İnsan elindekinin değerini kaybetmeye başladığında anlar derler. Bunca zaman Seymen'in peşinde koştuktan sonra Hayal'in planı sayesinde ilgim onun gözünde üzerinden ayrılmıştı ve bu durumun başrolümüz Seymen'in pekte hoşuna gitmediği nefesinin nefesime karışmasından belliydi.
Aniden açılan kapıyla benden uzaklaşarak bakışlarını Umut'a çevirdiğinde halen adeta yapıştığım duvarda öylece karşıyı izliyordum. Ali ile olan planımızdan vazgeçsem ve kendisini istesem ne olacaktı ki?
Beni isteyecek miydi?
Sanmıyorum. O sadece bir anda ilgimin üzerinden ayrılmasından rahatsız olmuştu.
Bu yüzden vazgeçmeyecektim. Beni istediğini kendi ağzından duymadan ona inanmayacaktım. "Saye abla, ben acıktım."
Eğilerek boylarımızı eşitlediğimde küçük hokka burnuna bir öpücük kondurdum. "Daha yeni yemedik mi paşam, ne acıkması?"
Beyaz teni öpücüğümle kızarmaya başladığında kocaman gülümsedim. Avuç içini karnına bastırıp çekik gözlerini kocaman açtı. "Ama sen beni utandırdığın için ben yemeğimi bitirememiştim. Şimdi çok açım." Kollarından tutarak onu sarıp sarmalama isteğimi zorlukla bastırıp geri çekilerek ayağa kalktım. Elimi tutması için ona uzattığımda karnındaki elini çekerek elimi tuttu.
Diğer elini de Seymen'e uzattı. "Sende gel dayı." Seymen gözlerimin içerisine bakarak Umut'un elini tuttuğunda ağırca yutkunup önüme döndüm. Umut'un ellerini tutan ellerimize kısa bir bakış atarak merdivenleri inmeye başladığımda ikili hemen arkamda sohbet ederek geliyordu.
Bense bu anı düşünmekten sohbetlerini sadece dinlemekle yetiniyordum. Aşağıya indiğimizde Seymen bizden ayrılarak Demir abimin ve Hayal'in yanına geçtiğinde bizde mutfağa ilerledik.
Yemek masasındaki sandalyelerden birisini geriye çektiğimde bana hemen arkasını dönen Umut'u koltuk altlarından çekerek sandalyeye oturttum. "Yemeğin hemen geliyor küçük adam." Söylediğimle kıkırdayarak masa örtüsünün püskülleriyle oynamaya başladığında hemen küçük tencerelerdeki yemeklerden bir tabağa koymaya başladım.
Sevdiğini bildiğimden biraz da patates kızartması yapıp bütün yemekleri önüne koydum. "Buyurun bakalım Umut Bey, yemekleriniz hazır." Diğer yemeklere bakmadan patates kızartmasını önüne çektiğinde sos dolu tabağı da yanına iteledim.
"Biliyor musun Saye, dayım da senin yaptığın gibi patates kızartması yapmaya çalıştı ama başaramadı." Kıkırdamasıyla bütün ilgim üzerine çevrilmişti. "Yaktı mı?"
Başını olumlu anlamda sallarken şekilli kestiğim patateslerden bir tanesini daha ağzına attı. "Böyle simsiyahtı hepsi, hatta tencereden dumanlar çıkıyordu. Dayım, sinirle patatesleri çöpe atarken senin nasıl sapsarı yapabildiğini bana sordu."