5. Bölüm: "İstesen De Sen Benden Kaçamazsın"

63 10 175
                                    

Tekrardan merhaba!

Arayı çok açmadım sanki, daha çabuk geldiğimi düşündüm. Her hafta atıyorum bölümleri, farkına varmışsınızdır. Uzun bölüm getirdim karşınıza, ayrıca birçoğunuzu da rahatlatacak kadar detaylı oldu. Aradığınız sırların bir kısmını öğreneceğimiz bölümlerden olacak. Bakalım ne hissedeceksiniz okuduğunuzda? Sizden tek ricam, önyargılarınızı kenara bırakarak okumanız olacak.

Bölüm şarkımız:
Kıraç - Sonbahar |Jenerik Fon Müziği|
Medyada mevcuttur.

5. Bölüm: "İstesen De Sen Benden Kaçamazsın"

Acı, bir kalbe misafir olduğunda, ne kadar ileri gidebilir, vicdanı kaç kurşunla delik deşik eder de, insanı canhıraş olmamak için son raddede, nasıl direndirirdi? Sonbahardı vakitlerden, içindeki zelzeleden daha keskin eserken rüzgar, günahlarını itiraf etmenin belki de tam vakti gelmişti. Yeni gelmiş olan arkadaşlarına aklındakileri anlattığında, ikisi de karşı çıkmıştı. "Ailen için dik durmak zorundasın." demişti Özcan, haklıydı ama haksızdı da. İşlediği suçtu, hem kanunlarda, hem de o içerideki kadının düşüncelerine göre ağır suçtu. "Sen hapise girersen, kız da tekrar aynı kararın peşinden gider, çok sürmeden de ölür." Özcan'ın sözlerini, bu şekilde tamamlarken, söylediklerinde de netti Melek. Hak verse de, haraketlerini doğru çıkarmazdı, kimse, isteği dışında alıkonulamazdı. Her konuşulan, zihninde daha ağır hasara sebep olmuş, artık kaçamaz olduğu veballerin altında boğulup kalmıştı. Kararını vermiş, gidip savcılığa, teslim olacakken, hızla karşı çıkmıştı arkadaşları, durdurmuşlardı kendisini. Daha ne zamana kadar o hasta kızı, bu iğrenç sığınakta tutacaktı? Orada ölmese, burada, inadından ölecekti. İlaçları bile çok zor içirmişti, karnı ise hâlâ açtı, önüne koyduklarına elini bile sürmemişti. Yakında hasta olursa, işler daha da zorlaşacak, epeyce çıkmaza girecekti. Mutfak kısmında oturmuşlardı karşılıklı, olup bitenleri gözden geçiriyorlardı. Yorgunluğunu, içini kavuran azabı silip atmak için uğraşıyordu arkadaşları, ne deseler boştu, görünen ortadaydı. İçeride baygınca, Melek'in koltuğa uzandırdığı o kadının gözünde, bir eşkiyadan farksızdı, ailesine anlatsa, onlar için de öyle olacaktı.

"Makarnadan siz de ister misiniz?" Melek, hızlıca tenceredeki makarnanın suyunu süzerken, sosunu da üzerine ilave etmişti. "Çok güzel oldu, görünce belki fikri değişir, ilacı içmiş sonuçta." Hızlıca tabağa alırken tepsi çıkarmış, tabağı da içine bırakmıştı. Yanına portakal suyu ile salata da bırakmış, tepsinin içini doldurmuştu. "Fatih, kahır çekmekten bizde iştah bırakmadı ki, teslim olacağım dediğinde, tüm uykumu kaçırdı." Arkadaşına tersçe bakarken susması için tehdit edercesine dişlerini sıkmıştı Fatih, gamsızlığı ile bazen ileri gidebiliyordu Özcan. "Yaşlanmazsın oğlum sen, bu kafa ile zor." İkisi de gülmüştü konuşmalarının ardından. "Melek'i sakinleştireceğim derken, bolca azap çektim, sen rahat ol kardeşim." İkisine de gözlerini deviren kadın, tepsinin içine bu defa kaşık bıraktı, tüm tehlikeleri göz önünde bulundurması gerekti. Dün olanları hatırladığında, bunu da düşünmüştü.

Elinde tepsi ile içeri girdiğinde, koltukta üzeri örtülü, uzanmış kadına baktı. Yarı baygındı, her tarafı da mosmordu, böyle giderse, kesin hasta olacaktı. İlaçları, sözde kendisi içerecekti ama nasıl olmuşsa, Fatih başarmıştı, bir de karnını doyurabilseler, hastalanma riski, epeyce azalacaktı. Genç kadın, burnuna gelen nefis koku ile tamamen aralamıştı hafif açık gözlerini, tekrardan karşısındaki kadın girmişti görüş alanına. Aynı kadın, esmer, hafif kısa siyah saçlara sahip, biçimli kalın kaşları ile kahverengi gözlerinden akan sürmesi, daha da güzelleştirmişti simasını. Kendisine oranla hafif olsa da makyajı, teninde hoş durmuştu. Tepsinin içindeki makarna dolu tabak çekmişti dikkatini, burnuna gelen koku, makarnadan olamazdı, değil mi? Yemek olarak görmez, öyle aşırı da sevmezdi aslında, herhalde açlık başına vurduğundan olsa gerekti. Kaçma girişiminde, tekrardan bulunabilmek için tok olması gerekti, bu şekilde, gücü olmazsa, girişimde bulunması da çok zordu. İlacı içmişti, karnını da doyurabilirdi aslında ama saçma olmaz mıydı?

İstanbul Saklasın BiziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin