45. Bölüm: "Aşk Versin Kararını"

29 3 152
                                    

Elimde acılarla dolu bir bölüm var, şu sıralar bu kurguda bolca acıya tanık ediyoruz.

Size güzel sahnelerle gelmek isterdim ama nasipte şimdilik böylesi var.

Bölüm Şarkımız:
Yücel Arzen & Muazzez Ersoy
"Aşk Versin Kararını"

Mutlaka dinleyin, çok naif şarkı, sözleri öyle hoşuma gitti ki, ismini bölüm başlığına uyarladım.

Keyifli okumalar!

45. Bölüm: "Aşk Versin Kararını"

Hayatın planlarına aldırmadan planlar yapardık çoğu zaman, kaderin bizim için neler belirlediğini bilemezdik. Kader yazılmış, kalemini kırmıştı, bazı yolların geriye dönüşü yoktu.

Evinin işlerini ancak tamamlayabilmiş olan Nurcan Hanım, günün ikindiye uzanan vakitlerinde, dışarı kapıyı aralayarak bahçeye çıktı. Sabah öylece çekip giden Fatih'ten henüz haber gelmemişti. Aklındakileri başarıp başaramadığını merak ediyordu. Endişesi Hande içindi aslında, ona zarar gelecek olmasından çok korkuyordu. Başından sıyrılarak çözülen tülbentini çıkararak önce elinde düzgünce çırptı, ardından tekrar saçlarını örtecek şekilde saçları üzerine attırdı. Boynu açık kalacak şekilde, saçlarının altından geçirerek bağladı tülbentini. Bahçe kapısına uzanan merdivenleri inerken kapı önünde Fatih'in arabasının durduğunu gördü.

Biraz daha merakı çoğalırken merdivenleri indi. Arabasından inen oğluna bakarken yanında Hande'nin olmasını temenni etti ama yoktu. Aracından tek başına inerek kapıları kilitlemişti. Anlaşılan henüz kızı evden çıkaramamıştı. Bahçe kapısına hızlıca ilerleyerek gelen oğlunu kapıda karşıladı. "Yavrum." dedi endişe içinde, yüreğindeki kasvetten kendini alamadı. Hande kurtulsa, oradan çıkmayı başarsa, gerisi umrunda olmazdı. "Hayırlı haberler getir bana, alabilecek misin Hande'yi?" Şimdi tek umutlarını, Hande'nin buradan Fatih'le beraber uzaklaşmasına bağlamıştı. Kapıyı aralayarak içeriye girerken dalgın olmasına rağmen yapacakları planlıydı genç adamın. "Daha değil anne." dedi sakince. Yakın zamanda çözecekti ama şimdi alamamıştı.

"Nasıl değil, neler yapacaksın, anlatsana annem." İçinde zerre sabır kırıntısı kalmamıştı Nurcan Hanım'ın. Sadece Hande'nin mutluluğu için gitmesine müsaadesi vardı ama içi yine rahat değildi. Böylesine yüreğini umutla doldurduğu zamanda, kızından nasıl ayrı düşerdi. "Fahri Bey'le, yani Aras'ın babasıyla konuştum, bana yardım edecek." Tek cümledi anlattı olacakları. Bugün çözerek Hande'yi alması mümkündü, Fahri Bey öyle demişti. Bir şekilde Hande'nin hastaneye, 'Hasta oldu' bahanesiyle gitmesini sağlayarak evden çıkaracaktı. Oradan ötesini zaten tek başına çözerdi, mühim olan Hande'nin evden çıkmasıydı, kızı hastaneden kaçıracaktı.

"Hadi inşallah." dedi sevinç içinde. "Güveneceğiz o adama ama boşa çıkarmasın sonra güvenimizi, ya bizi yarı yolda bırakırsa..."

"Bırakamaz, kendi zaten biliyor oğlunun ne mal olduğunu, Hande için yapacağını söyledi."

"Sen gideceğiniz yeri sakın söyleme, ne olur ne olmaz."

"Söylemeyeceğim tabii, size bile demeyeceğim, bir süre kimse bilmeyecek." Şehir dışına gidecek, izini kaybettiremezse belki ilerleyen zamanlarda, yurt dışını bile tercih edebilirdi. Uzun süre kimse, en yakınları bile nerede olduklarını bilmeyecekti.

"Fatih." Uzaklardan gelen sesle ardına dönen genç adam, gördüğü kişi karşısında şaşırmadı. Endişeli adımlarla, bahçe kapısına doğru yürüyen Yeliz Hanım'la karşı karşıya geldiler. Bahçe kapısından içeri girerken bakışlarında merak vardı. "Hoş geldiniz." dedi sakince, endişeli bakışlarını normal karşıladı. Kendileri şehirin dışına çıkana kadar kimse sakin kalamazdı. "Hoş buldum canım." dedi soluk soluğa konuşurken. "Duramadım evde, içim rahat etmedi, gelip sana bakmak istedim." Evde durduğu sürece sanki duvarlar üzerine geliyordu, içi rahat değildi. Bir saat önceden Fatih, planını Yeliz Hanım'a anlatmış, Fahri Bey'den yardım isteyeceklerini telefonda söylemişti.

İstanbul Saklasın BiziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin