-Bölüm 33-

1.4K 62 9
                                    

Sabahın erken saatlerinde telefonuma gelen mesajın sesiyle uyanmıştım. Kaan uyanıktı, ona "Annem olabilir bakar mısın?" dedim. Tekrar başımı yastığa koydum, sessizce "Ne diyormuş?" diye seslendim. Cevap gelmemişti biraz daha yüksek sesle "Kimmiş?" dedim. Başımı kaldırıp Kaan'a bakıyordum, Kaan elinde telefon, gözleri dalgın öylece duruyordu. Hemen elinden telefonu aldım. Mesajda sadece "Ediz" yazıyordu. Numara kayıtlı değildi ama ikimiz de numaranın kime ait olduğunu biliyorduk. Sinirle numarayı aradım. Telefon açılır açılmaz "Bana mesaj atma demiştim dimi Ayaz!" dedim. Ayaz yorgun bir sesle "İyi değilim." dedi. Sinirim hala geçmemişti "Beni ilgilendiriyor mu?" diye kızdım. Ayaz "Ben seni çok özledim ve şu an evinin önündeyim dışarı çıkar mısın?" dedi. Odadan dışarı çıkarak, sessiz bir şekilde "Ben evde değilim ve seni hiç özlemedim." diyerek telefonu kapattım.

Kaan gözleri dolmuş bir şekilde "Bunun olacağını biliyorduk değil mi?" dedi. Yüzümdeki endişeyi bir kenara bırakıp gülümsedim ve Kaan'ın ellerini öperek "Sen hep benim yanımda ol gerisi umrumda değil." dedim. Kaan sarıldı "Ayaz'la konuşmanı istemiyorum." dedi. Onu sakinleştirmek istercesine "Tamam maymuşum sen yeter ki iste." dedim. Selin içerden bana sesleniyordu "Ediz, Ayaz beni aramış.". Hemen yanına gittim, sert bir şekilde "Telefonlarına cevap vermiyorsun." dedim. Kapı çalmıştı, Kaan, Selin ve Maya hepsi dikkatlice bana bakıyordu.. Kendimi bu bakışların altında kararsız ve kötü hissetmeye başlamıştım. Kapı tekrar çalmıştı, yavaşça kapıya yöneldim ve açtım. İki çift yeşil göz bana bakıyordu.. Göz altları şişmiş, saçı dağınık, zorla gülümsemeye çalışıyordu. Sessizce "Girebilir miyim?" dedi. Buna hazır olmadığımı anlamıştım, onu bu şekilde görmek, hatta onu görmek beni kötü hissettirmişti. Bir anda kendime geldim ve "Hayır." diyerek kapıyı kapatmaya çalıştım. Ayaz elleriyle kapıyı tutarak "Söylemek istediklerimi eminim duymak isteyeceksin." dedi. Kaan kapıya doğru koşar adımlarla gelmeye başladı. Selin, Maya herkes dikkatlice bize bakıyordu.

Kaan sinirli bir şekilde "Seni istemediğini daha kaç kez söylecek" dedi. Ayaz hafif bir tebessümle "Benim sana söylediğim kadar." dedi ve birden içeri girdi. Kaan bu cevaba oldukça bozulmuştu, sinirli bir şekilde "Bu evden siktir olup gitmeni istyorum!" dedi. Ayaz derin bir nefes aldı ve "Maya'da burdaymış." dedi. Sonra gizlimiz saklımız yok nasıl olsa diye devam etti "Ediz ben birçok şey için pişman oldum. Mesela kaçmak yerine burda kalmalıydım, biliyorum beni hala seviyorsun.." dedi. Kaan bana bakıyordu, sanki hayır demem için bekliyordu. Kendimden emin bir şekilde "Ayaz sen hayal dünyanda yaşamaya devam et." dedim ve Kaan'ın ellerini sıkıca tuttum. Ayaz gülümsedi, "O ellere o kadar sahip çıkmamalısın, Kaan'a güvenmek çok aptalca olur. Biliyorsun o aldatmayı sever, aslında senin de ondan aşağı kalır yanın yok." dedi. Ayaz'ın söylediği her kelime canımı acıtıyordu. Hızlıca yanına gittim ve kolundan tuttum. "Gitme vaktin geldi." dedim. Ayaz diğer eliyle saçımı okşamaya başladı ve "Tıpkı eskisi gibi.." diye mırıldanıyordu. Ben senin ilk sevgilinim." dedi ve elleriyle dudaklarını göstererek "Bu dudaklara bak seni ilk defa bu dudaklar öptü" dedi ve elleriyle gözlerini işaret ederek "bu gözlere bak sana ilk defa bu gözler aşkla baktı.." dedi ve derin bir nefes alarak devam etmeye başladı "Aklıma eski günler geliyor, kafamda canlanıyor her şey.. Yaşadığımız şeyleri unutacak kadar hain olamazsın. Seninle ilk ben seviştim, seni ilk ben sevdim... Peki Kaan naptı? Sana bir pislikmişsin gibi davranmadı mı? Sınıfın ortasında rezil edip, karnına yumruk geçirmedi mi?" Bunları söylerken gözleri gözlerimin içinde kayboluyordu. Kaan sinirle "Sus!" diye bağırdı. Ayaz sessizce devam etmeye başladı "Ediz, kalbini dinle.."

Kalbimi dinliyordum. Ama hiç olmadığı kadar sessizdi, hiç olmadığı kadar da hızlı atıyordu.. Kalbim sahibini arıyordu, Kaan'a baktıkça mutlu oluyordum. Ayaz'a baktıkça nefretle doluyordum. Kızgındım ona, hiç olmadığım kadar kızgın.. Sessizce "Üzgünüm.." dedim ve Kaan'ın ellerini tuttum.

Ayaz sinirli bir şekilde Kaan'ın üzerine yürüdü. Boynunu sıkıyordu, "Hayatımı mahvediyorsun, senden nefret ediyorum." diye ağlıyordu. Ayaz'ı bu şekilde çaresiz ve güçsüz görmek beni mahvediyordu. Onun arkasından ağlamıştım o ise gitmeyi tercih etmişti, şimdi ise o benim arkamdan ağlıyordu. Fakat unuttuğu bir şey vardı "Çok geç kalmıştı."

Kendime geldiğimde ise Maya ile Selin, Ayaz ile Kaan'ı ayırmaya çalışıyordu. Ayaz'ın ve Kaan'ın kolundan tuttum ve sinirli bir şekilde "Yeter!" diye bağırdım. Ayaz öylece durmuş bana bakıyordu, Kaan ise gözlerini nefretle Ayaz'a odaklamıştı. "Ben her şeyden sıkıldım anlıyor musunuz? Beni yoruyorsunuz." dedim.
Ayaz kısık sesle "Özledim, en azından bir kez olsun baş başa konuşalım." dedi.
Kaan ise elini yumruk yaparak "Sen ne söylediğinin farkında mısın! Def ol!" diye haykırdı.
Ayaz'a karşı "Senden nefret ediyorum, anlamalısın." dedim.
Ayaz, gözleriyle Kaan'ı göstererek "Bu pislikten de nefret ediyordun. Ama şimdi sevgilisin." dedi.

Kaan Ayaz'ın boğazına yapışarak "Senin yüzünden, her şey senin yüzünden. Şu an bizi huzursuz etmen, benim Ediz'e saldırmam tek sorumlusu sensin." dedi ve Ayaz'ı apar topar dışarı attı. Onu o şekilde görmek ciddi anlamda beni yaralamıştı ne olursa olsun bir şeyler yaşamıştık, birbirimize düşman olmayı istemezdim. Selin sessizce "Ben Ayaz'a bakıyım. Maya size emanet." dedi ve çıktı. Gitmesinden emin olmak için, pencereden dışarıyı izliyordum. Ayaz karşı kaldırıma oturmuş bekliyordu... Hemen perdeyi çekip kanepeye oturdum.

Kaan yanıma geldi. "Biliyorum sırası değil ama Aids değiliz." dedi. "Sen uyurken onunla konuştum, temiz çıkmış. Hakkında söylenenler kuru gürültüden başka bir şey değilmiş. Doğal olarak ben de temizim, doğal olarak sen de. Zaten aksi çıkmış olsaydı buna dayanabilir miydim bilmiyorum." dedi hiç tepki vermemiştim, sessizce "Ben kahvaltı hazırlıyım." dedi ve kalktı. Hızlıca kalktım yerimden, dışarı doğru ilerliyordum. Selin ve Ayaz karşıda oturmuş konuşuyorlardı. Ayaz'ın kolundan tutup konuşmak istiyorsan beni takip et dedim. Selin'e bakarak "Yukarı çık ve hemen geleceğimi söyle." dedim. Ayaz'la sahil yoluna doğru hızlıca ilerliyorduk. Bir şey söylemiyorduk birbirimize, sanki konuşmak için ikimiz de sahile gitmeyi bekliyorduk. Nihayet gelmiştik, kayalıklara oturup biraz daha sessiz kaldıktan sonra dayanamayıp "Senin derdin ne?" diye sordum. Ayaz elindeki taşı denize fırlattı ve sonra bana doğru gülümseyerek "Sen" dedi. Bu cevap beni biraz daha sessiz tutmayı başarmıştı. Onunla konuşmak imkansız gibi geliyordu. Bir şekilde susturmayı ve düşünmeye itmeyi sağlıyordu. Tekrar Ayaz'a döndüm, "Doğru senin derdin benim, beni mutlu görmeye dayanamıyorsun." dedim. Ayaz kahkaha atmaya başladı. "Neden gülüyorsun!" diye atarlandım. Hala sinir bozucu şekilde kahkahasını sürdürüyordu. Sonra bana döndü kahkası yavaş yavaş gülümsemeye sonra da ciddiyete dönüşmüştü. Eliyle saçımı düzelterek "Seni benden başka biriyle mutlu görmeye dayanamıyorum." dedi. Yine yenilmiştim, nerden geliyordu bunlar aklına. Sinirli bir şekilde elini ittim ve "Ben seninleyken daha çok mutsuzdum." diye sitem ettim. Ayaz elini çeneme getirmişti. Gözlerimin içine bakarak "Değildin." dedi. İnatla "Mutsuzdum." diye direniyordum, o ise "Değildin." demekten vazgeçmiyordu. Bana doğru yaklaşmaya başlamıştı, gözleri dudaklarıma odaklanmış, parmakları da hala çenemdeydi. Birden dudaklarımda ıslaklık hissettim, beni öpmeye çalışıyordu. Ona karşılık vermiyordum lakin onu kendimden uzakta tutamıyordum. Tüm gücümle ittirdim onu, hızla ağzımı sildim. Yüzüne bakarak "Sen pisliğin tekisin!" dedim ve oradan uzaklaşmaya başladım. Ayaz arkamdan "Ediz" diye bağırıyordu. Duymamazlıktan gelmiştim. Diğerinden daha gür bir sesle tekrar "Ediz" diye bağırmıştı. Hafifçe kafamı çevirdim, Ayaz bağırarak "Seni seviyorum." dedi. Hemen önümü döndüm ve koşar adımlarla eve doğru yürümeye başladım.

NOT: Medyada ki Ayaz.

Gay mi, zönk!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin