Güzel, sonuna hayran kalacağınız bir bölüm getirdim sizlere.
Cem Belevi'nin 'Hayat Belirtisi' şarkısını dinledik diye hatırlıyorum ama olsun, bir daha dinleyelim. Çok güzel ve uyumlu. Dinlemediysek de önceden, daha iyi dinleriz. Belki ikinci ama son defa dinleyelim. Sonrasında başka hoş parçalarla geleceğim karşınıza.
34. Bölüm: "Yeni Alınan Karar"
Yaşam, bazen o kadar ağır kayışını kaybederdi ki, insan kendi de inanamazdı nasıl avuçlarından kayıp gittiğine. Hande'nin hayatı, çok değişik bir evreden geçerken, makara misali sıyrılıp akıyordu, değişimin hızına kendi de yetişemiyordu. İyi yönde mi değişiyordu, kötü yönde mi, burasını pek bilemiyordu ama kendini iyi hissediyordu. Son olanların ardından Aras'la arasına çok ağır sınır bırakmıştı. Ne kadar özür dilese de, kabul ederek sineye çekememişti bu defa. "Seni bilinçli itmedim, aniden oldu." dese de inanmak istemedi. Yanına gelmiş, kolundan tutmuş, ağırca sarsmıştı. Buna inanamaz, hemen kabul edemezdi. Sabrının tükenmesine zaten çok kalmamıştı. Geçen zamanda mutluluğu artmış, yaşamı zamandan zamana güzelleşerek şekil almaya başlamıştı.
Ay sonu gelmiş, ilk maaşı ile Yeliz Hanım'ı yemeğe çıkarmıştı Hande, o bunu çoktan hak ediyordu. Başta çok ısrar etmişti annesi, kabul etmemekte direnmişti ama yalvarmalarına dayanamamıştı. Beraber yemeğe çıkmışlar, zaman geçirmişlerdi. Yemeğin hemen ardından alışverişler yaparak vitrinleri, mağazaları dolaşmışlardı. Kalıcı hediye almak istese de kabul ettiremedi Yeliz Hanım'a, kıyamamıştı kendisine, kabul ettirememişti. Neslihan Hanım'la görüşmeyeli uzun zaman oluyordu ama görüşesi de gelmemişti. Bir süre daha onunla karşılaşmamak, kendisine huzur verecekti. Geçen zamanda kendisine gelerek şaşkınlığa uğratan Nurcan Hanım, kendisi daha üzerinden şaşkınlığı atamadan ziyaretlerini arttırmıştı. Hiç beklemediği anlarda ziyaretine gelerek kendisine her zaman, "Senin için geldim." demesi ayrı bir tuhaf hissettirirdi. Daha alışamamıştı varlığına ama o, sanki alıştırmak için ayrı çaba gösteriyordu. Düştüğünden sonra toparlanana kadar birkaç kez gelmiş, ardından hiç görüşmemişlerdi.
Fatih, hislerinden kaçmak için çaba gösterdiği dönemde, istese de bunu başaramıyordu. Her gittiği yerde o vardı. Okulda, davetlerde, mahallesinde... İşin en ilginç tarafı, her yerden gitse hislerinden gitmiyordu. İnsan bu kadar sık gördüğü birini nasıl unutabilirdi? Yine okulda dersine yetişmesi gerektiği zamanlardan birinde, kapısı açık sınıfın önünden geçerken içeride öğretmen olmadığını anlayarak o tarafa yöneldi. Aralık kapıdan hızla içeri girerken kendisini gören öğrenciler de aynı hızla yerlerine oturmuşlardı. "Dersiniz ne?" dedi sakince. Öğrencilerden biri hızla atlayarak, "İngilizce." dediğinde duraksadı genç adam. Yine yolları ona çıkacaktı belki de, birazdan kapıdan girecekti kesin. "Hande Hanım mı giriyor sizin dersinize?" Sorduğu sorudan kendi bile rahatsız oldu. Yolları hiç ondan sapmamıştı ki. Sorusunu onaylayan öğrencilerden biri, "Derse geldi ama bize beş dakika beklememizi söyledi hocam." dediğinde kaşları çatıldı adamın. Çok sürmeden tekrardan cevap alarak durumu açıkladı. "Rahatsızlandığını belirterek lavaboya gitti ama çok zaman geçti, beş dakikadan fazla oldu gelmeyeli."
Elinde olmadan endişelenirken kendi de kızdı gereksiz endişesine. Neden kendini ilgilendirmeyen meselelerle ilgilenirdi acaba. Kız öğrencilerden birini göndererek bakmasını isteyen genç adam, öğretmen masasına oturarak sınıf defterini kontrol etti. Yoklama almaktan vazgeçti, kendi gelince alırdı. Hızla kapı açılırken giden öğrenci çabucak gelmiş, korku dolu gözlerle kendisine bakıyordu. "Hocam." dedi ürperen kız. "Hande Hoca, içeride ama kendinde değil." Dehşetle kıza doğru bakarken sözlerinin devamı geldi. "Lavaboda düşmüş, baygın." Dinledikleri ile gözü döndü. Yerinden hızla fırlarken başka hiçbir düşünce kalmamıştı. Öyle gitti ki, adeta koşar adım ilerledi. "Hande!" derken sesindeki hisler, ardında kalanlar tarafından çok rahat hissedilmişti. Kapıyı çarparcasına açarken yere hızla eğildi. Baygın bedenini kolları arasına alarak eliyle çenesini tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Saklasın Bizi
Ficción General"Hiç mi umut kalmadı çalıkuşu, ben sevdamızı kurtarsam, tekrar, bir şans daha veremez misin bana?..." "Benden kocaman bir aşk aldın Fatih, bana babamı geri ver, senden karşılığında; sadece kahramanımı kurtarmanı istiyorum, sevdamıza gelince, inan b...