Merhabalar!
Tuhaf bir bölümle çıktım karşınıza. Başları çok dikkat çekici olmasa da, son sahnesi beni benden aldı. Şarkımızın isminden aldığım bölüm başlığı oldu.
Medyamız şarkımızla beraber karşınızda.
Bölüm Şarkımız:
Yola Düş / Hırpaladın Sol YanımıKeyifli okumalar!
9. Bölüm: "Hırpaladın Sol Yanımı"
Fatih, içindeki siniri atamasa da, öncesine göre daha sakinleşmişti. Önündeki ince belli çay bardağını, kalın dudaklarından geçirirken sert nefesler alıp vermiş, kendini kontrol etmek için çabalamıştı. "Canından olacaktı Özcan, gözünü o kadar karartmış ki, ölüme gitti..." derken karşısındaki arkadaşına, gözleri önüne o an gelmişti... İstemeden, gözünü korkutmak için çabaladığı vakitte, çok ileri gitmiş miydi acaba? O an, ince düşünecek zaman değildi, zaten devamlı ince düşünen biri de olmamıştı. "O kadın beni delirtecek, ya katil olacağım; ya delireceğim, en hafif ihtimalle de, gidip teslim olacağım, tahammülüm kalmadı!..." Kelimelerini devam ettirdiğinde, gözleri uzaklara dalmış, ürkekliğini saklamakta olan kehribar gözler, istemsizce gelmişti gözleri önüne. "Ölümden döndü, akıllanamadı; daha bir de telefona saldırdı, sadece ben değil, evdekiler de afalladı, önce beni sakinleştirmek istediler ama onlar da korktu..." Ailesi, kendisini sakinleştirmek isterken sinirlenme imkanı bulamamışlardı Fatih'e göre, aksi taktirde, tahammül edilecek gibi değildi. Yanlarına gelen Melek de, elindeki çaydanlığı, masanın üzerine bırakmıştı. Fatih, sinirinden evde duramamış, direkt Özcan'a gelmiş, hem de arkadaşları ile dertleşmek istemişti.
"Yapma Fatih, sen kızın halini hiç mi görmedin, biraz onun açısından bak, tamam; sana da çok zor, kimsenin kaldıramayacağı kadar ağır bir işe kalkıştın ama hep kendi açından düşünme." Melek, ince; detaylı, çok taraflı düşünen bir kadındı, anlamaya çalışıyordu, Fatih; ne kadar azap çekse de, Hande kadar zorlanamazdı, en çok ona zordu... "Melek haklı kardeşim, hiç kusuruma bakma; ulan tamam, sinirlendin, haklısın da, öfkelenmekte hakkın var ama kilere kapatmak nedir, aklını mı kaçırdın oğlum sen?..." Sonlara doğru, istemeden sesini arttırmıştı genç adam, kendini engelleyememişti. "O kız hasta, ne kadar ileri gidebilir, kilere kapatacağına; odasına kilitleseydin, orada aç susuz, soğukta hasta olunca, daha mı rahat edeceksin?"
"İleri gitmesinden şüphe ettiğin kız, benim arabamın direksiyonuna geçmiş, o hali ile arabaya binmiş, çalıştırmış, sokağın sonuna kadar da sürmüş, kaldırıma çarpmasa, anayola çıkacaktı."
"Tamam, olabilir; kaçmak istemesi çok normal, durumu sağlıklı olsa, koşardı zaten, bu tekniği kullandı; telefona saldırması da normal, 'Anne' olarak sığındığı kadın, öz annesinden çok mu düzgün, kızını, istemediği adamla evlendirmemek için sana sattı?!..." Özcan, olup bitenlere katlanamıyordu artık, o kadın, hiçbir kadının hak etmediği hayatın imtihanlarını çekiyordu. "Hop, orada dur bakalım Özcan Bey, ne dediğini bil!..." Melek, sinirle girdiğinde araya, bir taraftan da kalkmış, çayları tekrardan doldurmaya başlamıştı... "Haklı kadın, ben de anne olacağım, bu hissi bilirim; anneler, evlatları üzülmesin diye hatada bulunurlar, farkında değil misiniz?..." Duraksadı, doldurduğu çaylardan sonra, demlikleri; düzgünce bıraktı, tabaklara biraz daha tatlı ve tuzlulardan ilave etti. "Kızın durumu, ruhsal olarak da sakat, psikolojisi hiç sağlam değil, akıllı insan; istemediği bir evliliğe, -gerçekten istemediğinden de eminiz üstelik- neden kalkışsın? Çok eksik kalmış, hep eksikliğini hatırlatmışlar, o kadar sevgisiz kalmış ki, Yeliz Hanım, ne kadar uğraşsa da, bu sevgisizliği silememiş üzerinden..." Genç kadının konuşmaları, etrafta kısa bir durgunluğa sebep olurken Fatih, istemsizce o anı hatırlamıştı. Dışarıdan geldiklerinde, hızla, ansızın telefona saldırması, korktuğunda ürkmesi ama bu ürkekliğini saklaması, değişik bakışları... Sonra ansızın aklına geldi, gözlerini bir kere olsun, gözyaşı için kırpmamıştı, insan; kaçırıldığı, esir tutulduğu evde, korkularına, can acılarına rağmen, hiç mi ağlamazdı?...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Saklasın Bizi
Fiksi Umum"Hiç mi umut kalmadı çalıkuşu, ben sevdamızı kurtarsam, tekrar, bir şans daha veremez misin bana?..." "Benden kocaman bir aşk aldın Fatih, bana babamı geri ver, senden karşılığında; sadece kahramanımı kurtarmanı istiyorum, sevdamıza gelince, inan b...