37. Bölüm: "Kardeşimin Katili"

45 4 97
                                    

Beklettim ama sanırım beklettiğime değdi. Çok uzun ve akıcı bölümle geldim karşınıza.

Bölüm şarkımızı çok ağır bir türkü olarak seçtim. Daha çok başrollerimizin ilişkisini değil de, Hande'nin, adım adım Nurcan'la ilerlemekte olan ilişkisine yönelik şarkı.

Yavuz Bingöl'ün 'Kırmızı Gül' türküsünü, bazı sahnelerde dinlersek daha güzel olacaktır. Özellikle sahneleri, türkü beraberinde içinize çekerek okumanızı istiyorum sizden.

37. Bölüm: "Kardeşimin Katili"

Yıkılmış enkazlara dönen yüreğinde nice baharlar açtırmak istediği günlerin gölgesindeydi. Hayatı iliklerine kadar yaşamak isteyeceği yaşta solan çiçeklerini korumaya çalışıyordu. Günden güne yok oluyordu genç kadın, içindeki karanfil çiçeklerini eziyorlardı sanki. Yardım nasıl istenirdi, daha doğrusu, birilerinden hangi durumlarda yardım istenirdi. Son günlerde en çok bunu düşünerek çelişkisini yaşıyordu Hande, değişik ikilemlerin içinde kalmıştı. Nurcan Hanım'la son görüştüklerinde, okunan şarkıyı dinlerken bakmış Fatih'in gözlerine, yardım isterken eski vakitleri hatırlamıştı. Zamanında kaçtığı, elinden kurtulmak istediği adamın gözlerinde umut arıyordu şimdilerde. İnsan kaç kere doğar, kaç kere ölürdü ki. Hande, acılarını çekerken ölüyor, Fatih'in gözlerine bakarken yeniden doğuyordu. Ölüyor, sonrasında umuda tutunarak tekrardan anka misali doğuyordu.

Geçen zaman içerisinde Nurcan Hanım'la iletişimini hiç koparmadı, daha sık görüştüler. Kendisine verdiği sözü tuttu sahiden, hiç bırakmadı, uzaklaşmadı. Devamlı görüşmelerinin beraberinde, desteğini üzerinden hiç çekmedi. Sadece ona sığındığında evini aramıyordu, çünkü kendisini hiçbir tarafa zorlamıyordu. Yalnızca düşüncelerini çekinmeden ama Yeliz Hanım gibi hızlıca, sertçe değil, düzgünce izah ediyordu. "Kendine yazık etme kızım, giden gençliğin geri gelmeyecek." diyordu evliliğini bitirmesini önerirken. İçini acıların, kararsızlıkların ve ürpertilerin kemirdiği dönemden geçiyordu. Yine 'Anne' sıcaklığını aradığı günlerde, Neslihan Hanım'ın gözlerine bakarak merhamet bekledi. Sıcaklığı onun gözlerinde aradı ama göremedi. Bir karar almak istemiş, almaya cesaret edemediğinden ilk annesine anlatmıştı. "El kaldırdı bana anne, bunca zaman sonra hiç beklemediğim anda önce tokat attı." dedi durumu can acısı içinde anlatırken. "Yaptığına alışmaya çalışırken, benden devamlı özür diledikten kısa süre sonra tekrar şiddete başvurdu. Zaten kötürüm bedenimde, çürümedik yer bırakmadı." Anlatırken dolan gözlerine engel olamadı, yanlış adamı sevmenin bedelini şimdi yine kendi ödüyordu.

Başta olayı korku içinde karşılayan Neslihan Hanım, saçlarını okşayarak sarıldı kızına, kokusunu içine çekti. "Soracağım ben ona bunların hesabını." dedi kendinden uzaklaştırarak yanağını okşarken. "Benim kızım sahipsiz değil, bunu görecek, bir daha el üstünde tutacak seni." Neslihan'ın sardığı kollarından çıkan Hande, gözlerindeki hayal kırıklığıyla annesine baktı. Başlarda sarılınca, gerçekten kendisine destek olacak sanmıştı. "Sadece soracağın hesapla mı kalacak anne, söylesene, bu kaçıncı?" Tahammülü bedeninden çekileli çok olmuştu, daha çok hata yapıp da tekrardan bedel ödemek istemiyordu. "Çalışmıyor, eline harçlık veriyorum her gün, yetmezmiş gibi bir de şiddet görüyorum. Aşağılanıyorum, kilomla; hastalığımla dalga geçiyor, başlarda ilk tokat attığında sustum ama susmamın ardından çok sürmeden daha ağırıyla karşılaştım."

"Yine susacaksın, ben zaten gerekeni yapacağım, hesabını soracağım, kaldığınız yerden devam edeceksiniz! Ne var azıcık hırpalamışsa, kocan o senin; yeri gelir döver, yeri gelir sever." El kaldırmasına tepki vereceğini düşünmüştü oysa, kendisini koruyacağını sanmıştı. Başlarda sarılmasından destek almıştı ama anlamıştı ki, daha ötesini bekleyemezdi. Böyle olma sebebi, annesini dinlemeseydi zaten. "Bırak eller seni ezeceğine, o ezsin. O olmasa kime sığınacaksın, kim sana sahip çıkacak, hiç düşündün mü?" Sinirine engel olamadı, tahammülü çoktan çekilmişti. "Yeter anne!" dedi hızla oturduğu yerden doğrulurken. "Birileri bana sahip çıksın diye okuyup meslek sahibi olmadım ben! O adamı sevdiğim için evlendim, aşk muhtaçlık değildir." Yaptığı hamle karşısında güldü Neslihan, gülüşü küçümsercesine çıktı dudaklarından. "Keşke istediğin gibi olabilsen yavrum, bunu ben çok isterdim ama olmaz işte, sen öyle bir kadın olamazsın, bak durumun ortada." Sinsi kelimeleriyle yine aklına girerek psikolojik travma yaşatıyordu. Buna izin vermeyecekti, müsaade etmeyecekti. "Senin anneliğin de kalbin kadar, sen cahil değilsin, cehaletin altına sığınma, sevmeyi bilmediğin için beni mutsuzluğa mahkum ediyorsun." Cümlelerini kurarken toparlandı, kapıya ilerleyerek çantasını aldığı gibi dışarı çıktı. Tek kelime etmesine müsaade etmeden onun evinden çıkarak yola doğru ilerledi.

İstanbul Saklasın BiziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin