Yaşadığımdan bile emin olamadığım son haftalarda yoğunlaşan hislerim, sanki bütün gücümü çekmiş gibi hissediyordum. Bütün kaslarım ağrıyor, zihnimdeki gürültü bir türlü dinmiyordu.
Oturduğumuz çardakta bir hayli kalabalıktık. Ben, Ali ve Hayal arasında oturuyordum. Seymen hemen karşımda kucağında Umut'la beraber oturuyor, sağ tarafında abilerim ve sol tarafında Cenk ve iki küçük kız kardeşi oturuyordu.
Ben size bu hale nasıl geldiğimizi anlatayım.
Ali'nin yaptığı hareket sonrası göz bebekleri adeta kararan Seymen, eline telefonunu almış ve kısa bir uğraşın ardından çok geçmeden abilerim de parka gelmişti. Gördüklerini anlatmış olma ihtimali kalbimi sıkıştırırken Demir abimin bana olan sert bakışları da hislerimin üzerine tuz biber oluyordu. Kartal abimin isteği üzerine hepimiz çardaklara geçmiştik. Bir yandan parkta oynayan Umut'u kontrol ederken bir yandan da gergince oturduğum yerden kaybolmak için dualar ediyordum.
Parka, çölde su bulmuş gibi heyecanla bağıra bağıra koşan ikizlerle Cenk'te yanımızda yerini almıştı. Hayal'in sorgulayan bakışlarına omuz silkmekle yetindim. Bende ne haltlar döndüğünü bilmiyordum.
Park gittikçe kalabalık bir hal aldığında küçükler de yorgun argın bir şekilde gelip boş buldukları yerlere oturmuşlardı.
"Susmak için mi toplandık ya ne oluyor anlatsanıza?" Seymen, Umut'u ikizlerin yanına oturtup ellerine telefonunu verirken göz ucuyla sinirle çemkiren Hayal'e baktı. "Konuşacağız Hayal sabret." Demir abim hala gözlerini üzerimden ayırmıyordu.
"Abi neden beni kırk parçaya ayırmak ister gibi bakıyorsun?" Tek kaşı havaya kalkarken biraz masaya yaklaştı. "En sevdiğim kıyafetlerde bir eksilme var canım kardeşim, bunun hakkında söylemek istediğin bir şey var mı?" Kartal abim gülümseyerek ikimizi seyrederken şirin olduğunu umduğum gülümsemelerimi Demir abime gönderiyordum.
Rahatlamıştım.
"Yani, söyleyecek pek bir şeyim yok aslında renkleri hoşuma gitti, aldım." Tam bana saydıracakken Kartal abimin söze girmesiyle seninle evde görüşeceğiz dercesine gözlerime bakıp kafasını ağır ağır salladı.
"Dava işini konuşmalıyız." Bakışlarım hızla Seymen'e döndüğünde sıktığı çenesiyle öylece masaya bakıyordu. "Davaya yakın arkadaşım, Hakan bakacak. Biz zaten akşam onunla detayları konuşacağız ama şimdiden sizi de haberdar etmek istedim." Kartal abim şahitler olacağımızı ve süreci tek tek anlatırken hepimiz dikkatle onu dinliyorduk. Benim arsız bakışlarım sürekli Seymen'e kaysa da o bakışlarını tek bir kez bile kaldırmadan masaya bakmıştı.
🌻
"Saye, şu tabakları götür anneciğim." Oturduğum yerden bıkkın bir nefes vererek kalktığımda Demir abim arkamdan kıs kıs gülüyordu. Onu şikayet etme isteğimi güç bela bastırıp mutfağa girdim. Misafirlerin gelmesine az kalmıştı ve Demir abimi şikayet edip sonra onunla çekişmek istemiyordum. Annemin onlarca para bayılıp aldığı takımları sıkıca tutup bahçeye götürdüm. Masanın üzerine tek tek dizerken çalan kapıyla Demir abimin gür sesini duydum. "Bakıyorum ben." Kalan tabakları da hızlıca yerine yerleştirip üzerime çeki düzen verdim.