XI

372 58 4
                                    

Selam!! Hala çok az kişiyiz ama iki kişinin okuduğunu görmek bile beni o kadar mutlu ediyor ki... Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Düşüncelerinizi çok merak ediyorum. Sizi seviyorum! ❤️‍🔥

"Düzgün nefes al,"dedi Lauren. "Nefesini kontrol edemezsen eğer çabuk yorulursun.'' Aleksandra dizlerinin üzerine çökerek derin derin nefesler aldı. Bir saattir koşuyorlardı ve artık dizleri tutmayacak hale gelmişti. Kalbinin yerinden çıkmak istercesine attığını hissedebiliyordu.

''Benden bu kadar,'' dedi. Hala nefesi düzene girmemişti. Lauren onun yanına eğilerek gözlerinin içine baktı. Dizlerinin üzerine çökmüş hali bile Aleksandra'dan uzundu.

''Tristan'la karşılaştığında yapabileceğin en iyi şey kaçmak olacak Aleksandra. Bu yüzden mızmızlanmayı bırak ve Tristan arkandaymış gibi koşmaya başla.'' Lauren kalkmasına yardım etmek için Aleksandra'ya elini uzattı. Aleksandra alnındaki terleri omzuna silerek Lauren'in uzattığı elini tuttu ve ayağa kalktı. Kendisini koşmaya zorladı ve içinden sürekli Lauren'in söylediklerini tekrar etti.

Eve geldiklerinde Aleksandra bitik haldeydi. Yüzü bir pancar kadar kızarmıştı ve vücudunda terlemeyen en ufak bir yeri kalmamıştı. Buna karşın Lauren hala çok iyi görünüyordu. Bıraksalar bir saat daha koşabilecek gibi bir hali vardı. Aleksandra ona hayranlık ve kıskançlık arasında bir bakış attı.

''Nasıl geçti?'' Elliott, Aleksandra'ya havlu ve bir şişe su uzattı. Aleksandra havludan önce suya atlamıştı. Kana kana içerken ağzının kenarlarından akan suyu umursamadı.

''Berbat,'' dedi Lauren. ''Daha nefesini kontrol etmeyi bile bilmiyor. Tam bir umutsuz vaka.'' Aleksandra cevap vermek istiyordu fakat bunun için hali yoktu. O yüzden sadece dik dik bakmayı tercih etti.

''Leonard nerede?'' Leonard'ın adını duyduğunda içi burkuldu. Dün geceki kavgalarından sonra Leonard çekip gitmişti ve onu sabah da görmemişti.

''Odasında,'' dedi Elliott. ''Fakat rahatsız edilmek istemediğini söyledi. Çalışıyor."

En azından gelmiş, diye düşündü Aleksandra. Elindeki havluyla yüzünü sildi. Duş almaya ihtiyacı vardı ve eşyaları Leonard'ın odasında olduğu için mecburen onu rahatsız edecekti. Merdivenleri her zamankinden daha yavaş çıktı. Dinlendikten sonra çok fena kas ağrısı yaşayacağını biliyordu fakat bunun için daha sonra endişelenecekti.

Leonard'ın odasına geldiğinde kapıyı çalıp içeriye girdi. Leonard onun geldiğini anlamışçasına yüzünü çevirip kim olduğuna bile bakmamıştı. Çalışma masasına oturmuş bir şeyler okuyordu. Aleksandra elinden geldiğince sessiz olup elbise dolabından kıyafetlerini alarak banyoya girdi. Sıcak suyun altında elinden geldiğince oyalandı. Leonard'ın mentollü şampuanının kokusuna bile alıştığını fark etti. Saçlarını ne kadar zor yıkadığını fark edince çok uzamış olduklarını gördü. En yakın zamanda kestirmeyi aklına not etti.

Sıcak suyu kapatıp duşa kabine astığı havluyu vücuduna doladı. Normalde odada giyinirdi fakat içeride Leonard'ın olduğu düşünülürse bu pek olası görünmüyordu. Kıyafetlerini giymeden önce saçlarını kuruttu. Kızıl saçları o kadar uzun zamandır bakımsız kalmıştı ki Aleksandra onları çalı süpürgesine benzetti. Saçlarını severdi ve bu durum hiç hoşuna gitmiyordu. Kıyafetlerini de giydikten sonra banyodan çıktı.

Leonard hala bir şeyler okuyordu. Aleksandra yatağın kenarına oturarak ona doğru döndü. Sıkıntılı bir şekilde nefes aldı. Nasıl başlaması gerektiğini bilmiyordu ki, Leonard ona yardımcı oldu.

''Ne istiyorsun Aleksandra?''

''Özür dilemek istiyorum,'' dedi. ''Dün gece beni yanlış anladın. Ben sadece... şaşırdım." Doğru kelimeleri seçebilmek için duraksadı. Dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi. "Daha önce vücudunda görmediğim o izleri birden görünce yeni olmuşlar sandım ve bilmiyorum Leonard... galiba sana bir şey olmasından korktum.'' Bunları söylerken ona bakmıyordu çünkü kendisine itiraf ederken bile çok zorlanmıştı. Tişörtünün uçlarını çekiştirdi. Leonard'a baktığında bakışlarının yumuşadığını fark etti. Kısa bir sessizliğin ardından konuştu.

Gölgeler PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin