Olaylara geldik, bu bölümden sonra akış tamamen değişecek!
'Hande kurtulsun' düşüncesinde olanlar, size müjde, beklediğinizden çok farklı akıma geçeceğiz.
Bölüm Şarkısı
Eylem Aktaş - Beni UnutmaKeyifli okumalar...
25. Bölüm: "Beyaz Gelincik"
Günün erken vakitlerinde gözlerini araladığında, alışkanlıktan olduğunu düşündü, işe gitmediği zamanlarda bile çok geç zamana dek uyumazdı, erken kalkma alışkanlığı vardı. Çalışmak, kendisini oluşundan bu zamana, düzenli tutardı. Yatağından doğrulan genç adam, hızlıca odasının penceresini araladığında, temiz havanın içeri girmesine izin vermişti. Bir önceki akşam olanları hatırladığında, Hande'nin ne kadar ağır darbeler aldığını tekrar düşündü Fatih. İyileştirmek için ne gerekirse o şekilde çabalayacaktı. Kaldığı odadan çıkarken olanları, kısa süreliğine kendine unutturmak istemiş, hızlıca dış kapıyı aralayarak evin bahçesine çıkmıştı. Temiz havanın kokusunu içine çekti. Şafak vaktinin temiz havasını, bir kez de evinin bahçesinde içine çekmiş, bahçenin içinde dolanırken, ufak çeşmenin musluğunu çevirmiş, akarsunun üzerine eğilmişti. Yıkadığında ellerini ve çehresini, oldukça rahatlamıştı. Yağmurdan sonraki toprak kokusunu anımsadı.
Evinin içine doğru ilerlediğinde, soluğu mutfakta almış, mutfak dolabını araladığında, ağrı kesici hap almıştı. Çok sinirlenince hep başına ağrı girerdi, buzdolabını da aralarken, soğuk su şişesini çıkarmıştı. Soğuk su ile hap içtiğini annesi görse, her zaman ki gibi çok sinirlenirdi ama Fatih alışkındı, özellikle de soğuğa ve kimsenin alışkın olmadıklarına... Yaşamının bir kısmı sokaklarda, bir kısmı ise eğitiminde geçmişti. Kolay şartlar altında gelmemişti bugünlere, o nedenle, her zorluğa da alışkındı. Mutfaktan çıkarken kiler tarafına ilerledi. Yürüdü sakince. Kahve bitmişti ve oradan alsa daha doğru olacaktı. Genelde kuru ürünleri orada saklardılar. Elini, kapının kulbuna dokundurdu, başlarda kilitli olduğunu düşündü ama sıkışmıştı, zaten hep bir sorun olurdu bu kapıda, geçen de babasına para bırakmıştı, buranın kapısını değiştirtmesini istemişti ama her haltı, kendisinden bekledikleri için sonuç alamamışlardı. Sertçe bastırdığında elini, hızla açmış, geri ittirmişti kapısını...
"Hande!" Gördüğü manzara karşısında kaskatı kesilirken çok tuhaf hissetmişti. Kapı, kilitli kalmış ve sabaha kadar burada mı beklemişti? İsmini söylediği an, hafifçe gözlerini aralamış olan kız, şaşkınca etrafına bakınmıştı. Başı, dizlerinin üzerine düşmüş, korkudan kıskıvrak hali vardı. "Ne işin var senin burada?" Olduğu noktada, tersçe bakarken kadına, hızla ilerlemişti ona doğru. "Gel, tutun bana." Sesi soğuk da olsa, mesafeli ve biraz da gergin ama öncekilere göre daha sakin çıkmıştı. Yaklaştığında tamamen, kolundan tuttu, kaldırmak istedi. "Uzat sağlam kolunu bana, tutun benden, kaldıracağım seni." Halinin olmadığını bildiği için kendisi kaldıracaktı, bunu anlamıştı kadın ama çekinse bile, çaresizdi, sabaha kadar burada, soğukta kalmış bedeni ile adım atamazdı.
"Gel, alıp kaldıracağım seni!" Çevik bir haraketle kucağına aldığında, hızla karanlık odanın dışına çıkarmış, kapı önüne getirdiğinde, aşağı indirmişti. "Kilitli mi kaldın?" demişti dikkatle gözlerine bakarken. "Gök gürlediği için girdim, karanlıkta beklemek istedim, sonra çıkmaya çalıştım ama çıkamadım." dedi. Yaşananlardan sonra böylesi açıklamalarda bulunmasına, epeyce uzun konuşmasına kendi de şaşırdı. Omuzlarından tutarken sabit durmasını istemişti. "Anne!" dedi sertçe, içeri giren kadına bakarken. "Daha geçen gün babama para bıraktım, kilerin kapısını değiştirmenizi dedim, neden çözmediniz?" Annesinin bakışlarında endişe, tedirginlik görmüştü. "Ne oldu ki oğlum?" derken biraz ürkmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Saklasın Bizi
General Fiction"Hiç mi umut kalmadı çalıkuşu, ben sevdamızı kurtarsam, tekrar, bir şans daha veremez misin bana?..." "Benden kocaman bir aşk aldın Fatih, bana babamı geri ver, senden karşılığında; sadece kahramanımı kurtarmanı istiyorum, sevdamıza gelince, inan b...