3. Bölüm: "Sürgün"

114 16 213
                                    

Çok severek oluşturduğum bölümle gelirken karşınıza, iliklerime kadar heyecanla doldum. Yeni kurgumuz, uzun zamandır kaleme almak istediğim kurgumuz, beni kendine hep çeker oldu. Yazdıkça daha çok kendini kıpırdatır oldu, durduramadım kalemimi. Hande, her tarafı acı ile kuşatılmış kadın... Bu bölüm onu okurken hiç de görüldüğü kadar rahat bir hayata sahip olmadığını, kendi gücü ile bulunduğu konuma geldiğini göreceksiniz. Fatih, dışarıdan sinirli; soğuk, kaba gözükse de, ne kadar vicdanlı bir adam olduğunu, okudukça göreceksiniz. İnsan, bazen istemeden hatalı davranır, çünkü bazı çözümleri, hatalara girmeden bulamazsınız, Fatih de saplanmış hata girdabına, çıkamaz... Uzun bölümle geldim karşınıza ama çok aşırı değil, tam 6000 kelime sınırında bıraktım. Ne kısacık tuttum, ne de çok uzunla boğmadım, kıvamında olduğunu düşündüm. Her satırda, geçmişten parçalar ve bolca hasreti körükleyeceğiniz bölüm getirdim sizlere...

Bölüm şarkımızı, bölüme harika uyumlu medya resmi ile birlikte medyamıza bırakırken, açmakta zorlananlar için ismini de vereceğim. Kurgumuzu kaleme almak için Eylül ayında cesaretimi topladım, o zamandan şimdiki zamana, 12 Bölüm biriktirdim. 1 Eylül Çarşamba günü, 2021 Yılında, başlamakta cesarette bulundum, tekrardan paylaştım uzun zaman sonra kurgumuzu... 28.01.2021 Tarihinde, 3. Bölümü sizlere getirirken bu zamana dek hiç durmadan mürekkebimi akıttım. 12 Tane bölüm biriktirdim ve iliklerime dek Hande ile Fatih'le doldurdum kendimi... Yazdıkça açılıyorum, iplik gibi çözülüyorum... Leyla'nın finalinden sonra çok duygusallaşmış, bir türlü ayrılamamıştım o kurgumdan, Veda Tepesi'ne başlamakta da çok isteksizdim. İyice dinlendikten sonra, burasına ait olduğumu anladım ve sizlere en sevdiğim kadın karakterimi getirdim... Söylemek istediğim şu ki, Eylül ayında kurgumuza başladığım için medya resmimiz, harika oldu, tam da sonbaharı anlatmakta. Bölüm şarkımız, bir fon müziği, sadece Youtube'a, arama kısmına yazacaklarınızı söyleyeceğim:

"Hasretinle Yandı Gönlüm Nasıl Çalınır? Notaları ve Sözleri" Aynı bunları kodlarsanız arama butonuna, bir güzel çıkacaktır karşınıza. Elbette ki zaten, medya üzerine bıraktım, aksilik çıkmazsa, kesin açılacaktır. Sizden ricam, şarkı ile birlikte, satırları ince detaylarına inerek okumanız... Geçmişe gideceğimiz sahnelerden, şimdi ki zamana, bolca hasretle, siz de tutuşacaksınız. Babasından nefret ettiğini sanan ama onu en çok özlemekte olan bir kadınla karşılaşacaksınız. Sadakatinden, vefat eden nişanlısını hiç unutamamış, bir an olsun, ölüm bile ayıramamış, hep sevmekte olan adamla karşılaşacaksınız... Okudukça görecek, her satırda biraz daha özlemle, siz de kavrulacaksınız. Benim satırlarımda hüzün olur, matem ve acı olur. Sizden ricam, şarkı ile birlikte sindirerek okurken, en çok özlediğinizi hatırlamanız, acınızı çekinmeden, eleştirilerde paylaşmanızdır...

3. Bölüm: "Sürgün"

Bir kelebek ağrısıydı, vakit dardı, mevsim hicazdı.
Yetişmem gereken bir ölüm, kaçmam gereken bir hayat vardı...
(Birhan Keskin)

Göçmen kuşlar, kanatlarını hicranla çırparken, hazan vaktiydi. Yapraklar, dallarına veda ederken çoktan göçmüşlerdi usulca. Yüreğinde acısı ile yeşerenlerin mevsimiydi sonbahar, kayıpları, yitikleri olanların... Sonbahar geceleri değildi geçmek bilmeyen, sevdiğini toprağa verenlerin gecesiydi en uzun gece. Sevdiklerimizi acımadan bizden alan toprağın altına verdiğimiz günün gecesi, zaman geçmezdi. Gün ağardığında, sevdiğimiz çıkıp geri gelecek umudu ile geçirirdik katran karası geceyi. Öyle ya, hayat umuttan ibaretti. Umut güzeldi ama ölüme gidenlerden geriye umut kalmazdı. Her derdin çaresi vardı da, ölümün çaresini bulamazdık...

"Sevmeye, benden sonra sakın küsme sevgilim, sen mutlu olursan, ben de ancak öyle sevinebilirim." Ölüme o kadar yakındı ki, bunun da alalade farkındaydı genç kadın. Her kelimesi, gidişlerden ibaretti, kalmaktan değil... Ölümün kıyısında dans ediyordu adeta, gitmeye meyilliydi. "Senden sonra mutlu kalmamı istiyorsan, kabrimde bile sevindirmek istiyorsan beni, kalbini aşka kapatma. Sen acı çekerken, ben mutlu olamam." Kalbinde gidişlerin kırığı, sımsıkı tutmuştu ellerini. Son günleriydi, belki de son saatleri... Öyle ya, ölümün saati olsa, kimse ilelebet bu kadar kötü olamazdı ki?

İstanbul Saklasın BiziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin