördüğünde şaşkınlıkla gözleri aralanırken, Tara onun uyandığını görünce gözyaşlarını tutamadı.

''Aleksandra... Tanrıya şükürler olsun ki uyandın. Kendini nasıl hissediyorsun? Bekle, hemen doktorunu çağırayım.'' Tara onu bırakıp gideceği sırada Aleksandra kolunu tuttu.

''Ben iyiyim teyze,'' dedi. Onun neler olduğundan haberi olup olmadığını bilmiyordu. Bunu direkt soramayacağı için kendisi de bilmiyormuş gibi davrandı.

"Sadece neler olduğunu hatırlayamıyorum," dedi. Tara yanına oturdu. Saçlarını okşuyordu.

''Birkaç gün önce eve dönerken kapkaça uğramışsın canım. Sen direnince de kapkaççılardan birisi seni bıçaklamış. Tanrıya şükürler olsun ki o sırada yanında Leonard varmış. O olmasaydı eğer neler olurdu tahmin edemiyorum.''

''Leonard mı?'' Ona gerçekten böyle mi anlatmışlardı? Aleksandra gözlerini devirmemek için kendisini zor tuttu. Ayrıca teyzesini bu işe karıştırdığı için Leonard'ın kıçını tekmelemek istiyordu. Tara'nın bütün bunlardan uzak durması gerekiyordu.

''Bekle, sizi tanıştırayım.'' Tara kapının dışından Leonard'a seslendi. Çok geçmeden birlikte içeriye girdiler.

''Tatlım, hayatını kurtaran çocuk, Leonard, işte bu,'' dedi. Daha sonra kafasını ondan yana çevirdi. ''Sana gerçekten ne kadar minnettar olsak az. Tekrar çok teşekkür ederiz.'' Çocuk, Tara'ya gülümsedi. ''Lütfen artık teşekkür etmeyin. Ben sadece yapmam gerekeni yaptım,'' dedi. Daha sonra Aleksandra'ya döndü. ''Uyandığını gördüğüme göre sanırım gidebilirim. Tekrar geçmiş olsun.''

''Teşekkür ederim," dedi Aleksandra onun gözlerinin içine bakarken. Daha sonra teyzesine döndü. "Teyze, bir an önce çıkış işlemlerini halledebilir misin? Eve gitmek istiyorum."

"Tamam tatlım, hemen doktorunu çağırmaya gidiyorum." Tara dışarıya çıkmadan önce gözlerindeki minnettarlık dolu ifadeyle Leonard'a döndü.

''Leonard, lütfen ben gitmeden önce uğra ve bizimle bir yemek ye. En azından senin için bunu yapabileyim.''

''Tabii efendim. Mutlaka uğramaya çalışırım,'' dedi ve gitti. Aleksandra kaşlarını çatmış çocuğa bakarken Tara gülümsüyordu. Daha sonra odadan çıkıp ikisini yalnız bıraktı. Aleksandra kapının kapanma sesini duyar duymaz ayağa kalktı ve canının acımasına aldırmadan Leonard'ın kolunu tutup arkasına doğru çevirdi. Leonard hazırlıksız yakalandığı için acıyla inlemişti.

"Ne bok yediğini sanıyorsun Leonard? Teyzemi neden bu işe karıştırdın?" Leonard kolay bir hamleyle onun dokunuşundan kurtulurken şaşkın bir şekilde ona baktı.

"Sen hatırlıyor musun?" Aleksandra onun sorusunun üzerine gözlerini devirdi. Ne sanıyordu? Gerçekten her şeyi unuttuğunu mu?

"Tabii ki hatırlıyorum!" diye bağırdı. "Ve beni neden hastaneye getirdiğin konusunda en ufak bir fikrim yok. Yakalanmamı istiyorsan eğer direkt polislere teslim edebilirdin beni." Aleksandra fazla hareket ettiği için karnındaki yara acırken öne doğru eğildi ve Leonard hemen onu tutup oturmasına yardım etti.

Gölgeler PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin