Odama kapanmış müzik dinliyordum, bazı sözlerde gözlerim doluyor sonrasında ise damlalar taşıyor, yanaklarımdan süzülüp yastığıma dökülüyordu..
Daha ilk okul çağlarındayken dışlanmaya başlamıştım. Futbol oynamayı bilmiyorum, ama arkadaşlarımla oynamayı çok isterdim. Her seferinde dalga geçerlerdi "Topa ihtiyacımız olursa çağırırız seni." diye. Her seferinde okulun arka bahçesine gider hıçkıra hıçkıra ağlardım. Kızlar benimle dalga geçmiyordu, o yüzden onları kendime daha yakın daha samimi bulmuştum. Onlarla evcilik oynardım, ip atlardım hatta çember çevirirdim. Çember çevirmede birinciydim hiç durmadan saatlerce çevirebiliyordum. Fakat erkek arkadaşlarım bundan da rahatsız oluyorlardı, "İbne Ediz, Yuvarlak Ediz, Top Ediz!" kızlarla oynamayı da kesmiştim, çünkü ağrıma gidiyordu herkesin içinde küçük düşürülmek.. O an umursamıyormuş gibi görünüyor, "Sizsiniz ibne!" diye cevap veriyordum, lakin yalnız kaldığımda hıçkırıklara boğuluyordum...
Birgün arkadaşlarla "En iyi kahvaltıyı ben hazırlarım." diye tartışmaya başlamış, birbirimizi dövecek kıvama gelmiştik. Sonra bir anda arkadaşım "En iyi kahvaltıyı Ediz hazırlar tabi ki!" dedi. Kimse sebebini sormamıştı, ben de dahil. Hatta ilk defa insan yerine koyuldum diye sevinmiştim. Sonrasında gülerek "Çünkü kızlar daha iyi kahvaltı hazırlar!" dedi. Herkes kahkaha atmaya başlamıştı. Gözlerim dolmuştu ama ağlayarak kendimi daha da küçük düşürmek istemiyordum. Doğruca eve koşmaya başladım, daha eve gelmeden yolun yarısında yenilmiş, ağlamaya başlamıştım. Eve geldiğimde ise odama kapanıp ağlamama devam etmiştim hem de saatlerce...
Belki bundandır yalnızlığı sevişim yalnız kalışım, içimdeki ses, yani minnak balinamı aslında ben değil, arkadaşlarım ve homofobik insanlar yarattı. En güzel çağlarım oyun oynamak yerine dışlanmakla, gülmek yerine ağlamakla geçmişti. Ben eşcinsel doğarak insanların gözünde hayata 1-0 yenik başlamıştım. Etrafımdaki herkes eğlenmek için beni bekliyordu, hatta akrabalarım bile benle dalga geçmeye başlamıştı...
Küçükken beni yaralayan olaylardan biri de annemin tavrıydı.. Gülmeme, duruşuma, konuşmama, ses tonuma her şeye kızardı.. "Ediz biraz erkek ol, düzgün konuş, hareketlerine dikkat et, kızlarla arkadaşlık ede ede onlara benzedin..".. İçime kapanmıştım, akrabalarımın ve annemin yanında ne konuşuyor ne gülüyordum, ölü gibiydim..
Okulda derse katılmak için parmak kaldırırdım ve hoca hep beni seçerdi. Sevinerek konuyu anlatır veya problemi çözerdim. Kendimi derslere vermiştim, ama arkadaşlarım ben konuşmaya başladığımda gülüyorlardı. Okulda bildiğim soruları dahi yapamıyordum, utanıyordum, korkuyordum! Sözlüden sıfır almıştım bir kere, bildiğim halde anlatmadım, "Çalışmadım hocam." dedim. Özgüvenim yok olmuştu , insanlar beni soyutlaştırıyor, yok etmeye çalışıyordu, işin acı tarafı ise bunu başarıyorlardı.
Büyüdükçe ben çevremi soyutlamaya başladım, hayaller kuruyor onlara dilediğimce gülüyordum, insanları hayallerimde daha iyi bireyler yapıyordum, çoğunu anca öyle sevebildim. Çevrem olmadan, kimse olmadan daha mutluydum. Yalnızlık bana huzur veriyordu, annemi dahi görmemek için odamdan pek çıkmıyordum. Sonrasında annem bana alışmıştı, ergenlikten olsa gerek sesim kalınlaştı ve annem övünerek "Ediz sesin artık tam bir erkek sesi." derdi. Sanki bedenim kadınmış gibi... Birbirimizi tanımıyorduk annemle, o bana geçmişte yakın davranmamıştı, sahiplenmemişti. Hatta benden utandığını biliyordum. Sonrasında beni daha çok sahiplenmeye başladı. Tanıdıkça sevdik birbirimizi, anneme göre "Babam olmadığı için rol model olarak annemi örnek almışım, o yüzden biraz feminenmişim."..
İnsanlar hep kendi eğlencesini düşünür, hatta kendi eğlencesi uğruna çoğu insanı hayatından ederler. Belki o insanlardan biri olabilirdim, kuşkusuz bunu defalarca düşünmüştüm.. İnsanlar empati yapabilseydi şu an dünyada tüm insanlar mutlu bir şekilde yaşıyor olabilirdi.. Dünya renklerle güzel, ben gökkuşağını temsil ediyorum. Bensiz yağmur sevilir miydi? Renksiz gri dünyada yaşanılabilinir miydi?
Dünyada sadece beyaz ve heteroseksüel insanlar olsaydı, başka dinler, ırklar, hayvanlar, ağaçlar, çiçekler olmasaydı sizce yaşanılabilir olur muydu? Olmazsa, neden bu kavga, neden bu üstünlük yarışı!
Bu olaylar yüzünden defalarca intihar girişimim olmuştu. Nerde kalabalık varsa ben azınlığı tercih etmiştim. Özgüvenimi kaybetmiş, korkağın teki olmuştum.
Darp edilmiştim çoğu kez, insanlar rahat bırakmıyordu. Okulda dayak yemiştim bir gruptan, "Adam ol azıcık yoksa önündekini kes!" diye. Korkmuştum, okula gidesim gelmiyordu, küçüktüm kendimi savunamıyordum.
Karneler dağıtıldığı gün çok fena yağmur yağıyordu, her yer çamur olmuştu. Karnemi almış eve gidiyordum, sınıf arkadaşım bana çelme takıp çamura düşürmüştü. "Hem ibnesin hem takdir alıyorsun, ne yani bizde mi ibne olalım." demişti..
Artık korkak ve özgüvensiz değildim, bu olayları aşmıştım, bu dönemde yüzlerce kitap bitirmiş, yüzlerce film izlemiştim. O kitaplardan ve filmlerden çok şeyler öğrendim ve bunları uygulamaya başladım. İnsanlar ve onların yaptıkları umrumda değildi. Bu dünyaya bir kez gelmiştim, bir daha gelmek gibi bir şansım yoktu. O yüzden daha önce yaptığım hataları tekrarlamamaya, insanları umursamamaya başladım. Böyle daha mutluydum, mesela kulaklığımı takıyordum hep, çevremdeki insanları daha az duyayım diye. Kendimi kasmıyordum, içimden nasıl geliyorsa öyle davranıyordum. İnsanlar artık bana alışmıştı, zaten başka seçenekleri yoktu. Kısacası, "Ben yeterince çevreme uydum, azıcıkta onlar bana uysun." deyip kendimi onların beni iteklediği zindandan çıkarmıştım...
Yaptığım hatalarım beni geçmişime götürüyordu, ders almayı çok iyi biliyordum. O yüzden beni üzen her şeyden uzak durmam gerekiyordu. Ve benim için şu andan itibaren homofobik insanlar ve onların aptal sözleri yoktu..
NOT: "Lütfen tamir edin şu dünyayı!"
Mehtap Zengin anısına, evet o öldü, hemde kendine normal diyen heteroseksüel bireyler yüzünden. Ve hala 'normallikleri' sürüyor, ölen kişinin iyi veya kötü olması umrunda değil kimsenin.. Onlara göre, zaten ibneydi, dünya bir pislikten kurtuldu.
Bu intiharın son olması dileğiyle..Merak eden arkadaşlar Mehtap'ın ölmeden önce paylaşmış olduğu intihar konuşmasını youtube'den bulabilirler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gay mi, zönk!
Novela JuvenilAğlamak çözüm değil ama ağlamadan da yapamıyor insanoğlu.. Dışlamadan, reddetmekten, yoksaymaktan... Kısacası nefret etmeden de yapamıyor.. Farklılığı sevemiyor, farklı olana saygı duyamıyor.. Olaylara tepkisi diğer erkeklerden farklıydı. Erkeklere...