Patron derin derin nefes almaya başladı, bu durumu beni korkutmaya başlamıştı. Acaba söyleyeceği şey neydi neden bu kadar zorlanıyordu. Patron gözlerini devirdi "Ta ki benim hatuna göz koyana kadar." dedi. Ben olayı henüz idrak edememiştim, meraklı bir şekilde "Sizin hatun?" dedim. Patron, "Baban hapise gireli çok oluyor ve aynı yaşlardayız, birçok kişi girdi hayatıma ama yıllar geçti babanın şerefsizliğini unutamadım. Güvendiğim tek insan oydu şimdi kimseye güvenemiyorum." diye sitem etti. Kafamın içinde gezen sorulara biri daha eklenmişti, korkuyla "Bu kadının adı neydi?" dedim. Patron sahte bir tebessümle "Adı önemli mi genç adam?" dedi. Kızgınlıkla "Bu kadının adı neydi?" diye sorumu tekrarladım, sesim biraz gür çıkmıştı. Brad ensemden tuttu, kulağıma "Canını seviyorsan saygılı ol!" diye fısıldadı. Patron ani bir hareketle koltuğuna doğru yöneldi. Kapı çaldı ve içeri adamlardan teki girdi, ceketini iliklemişti ve yere bakıyordu. Patrona doğru "Diğer çocuk rahat durmuyor, napalım?" dedi. Patron donuk bir sesle "Temizleyin." dedi. Bağırarak "Hayır bunu yapamazsınız!" dedim. Brad ensemi sıkarak, "Efendim, diğer çocuğu tanıyorum, daha önce bize çalışmıştı." dedi. Patron gülümsedi "Başın sağ olsun o halde." dedi. Patrona doğru "Lütfen ne isterseniz yaparım, yeter ki ona dokunmayın." dedim. Patron bastonunu yere vurarak "Brad, yeni kuryelere ihtiyacımız var mı?" dedi. Brad pis bir gülümsemeyle "Aslında iki kişiye ihtiyacımız var." dedi.
O sırada içeri Kaan'ı getirdiler. Kaan'ın bilekleri morarmıştı ve saçı dağınıktı. Sessiz bir şekilde "Yalvarma boşuna." dedi. Kısık bir sesle "Yeni kuryeleri biziz." dedim. Kaan, Patrona dönerek "Kuryeliğini yapmayacağımızı ve beni öldüremeyeceğini ikimizde biliyoruz. Babama bu olaydan bahsetmemi istemiyorsan bizi bırakırsın ve çeneni kapatırsın." dedi. Şaşkınlıkla Kaan'ı izliyordum. Patron yine eliyle işaret vermişti, sızlanarak "Yine mi!" dedim. Brad, Kaan'ın karnına yumruğunu geçirmişti, Kaan yere boylu boyunca uzanmıştı. Hemen eğildim elimi başının altına koydum, sessizce "Lütfen sus.." dedim. Patron'a dönerek "Anlaşma yapalım o zaman." diye teklif sundum. Patron "Ne anlaşması?" dedi. Gür bir sesle "Kaan'ı bırak ben kuryeliğini yapayım, onun bir suçu yok, onu buraya ben sürükledim." dedim. Kaan'ın itirazı gecikmedi "Hayır, ikimizide bırakacak.." dedi.
Patron sinirli bir şekilde "Susturun şunu." dedi. Kaan "Sırrıma sadık kalmamam için zorluyorsun beni." diye bağırdı. Büyük bir sessizlik oluşmuştu gözlerimiz Kaan ile Patron arasında gidip geliyordu. Patron "O zaman bu gece bir kereliğe mahsus kuryelik yapacaksınız, sonra ikinizde özgürsünüz." dedi. Ben heyecanlı bir şekilde "Tamam." derken Kaan "Hayır." demişti. Patron bana döndü "O zaman saat 22:00'da burda olun." dedi. Kaan'ı kaldırmıştım, beraber Kaan'ın evine doğru gidiyorduk. Kaan sinirli bir şekilde "Neden bana bırakmadın!" dedi. Yüksek bir sesle "Sana bıraksaydım şu an ölmüştük." dedim. Kaan "Belki de tam tersine şu an rahat bir şekilde eve gidiyor olabilirdik." diye sitem etti. Olduğum yerde durdum, Kaan'a bakarak "Senin hayatını tehlikeye atan benim, şimdi temizlemesi de bana düşer." dedim ve gözlerimi yere sabitleyerek "Sana bir şey olacak diye çok korktum. O geri zekalı adam seni öldürmelerini istedi, öleceksin diye..." dedim, devamını getiremiyordum. Boğazımda bir şey düğümlenip kalmıştı, konuşmama engel oluyordu. Gözlerimden yaşların döküldüğünü hissediyordum. Kaan gözyaşlarımı silerek "Özür dilerim bağırdığım için, sana bir şey yapıyorlar diye korktum. İpi parçalamaya çalıştım, başaramayınca bağırmaya başladım." dedi. Bileklerini tuttum, morarmıştı gözlerinin içine bakarak "Sana bir şey olmasın." dedim ve bileğinden öptüm. Kaan bana sarıldı, kulağıma "Seni gerçekten çok seviyorum." diye fısıldadı. Sessizce "Bende seni seviyorum.." dedim.
Eve geldiğimde yine dağınık bir görüntüyle karşılaştım. Gülerek "Sanırım dejavu yaşıyorum." dedim. Kaan kahkaha atarak "Ben duşa giriyorum." dedi. Tebessüm ederek "Biraz hızlı ol, benimde girmem gerek." dedim. Kaan saçlarımı okşadı, ellerini boynumda gezdirerek "Aslında benim banyom iki kişilik biliyor musun?" dedi. Gülerek "Bu bir teklif mi?" dedim. Kaan ciddiyetini bozmadan "Hayır öneri." dedi ve "Zamandan kazanacağız, daha çok düşünme vaktimiz olcak ve beraber olacağız." diye ekledi. Boynunu okşayarak "O zaman ben bir annemi arayım. Sen de bu sürede bana tişört, kot falan bir şeyler bul." dedim. Kaan dizlerini kırarak "Hay hay efendim." dedi. Gülerek "Salaksın." dedim.
Annem telefonunu anında açtı, telaşlı bir şekilde "Nerdesin sen?" dedi. Sakin bir şekilde "Kaan'la geziyorduk, telefonlarımızın şarjı bitmiş. Şu an Kaan'dayım merak etme bugün burda kalacağım." dedim. Annem "Dikkat et kendine, kötü kötü rüyalar gördüm ve çok merak ettim." dedi. Yüzümdeki hafif gülümsemeyle "Meraklanma annecim ben çok iyiyim." dedim. Annem "Telefonun açık kalsın." dedi. Gülümseyerek "Tamam anne, görüşürüz." dedim ve telefonu kapadım. Kaan arkamdan sarılmıştı, ani bir şekilde döndüm ve ittim, sert bir şekilde "Ne yaptığını sanıyorsun?" dedim. Kaan şaşkın bir şekilde "Hiç, sadece sarılmak istemiştim." dedi. Sert bir şekilde kendime doğru çektim, kendime hakim olamamıştım, gülümseyerek "Seni kandırmak bu kadar kolay olmamalıydı." dedim. Kaan derin bir of çekti, yüzümden tutarak dudağımı öptü ve hafifçe ısırdı. Gülerek "Bu cezayı hak ettin." dedi. Sıcak bir tebessümle "Daha çok ödül gibiydi." dedim. Kaan sıcak bir tebessümle "Neden bu kadar her şeyimsin, aptal." dedi. Gözlerimi devirerek "Üzüm üzüme baka baka kararır." dedim. Kaan elimden tuttu, "Ben sana banyoda göstercem üzümü." dedi.
Birbirimizi soymaya başlamıştık, bir yandan da vücutlarımızı izliyorduk. Kaan'a doğru bir adım attım, boynunu hafifçe ısırıyordum. Kaan'ın nefes alış verişi hızlanmıştı, dilimle kulak memesini okşamaya başlamıştım. Hafifçe ısırık darbeleri bırakıyordum, Kaan birden elini bacak arama attı, penisimi baksırımın üzerinden okşamaya başlamıştı. Aynı hamleyi bu sefer ben ona yapmıştım, baksırının ucu ıslanmıştı, sessizce "Birileri mutluluktan ağlamaya başlamış." dedim. Kaan inleyerek "Daha fazla ağlatma istersen." dedi. Boynundan meme uçlarına inmiştim, hafifçe ısırıyordum, ısırdıkça Kaan inliyordu. Göbeğinden aşağı doğru inmeye başladım, baksırını çıkardım, penisini elimle kavradım. Kaan boynumdan tutarak beni kendine doğru çekti. Kulağıma "Duşta devam edelim." dedi. İkimizde çırılçıplak duşa girmiştik, suyun altında deliler gibi öpüşüyorduk. Kaan boynumu ısırarak emiyordu, boğazımdan aşağı doğru indi memelerimi ısırmaya başladı. Sonra bana sarıldı kısık ve seksi bir sesle "Seni seviyorum." dedi.
Buraya kadar her şey normaldi bu cümleyi duyduktan sonra içimdeki tüm istek yok olmuş ve kendimi suyun altında özgürce bırakmıştım. Kaan meraklı bir şekilde "Bir şey mi oldu?" diye sordu. Sessizce hayır der gibi başımı salladım, bu anı hiçbir şeyin bozmasını istemiyordum. Kaan sinirli bir şekilde duşakabini açtı ve dışarı çıktı bana doğru bağırarak "Ayaz dimi?" dedi. Kendimi yere doğru bırakmıştım suyun altında oturmuş Kaan'nı izliyordum. Kaan sinirli bir şekilde aynaya vurdu, hırsını alamamış olacak ki rafdaki tüm eşyaları devirdi. Karşımda çırılçıplak şekilde sinir krizi geçiriyordu. Sinirle banyonun kapısını açtı ve içeri doğru yürüdü. Hızlı bir şekilde kalktım ve peşinden gittim. Kanepede oturuyordu, yavaşça yanına oturdum, elini tuttum, sinirli bir şekilde elini çekti. Saçlarını okşayarak "Seni çok seviyorum. Sadece korktum biraz, bugün o geri zekalı adamın söyledikleri ve bizim birbirimizi anlamaya başladığımız dönem.. Tekrar yalnız kalkmaktan ve geç kalmaktan korktum." dedim ve sessizce devam ettim. "Sen benim ilk aşkımsın biliyor musun? Sen bilmeden dahi ben seni seviyordum. Bana mesaj attığın gün, hani mesajında "gardaş" demiştin. O gün sana çok kızmıştım. Sonra sen Ayaz ile ilgileniyordun, içimde Ayaz'a karşı bir kin vardı. İlk başlarda seni kıskandırmak için onla çıkmaya çalıştım çocukca bir düşünce ve utanç verici. Sen benim karnıma yumruk attığında, sırama TOP yazdığında..." bunları söylerken biraz sesimi yükselttim ve yavaşça bacağına vurdum. Sonra devam etmeye başladım "farkında olmadan beni çok kırdın, parçaladın hatta paramparça ettin. O yüzden şu an seni çok iyi anlıyorum bende farkında olmadan az önce seni kırdım.. Özür dilerim.." dedim. Bunları söyledikten sonra Kaan boynuma sarıldı ıslak ıslak sarılmıştık birbirimize, Kaan sessizce "Asıl ben özür dilerim.." dedi ve devam etti "Seninle yaşlanmak istiyorum, ilk defa sevildiğimi bu kadar net hissedebiliyorum." dedi. Gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Elimle sildim hüzünlü bir şekilde "Lütfen ağlama!" dedim. Kaan ağlayarak "Ya sana bir şey olursa bugün, ben kaldıramam bunu, izin ver tek başıma gideyim." dedi. Boynuna sarıldım "İkimiz beraber gideceğiz, ya sana bir şey olursa o zaman ben naparım?" dedim. Kaan göz yaşlarını silerek "Nolur sen benden önce ölme, ben dayanamam." dedi. Artık dayanamıyordum boynuna sımsıkı sarıldım ve ağlamaya başladım. "Kaan bir daha böyle şeyler duymak istemiyorum, yaşadığımız sürece ikimizde çok mutlu olacağız.." dedim. Sonra gözlerine bakarak "Söz veriyorum.." diye ekledim. Bunları derken ellerimiz birbirine iyice kenetlenmişti..
NOT: Medyadaki Kaan.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gay mi, zönk!
Teen FictionAğlamak çözüm değil ama ağlamadan da yapamıyor insanoğlu.. Dışlamadan, reddetmekten, yoksaymaktan... Kısacası nefret etmeden de yapamıyor.. Farklılığı sevemiyor, farklı olana saygı duyamıyor.. Olaylara tepkisi diğer erkeklerden farklıydı. Erkeklere...