XXVIII

362 36 0
                                    



Aleksandra gözlerini açtığında üzerinde bir ağırlık hissetti. Leonard'ın kolları ve bacakları ona dolanmıştı ve kendisi de göğsüne çekilmişti. Kafasını kaldırıp yüzünü görmek istediğinde, sakalları Aleksandra'nın alnını gıdıkladı. Onun sık sakallarının üzerinde dikkatlice elini gezdirdi. Yüzüne dokunmak istediğinde Leonard'ın burnunun mosmor olduğunu gördü. Onun canının yandığı düşüncesiyle yüzünü buruştururken Leonard'ın gözlerini açtığını ve ona gülümsediğini gördü.

''Uyanmışsın,'' dedi sesindeki coşkuyla. Aleksandra cevap vermek yerine başını salladı. Leonard onu kendisine çekip sıkıca sarılırken, aynı zamanda incitmekten korkarcasına davranıyordu. Aleksandra, onun dudaklarını saçlarında, yüzünde ve boynunda hissederken gülümsedi.

''Öyle korktum ki,'' dedi Leonard. ''Sen kollarımdayken, gözlerini kapattığında bir an için... bir an için seni kaybettiğimi düşündüm Aleksandra.'' Aleksandra boynunda bir ıslaklık hissettiğinde kaşlarını çatıp, Leonard'ın yüzünü avuçlarının arasına aldı. Boynunu ıslatan şey, onun gözyaşlarıydı. ''Leonard,'' dedi gözyaşlarını silerken. Sesi şefkat ve aşk doluydu. ''Bir an için ben de aynı şeyi hissettim,'' dedi itiraf ederek. ''Beni hayata geri döndüren şey, bana olan aşkındı.'' Aleksandra uzanıp dudaklarını yavaşça öptü. Öpüşmelerindeki tutku ve ihtiyaç öyle yoğundu ki... Geriye çekildiklerinde nefes nefese kalmışlardı.

''Seni kalbimde hissettim Leonard. Bu nasıl mümkün olabilir bilmiyorum ama... her şey çok gerçekti. Kalbinin benim kalbimle birlikte atışını hissettim. Duygularını sadece hissetmeyip aynı zaman da gördüğümü söylesem delirdiğimi düşünür müydün?'' Aleksandra o anları anımsayınca gülümsedi. ''Kalbin, kalbimle birleştiğinde kendimi tamamlanmış hissettim Leonard. Böyle bir şey mümkün olabilir mi?'' Leonard ona sırıtırken başını salladı. Kendisi de tamamen aynı şeyleri hissetmişti.

''Mucize gibi değil mi?'' Aleksandra alt dudağını yavaşça ısırırken sırıttı. Bütün bunlar ona o kadar mahrem gelmişti ki... Bir insanın duygularını görebilmek onu çıplak görmekten daha mahrem ve aynı zamanda daha güzeldi.

''Evet ama bu nasıl mümkün olabilir?'' Leonard omuz silkti ve yataktan kalktı. Üzerindeki tişörtü çıkartırken elini Aleksandra'ya uzattı.

''Gel,'' dedi. ''İkimizin de güzelce temizlenmeye ihtiyacı var.'' Aleksandra tereddüt etmeden onun elini tuttu ve birlikte banyoya doğru ilerlediler. Aleksandra banyodaki aynada kendisini gördüğünde kaşlarını çattı. Berbat görünüyordu. Saçları birbirine girmiş, yanaklarında kurumuş kan lekeleri vardı.

''Ne zamandır uyuyorum?'' Bu soruyu korkarak sormuştu. Zihninin içerisinde sıkışıp kaldığında gece gündüzü ayırt edememişti. Leonard ona arkasından sarılıp boynunu öptüğünde içini çekti.

''Yalnızca iki gündür,'' dedi. Aleksandra rahatlamıştı ama yine de aynada gördüğü kız günlerdir uyuyormuş gibiydi. ''İki yıl gibi geçen iki gündü,'' dedi Leonard. ''Ama şimdi bunları konuşmak istemiyorum.'' Aleksandra'nın kollarını yukarıya kaldırıp üzerine giydirdiği tişörtünü çıkarttı. ''Şu anda istediğim şey birlikte temizlenmemiz.'' Aleksandra nefes alışverişlerinin hızlandığını hissetti. Leonard'ı hala aynadan izliyordu. Elleri eşofmanının belinde gezinirken kıpırdandı. Leonard eşofmanını yavaşça aşağıya çekip, Aleksandra'nın içinden çıkmasını sağladı. Şimdi iç çamaşırlarıyla karşısındaydı ve kızarmıştı.

''İç çamaşırlarını da çıkartmamı ister misin?'' Leonard aynadan ona baktığında gözlerinin koyulaştığını fark etmişti. Aleksandra yavaşça kafasını salladı. Heyecandan titremeye başlamıştı. Leonard siyah sutyeninin iplerini indirdi ve kopçasını açarken aynadan onu izlemeye devam etti. Leonard'ın tek hareketiyle sutyeni yere düşerken, Aleksandra'nın saçlarını kenara atıp omzundan öptü. ''Çok güzelsin,'' diye fısıldadı. Aleksandra tam da şu anda onun duygularını hissedebilmeyi o kadar isterdi ki...

Gölgeler PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin