39. Bölüm: "İçimde İnsan Kırıkları"

40 3 115
                                    

Merhabalar, size bol keyifli bölüm getirdim. Açığa çıkmasını istediğiniz ne varsa, beraber göreceğiz.

Bölüm Şarkımız:
Kolpa - Gurur Benim Neyime

Keyifli okumalar!

39. Bölüm: "İçimde İnsan Kırıkları"

Karmaşa içinde olanları izleyerek kadının ardından bakakaldı herkes, kimse çözemedi neler olduğunu, anlam veremediler. Genç adamın aklında tek soru vardı, nerede ne hata ettiğiydi bu soru, neyi yanlış yaptığıydı. Anlamsızlıklarla dolu zihnini yatıştırmaya çalışırken hemen köşeye ilerleyerek arkadaşlarıyla kardeşine belirsiz bakış attı. "Ben onu üzmemek için büyük çaba sarf ediyorum, merak etmeme rağmen, incitirim korkusuyla hastalığıyla ilgili soru bile sormadım. Öğrenmek, yaralarını tanımak istedim ama çevresindekileri bile soramadım, olur da duyarsa, canı acısın istemedim. Ben zarar vermem, üzmek de istemem; ne yaptım, neyi yanlış yaptım, bilmiyorum." İçinde belirsizlikleri cümleye değdirdi, kadının üzüntüsü, adamı da tuhaf hale getirmişti. Olanları ne kadar uğraşsa bile anlamlandıramayan Fatih, kalktığı yere otururken durgunca kahvaltılarına devam ettiler. Arkadaşları, daha çok makaraya aldılar olayı ama aslında onlar da merak ediyorlardı. Kimse suçlamadığı gibi kendisini, Hande'nin hassasiyetinden söz ederek, alındığı mevzunun mühim olmadığını anlatmıştılar. Aradan epeyce zaman geçerken herkesi durgunluk almıştı.

"N'aptın lan kıza." dedi eğlenircesine konuşan Turgut, konuşurken sesli güldü. "Sen odunun tekisin, yine yemişsindir bir halt, boşuna küsmemiştir, niye küstürdün?"

"Turgut, sen acaba son zamanlarda yanındaki Özcan salağıyla fazla mı takılıyorsun, geri zekalıya bağlamaya başladın?" Konuşurken kendine engel olamadı Fatih, zaten aklı karmakarışıktı. Ne yaptığını düşünürken delirmesine ramak kalmıştı. Eğer gerçekten Hande haklıysa ve onu üzmüşse, kendini asla affetmezdi. "Ayıp oluyor ama ben kocaman adamım, yakında baba olacağım, çocuğum doğacak, biraz ağır olalım. Turgut'a sinirlenip acısını benden çıkarma. Ayrıca adam haklı, sen kıza hep kaba davrandın zamanında, şimdi de mutlaka canını acıtacak bir halt yemişsindir."

"Benim için o zamanlar sıradan bir insandı, şimdi öyle değil."

"Ben gerçekten artık delireceğim." dedi araya giren Melek. Hamilelikte sekizinci ayına girerken karnı epeyce belirginleşmişti ama giyimi ve düzgün fiziğiyle bunu belli etmemeye çalışıyordu. "Sıradan insan olması, köpek gibi bağlamanı gerektirmiyordu, geçmişini örtbas etmeye çalışma. Siz el birliğiyle bana erken doğum yaptıracaksınız." Bakışları Melek'le buluşan Seda, ağırca başını salladı. "Sonuna kadar haklısın abla." dedi iç geçirerek. Köşede, masanın üzerinde duran telefonunu alan genç adam, sinirli baktı karşısındakilere. "Hande, geçmişi sineye çekmeyi başardı, yaptığı hatalar, bana güvenmesine sebep oldu. Siz kabullenmek istemeyebilirsiniz ama bana kırgınlığının geçmişle asla alakası olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca, ben bu meseleyi çözeceğim, Yeliz Hanım'dan öğrenirim, arayıp konuşacağım." Özcan, arkadaşından dinledikleri karşısında, hızla müdahale etmesi gerektiğini düşündü. "Dur, şimdi değil. Bekle biraz, Hande onun yanındaysa, ortalık daha çok karışır." Başını hızla iki tarafa salladı genç adam, öğrenmekten başka imkanı olamazdı, böyle bekleyemezdi. "Olursa olxun, umrumda değil. Baktım öğrenemiyorum, gider o kapıda yatarım, hatamın ne olduğunu öğrenirim! Benim güvenini kazanmam hiç kolay olmadı, kaybetmeye de niyetim yok!"

Daha kendisi arayamadan, telefon elindeyken çalmaya başladı, göz devirirken ekrana baktığı sırada, ekrandaki isimle kaşlarını çattı. "Yeliz Hanım." dedi karşısındaki arkadaşlarına ekrandaki ismi okurken. "Açsana hemen." Turgut, herkesten daha çok heyecanlandı. Elindeki telefonun ekranında ikonu kaydıran genç adam, hızla kulağına koyarken oturduğu sandalyeden kalktı. "Ben tam sizi arayacaktım." İçindeki merakı aydınlatacağı için çok mutluydu. Her ne ise mesele, hemen öğrenecek ve gönlünü almak için çabalayacaktı. "Sen ne hakla benim kızımı üzebiliyorsun, ben sana böyle bir yetki vermedim!" Ekranın ucundan yükselen sese anlam veremezken sinirlenmesine ramak kalmıştı. Öğrenmeye çalıştıkça sürekli bilmediği meseleden ötürü yargılanıyordu. "Zamanında canı acımasın diye sana müsaade ettiklerimden ötürü, sen fazla yüz bulmuşsun anlaşılan. Sadece Hande değil, ben de sana güvendim Fatih, yaa sen nasıl yaparsın böyle bir şeyi! Görüp de böyle anlayacağını tahmin etmen gerekirdi, Hande'nin hassasiyetini biliyorsun, tam sana güvenmişken şimdi nasıl toparlayacağız?! Kendin dağıttın, kendin toparlayacaksın, ben hiç karışmayacağım!"

İstanbul Saklasın BiziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin