31. Bölüm: "Kırmızı Elmalar"

39 5 67
                                    

Güzel bir bölüm getirdim sizlere, bakalım neler hissederek okuyacaksınız.

Başlığımıza uyumlu bir medya resmi bıraktım karşınıza. Hoş oldu, bölüm de tam istediğim gibi oldu.

Bölüm şarkımız:
Burcu Güneş - Sen Kaybı

31. Bölüm: "Kırmızı Elmalar"

İnsan insanı, çağlar atlanmıştı da, gel gör ki bir türlü anlayamamıştı. Hande, yaşamı boyunca hep kötülüklere tabi tutulmuştu. Hiç bedensel şiddet görmemişti ama daha ağırından geçmişti. Psikolojik şiddet ve baskı ile büyümüştü. Şimdi insanların kötülüğünü anlayabiliyor, çok zorlanmıyordu aldığı tavırlar karşısında. Gördüklerine normalde takılmazdı ama Nurcan Hanım'ın ettikleri hep ağrına giderdi. Nedendir bilinmez, ondan bir dirhem şefkat görse, hep bin adım atmak isterdi. Evinde kalmıştı altı ay, canına kıymak istediğinde, kollarında hayata döndürmüş kendisini, dua ettirmişti. Ondan olsa gerek, haraketleri daha çok gücüne gider ve canını acıtırdı. Yerinde durmamıştı tabii ki, Hande de dahil, çok kişinin şaşırmasına neden olmuştu. Son atağı, hiçbirinin beklemediği kadar perişan edici oldu.

Çok sık toplanırlardı, yemek davetlerinde iki aile de görüşmeleri sıkı bağlarla artırmışlardı. Yine toplandıkları zamanda atağa geçen Nurcan Hanım, yılan misali sokarcasına vuruşunu yapmıştı. Yine kendilerine gelmişlerdi, tam kalkacakları vakit, paltosunu üzerine giyerken kendisine soğukça baktı. "Yeni işinden memnun musun?" dediğinde, aklı başında olmasına rağmen başlarda ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştı Hande. Sadece başını salladı. "Alıştım." dedi sakince. Sözleri zoraki geveledi. Sinsice güldü karşısındaki kadın. "Tabii, alışırsın." derken yan tarafta duran Seher Hanım ve Aras'ı görüş alanına alarak konuştu. "Ne tesadüfse, Fatih'in olduğu okula denk düşmüş." Sözlerini eğlenir gülüşle sürdürdü. 'Tesadüf' Kelimesinin üzerine bastırırken karşısındaki Yeliz'e kin içinde baktı. Kimsenin, ondan başka kimsenin günahı yoktu, bedelini de onun ödemesi gerekirdi.

"Çık anne, hemen dışarı çık, beni arabada bekleyin!" Çok sert seslendi Fatih, kadın dışarı çıkarken ailesinin diğer fertlerini de gönderdi. Şimdi babası Mustafa Bey ile beraber kalmışlardı içeride. Çıkmadan önce karşısındaki Aras'a hak ettiğini verecekti. Yüzü öfkeden kızarmış, göz altları morarmıştı. Son hamlesini gerçekleştirerek giden annesinin ardından, yanındaki kadına zarar verebilirdin. "Az önce çok detaylı dinledin ama ben seni bir kere daha ikaz ediyorum, ne benim haberim oldu, ne de karının. Hepsi Yeliz Hanım'ın planı, eğer bunu bilerek, sana söylediğim halde o kadına zarar verecek olursan bu evi senin başına yıkarım!"

O gece her iki aile için de çok zor geçti. Hande için hesap verme vakti gelmişti ama bunu yaparken yalnız olacaktı. Çünkü Aras, olanların şokundan çıktığında kadına dönerek, "Hande için birini tuttum." demişti sakince. Kasırga öncesi sakinlik olduğu kesindi. "Siz isterseniz daha fazla yerinizi yadırgamayın, planlar yaptığınız köşkünüze çekilirseniz sevinirim." Ses çıkarmadı Yeliz Hanım, hatasını anlamıştı. Zaten kısa zaman önce ettiğine pişman olmuştu ama geri dönüş bulamamışlardı. Sessizce birkaç parça eşyasını toplayarak kapı önüne geldiğinde annesinin yanına ilerleyen Hande, kapı pervazında sıkıca sarıldı ona. "Yarın dışarı çıkabilirsem hemen uğrayacağım sana, bir şey yok anneciğim, sen sakın endişe etme." Sözleri usulca fısıldadı kulağına, sadece sarılmasına karşılık vererek çekildi kadın. Tuttuğu ilk taksi ile evine giden kadının ardından dolmaması için tuttuğu gözlerle bakakaldı.

"Anladım kovdun, kovmakta da haklısın." Karşısına dikilerek kollarını iki yanına koyan Hande, hesap soran gözlerle baktı adama. "Ama kovmanın da bir adabı olur, koskoca kadının gecenin bir yarısı, tanımadığı taksici ile gönderdin, gitmesine göz yumdun. Sabahı bekleseydin, Alper abim gelir alırdı." Sakin kalamazdı, suçlu da olsa eğemezdi başını. Az önce çekip giden kadından, yıllarca baş kaldırmayı öğrenmişti, Neslihan Annesi gibi olmayacaktı...

İstanbul Saklasın BiziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin