Yeni bölümü getirdim sizlere. Karşınıza gelirken şunu belirtmek isterim ki, her şey usulca değişiyor ve o nedenle yazmak epeyce keyif vermekte bana.
Bölüm şarkısı şimdi de Funda Arar'dan gelsin. 'Yediverenim' şarkısı ile geçtim karşınıza. Hadi bakalım, başlayalım...
35. Bölüm: "Farkına Varılarak Tekrarlanan Şiddet İzlenimleri"
Yaşam, amaçlarla şekillenirdi biraz da elbette. Karar aldıkça hedefler belirler, yolumuzu daha net görürüz. Öyle hale gelmişti ki genç adamın yaşanı, bundan sonrası olmayacaktı kendisi için, olmaması gerektiğini anımsadı. Güne erken başladı, tarzı değildi aslında böylesi erken kalkmak. Dün olanların ardından daha uyku tutmamıştı. Yatağının üzerini kapatarak hızlıca hazırlandı, üzerini değiştirdi. Kimseyi kaldırmadan ortalığı toparladı, birkaç lokma atıştırdı, ardından hızlıca evden çıktı. En son annesinin anlattıkları vardı aklında, "İşe yürüyerek gidiyor." demişti durumun çok kötü olduğunu izah etmek istercesine. Hızlıca arabasına atlarken önce gitmekten daima nefret ettiği evin önüne sürdü hızlıca. Geldiğinde arabadan indi, çok kuytu köşeye çektiği aracının kaputuna yaslandı. Bir sigara yakarak kadının evden çıkmasını bekledi. Okul müdürü İbrahim Bey'den, mutlaka ders programını alacaktı, yolunu bulacaktı. Hande'nin ders programını ele geçirirse, onu kontrol etmesi, Fatih için daha kolay olacaktı.
İş için evden çıktığını gördüğünde, memnun ifadeler oluştu yüzünde. Sigarasını son kez içine çekti, ardından söndürerek çöpe attı. Ağırca arabasına binerken kendisi için sıkıcı sürecin başladığını düşündü. Yürümekte zorlanan birini, kendisi gibi hız tutkunu adamın takip etmesi çok zordu. Başa gelen çekilirdi, mecbur çekecekti. Bunu düşünürken belli belirsiz tebessüm etti. Kendini belli etmeden, dikkatli şekilde yürüdüğü yollardan, ardı sıra takip ederken diğer taraftan da Yeliz Hanım'la iletişime geçti. "Hande'nin neden Yasemin'in kabrine gittiğini öğrenerek bana bilgi vermeniz gerek." Şeklinde mesaj atarak telefonunu kenara bıraktı. Birçok neden vardı aslında aklında ama şu an tahmin yürütmek istemedi. Net şekilde emin olmadan harakete geçemezdi. Pratik kişiliğe sahipti Allah'tan, aksi taktirde böyle birini kontrol etmek çok zorlaşabilirdi. Okulun önüne sağlam şekilde geldiğinde, kendi de arabasını park ederek rahat şekilde indi. Arabasından inerek ağırca yürüyen kadının hızlı şekilde önünden geçti. Öğretmenler odasına doğru ilerlerken telefonuna gelen mesajı kontrol etti. "Bugün öğrendiğimde yarın senin tamirhanene geleceğim." Yazmıştı Yeliz Hanım, bunu çözeceğini umarak işine odaklandı.
Hande, okuldan çıktığında soluğu Yeliz Anne'sinin evinde aldı. Daha önceden haber vermiş olan annesi, 'Yemek için bendesin.' demişti. Hastalandığından, kocasının kendisini ittirdiğinden hiç söz etmemişti ona. Üzülmesini istememişti hem, aynı zamanda adını koyamadığı olayı ona açmak istemedi. Sahi, şiddet denebilir miydi bu olana? Daha bilmiyordu, isim verecek halde değildi. Yemek olarak kahvaltılık hazırlatmıştı kendisine, onun kahvaltılarını bir başka severdi. Soğuk, mini sandviçlerini, taze sıkılmış portakal suyunu, masanın üzerinde tüm malzemelerin her çeşidinin oluşu sahiden çok güzeldi. İştahla önündekileri atıştırırken annesiyle zaman geçirerek ona son olanları anlatmıştı. Sabah vakti Nurcan Hanım'ın kendisine gelişini, sıcak davranışlarını anlattı. Yemekler hazırlayışını, anne sıcaklığı ile yaklaşımını anlattı. Sıcak tebessümle dinledi kendisini, ellerini avuçları arasına aldı. "Çok sevindim canım, benim olamadığım zamanlarda sana sahip çıkacaktır inşallah." derken içi rahattı kadının. Yaptığı hamleler, doğru yerde ve zamandaydı ki, sahiden işe yaramıştı.
Uzun süre Hande'nin üzerine gitmedi Yeliz Hanım. Oysa söz vermişti Fatih'e, öğrenerek iletecekti ama kendisinin konuşmasını istedi. Zaman geçirirlerken önceden burada kaldığı odasına çıkan Hande, annesiyle burada durmuş, etrafı incelemişti. "İstersen odandaki balkona kahve getirteyim, burada oturalım." dediğinde hızla boynuna atladı annesinin. O, dünyadaki en güzel mucizelerindendi, daha ötesi olamazdı. "Dur kız, boğacaksın beni, dur bekle de, şu balkonun bir tozunu alayım hızlıca." Gülerek geri çekilen kadın, mutfağa doğru ilerlerken Hande de balkonun kapı pervazında durarak kısa süre annesini izledi. Ortalığı toparlayarak küçük sehpaları hazırlıyordu. "Anne." dedi hızla balkona düzen vermekle meşgul olan kadına. "Sen hiç aşık oldun mu?" Bakışları dehşetle değişen kadın, hızla kızına doğru döndü. Şüphe içinde bakmaktan alamadı kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Saklasın Bizi
Ficción General"Hiç mi umut kalmadı çalıkuşu, ben sevdamızı kurtarsam, tekrar, bir şans daha veremez misin bana?..." "Benden kocaman bir aşk aldın Fatih, bana babamı geri ver, senden karşılığında; sadece kahramanımı kurtarmanı istiyorum, sevdamıza gelince, inan b...