2 gün sonra;
O gecenin üzerine 2 gece daha devrilmişti ama ben doğru dürüst uyuyamıyordum. Önümdeki notları karıştırırken daha fazla çalışamayacağımı anlayarak başımı sıkıntıyla notlarımın üzerine yasladım. Zihnim çok karışıktı, ne yapacağımı ona nasıl ulaşacağımı bilmiyordum ve bu bilinmezlik beni içten içe tüketiyordu.
"Kız portakal." Demir abim paldır küldür odama daldığında elindeki portakal suyunu önüme bıraktı. "Bunu annem yolladı, birde Hayal geldi annemin yanında şu an, annem esir aldı kızı milyonuncu kez doğum gününü kutluyor." Hayal'le o günden beri denk gelememiştik. Akrabaları tarafından fazlasıyla sevildiğinden gün içerisinde hepsi ziyaretine gelerek doğum gününü kutlamışlardı. Bu yüzden de ben arada kaynamıştım.
"Tamam abi geçerim şimdi yanlarına." Çalan telefonuyla başını onaylar anlamda sallayıp odamdan çıktığında portakal suyuma dokunmadan odamdan çıktım. Adımlarım mutfağa yaklaşırken annemin neşeli sesini de duyabiliyordum. "Ay siz ne ara büyüdünüz bu kadar, sanki daha dün etrafta paytak paytak koşuyordunuz."
Yine eskilere sarmaya başlamıştı. Bu demek oluyordu ki Hayal'i de alıp mutfaktan kaçamazsam bu işkence saatlerce sürerdi.
"Saye, anneciğim bitirdin mi derslerini?" Hala ilkokula gidiyormuşum gibi ders saatlerimle ve ödevlerimle ilgilenmesi içimdeki yanaklarını mıncırma isteğini arttırıyordu. Annem çocuklara aşık bir kadındı ama 3 normal doğumdan sonra gözü bir kez daha doğumu kesmemişti. Bu yüzden kaç yaşına gelirsek gelelim hala 6-7 yaşındaymışız gibi muamele görüyorduk. "Bitti anne, Hayal'in geldiğini söyledi abim onu odama kaçırmaya geldim." Annem gülümseyerek Hayal'e bakarken oda küçük bir gülümsemeyle anneme karşılık verdi.
Yüzüme doğru dürüst bakamıyordu ve neler olduğunu konuşmadan bakmayacağını da biliyordum. "Tamam anneciğim, siz çıkın odana. Yemek hazır, baban gelene kadar bende biraz yürüyüş yapacağım." Onu onaylarken tezgahın üzerine bıraktığı su şişesini alıp yanımızdan geçerek dış kapıya ilerledi. Bu sefer diyet konusunda ciddiydi üç haftadır aksatmadan elinden geleni yapıyordu.
"Odama çıkalım mı?" Aramızdaki sessizliği konuşmamla böldüğümde bana bakmadan arkamdan ilerleyerek odama çıkmıştı. Yatağımın üzerine oturduğunda çalışma masamdaki sandalyeyi çekerek yanına getirdim.
"Ne zamandan beri aşıksın abime?" Kirpiklerinin altından gözlerime bakarken yüzüm acıyla kasıldı. Böyle olmamızı istemiyordum, öyle öğrenmesini de hiç istemezdim. "Hayal ben..."
"Soru sordum Saye." Sesini sert tutmaya çalışsa da merakını hissedebiliyordum. "Sanırım küçüklüğümden beri."
"Sanırım?" Kaşları alayla havaya kalktığında avuçlarımı yumruk yapıp dizlerimin üzerine yasladım. "Duygularımdan ben bile emin değildim Hayal, abin, biliyorsun işte benim için hep farklı olmuştu." Aslında bunu sadece Hayal değil tüm mahalle biliyordu. Benden bir yaş büyük insana bile abi deyip te Seymen'e ismiyle hitap etmem, onu kıskanmalarımı bütün mahalle biliyordu.