Size harikalarla dolu bir bölüm getirdim. İçerisinde çok tuhaf değişimlerle karşılaşacaksınız.
Bölüm Şarkısı:
Aşkın Nur Yengi - Yalancı Bahar (Medyada mevcuttur)Keyifli okumalar!
32. Bölüm: "Sevginin İçinde Benliğini Bulmak"
Zamana inat doğru bildiklerine daha sıkı sarıldı. Hande için sevmek en hoş merhemdi. Yaraların ilacının sevmek sevenlerine tutunmak olduğunu düşündü. Doğru olanları kendine ışık olarak gördü. Yol bulmak için doğrulara sarıldı, merhameti ve vicdanı seçti. Her seansta ısrarla, "Yüreğinin sesinden sakın vazgeçme." demiş olan Mehmet Bey'i, zamanla daha iyi anlıyordu. Yaptıklarının suçunu, arkadaşı İhsan'a atan Aras'a hiç kanmadı Hande. Defalarca kez özür dilemesine hiç aldırmadı ama bunaldığından ötürü, "Tamam." dedi sadece, kısaca başından savmak istedi. "O adi İhsan istemedi seni, hanımı Fatma ne zaman senle karşılaşsa, sana benzemeye çalışıyormuş, bundan rahatsız oldu sadece." dediğinde afallamadan etmedi. Çok uğraşırdı Fatma için, onda hep bir ışık görür ve ortama çıkarmak için uğraşırdı. Demek bundan rahatsız olacak kadar basit ve cahildi. İhsan'dan hoşlanmamakta bir kez daha haklı olduğunu düşündü Hande. Zaten son zamanlarda en çok kendine ve kendince öğrendiği doğrularına daha çok hak verdi. Soğumaları başlamıştı ailesinden, vazgeçemediği hislerde günden güne boğulduğunu düşündü.
Kendisi açısından asıl ailesi olan insanlara daha sıkı sarıldı. Okul çıkışı hep Efsun'la buluşan Hande, arkadaşı ile çok eğlenceli vakit geçirirlerdi. Aras'ın, Yeliz Hanım'ı kovarcasına göndermesinin hıncını Neslihan Hanım'dan çıkarmıştı. Yakışmazdı elbette kendisine, kovmamıştı ama kovmaktan beter etmişti. "O hastalıklı kadına verdiğin değerin bir parçasını bana veremediğin için zerre anlaşamadık." demiş olan Neslihan Hanım, inadına Hande'nin bam teline basmıştı. "Doğru konuş annem hakkında, sen beni hastane köşelerine attığında bana o baktı, hastalıklı dediğin kadının bedeni hasta ama zihniyetin mikrop kapmış. İğrençsin, mide bulandırıcısın. Onun bir parçası bile etmezsin sen." Sözleri çok ağır gelmişti anlaşılan, sessizce, vedalaşma gereksiniminde bile bulunmadan toparlanarak kocasının evinden gitmişti. Kırıcı konuştuğuna ne kadar üzülse de, bunu çoktan hak ettiğini düşündü.
Zaman ilerlerken bir de kocasının belalı arkadaşı İhsan'la uğraşmak zorunda kalmıştı. Başlarda anlamamıştı amacını ama sonra korkunç gerçekle karşılaşmıştı. Bildiğin kendisine askıntı olmaktaydı, üstelik evli bir adamdı ve onun arkadaşının karısı olması da, durumu daha korkunç hale getirmişti. O gün kolejden çıkıştı Dilek Hanım'ın evine doğru giden Hande'nin aklında, başından son geçenleri Efsun'a anlatmak vardı. Evin kapısının önüne ulaşmak üzere olduğu vakitlerde, ardından gelen sese başta anlam veremedi. Gür, kalın ve boğuk sesin ardından, "Hande Hanım!" diye seslendiğini anladığında, istemeden ardına döndü. Son zamanlarda kimse ile uğraşacak halinin olmamasına rağmen kendini çok dirençli hissetti. Yara aldıkça kabuk bağlarken düzelen tarafları ile daha sıkı tutunurdu. Kendisine doğru koşar adım gelen İhsan'ın burada ne işi olduğunu düşündü, soracaktı mutlaka.
"Nasılsınız, bir hal hatır sormak istedim." Karşısında şebek misali sırıtan adamın karşısında sakin kalmak için çabaladı Hande. Üşümüştü, amacı bir an önce içeri girmekti. Sonbahara uzanan mevsimde, üzerinde ince mevsimlik montu vardı. Koyu kahverengi montun üzerinde, bej rengi desenler vardı. Hafif uzun saçlarını aşağıdan at kuyruğu haline getirmiş, kulağında halka küpeleri vardı. "Ben gayet iyiyim de, sizi sormalı İhsan Bey, acaba hangi rüzgar attı sizi buralara." Sinirlenmemek elde değildi, sakin kalmak için çabaladı, isterse başarabilirdi. "Benim oğlan sizin okulda okumakta, gelmişken size de hal hatır sormak istedim." Yüzünü istemeden buruşturdu, nereden denk gelmişti sanki. Kendisinin dersine girmediği kesindi, aksi taktirde hemen tanırdı. "Yaa ben geçen olanlar için özür dilemek istedim, tamamen benim eşekliğim, böyle güzel, alımlı bir hanımın kalbini kırmak istemezdim." Sözlerine daha çok sinirlenirken sabrını kontrol altına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Saklasın Bizi
Narrativa generale"Hiç mi umut kalmadı çalıkuşu, ben sevdamızı kurtarsam, tekrar, bir şans daha veremez misin bana?..." "Benden kocaman bir aşk aldın Fatih, bana babamı geri ver, senden karşılığında; sadece kahramanımı kurtarmanı istiyorum, sevdamıza gelince, inan b...