-17. BÖLÜM-

2.5K 115 7
                                    

Duyuru: Son bölümlere başlık koymadığımı fark etmişsinizdir. Bundan sonra koymayacağım, ayrıca başlarda mizah yazmayı düşünüyordum. Sonra bir baktım olaylar tamamen kopmuş, gitmiş. Ne Ediz'i durdurabiliyorum, Ne Ayaz'ı.. Onları bende sizinle birlikte tanıyorum. Son bölümlerde hikayenin oturduğunu düşünüyorum. Aslında Ediz karakterinin depresif bir karakter olduğunu biliyoruz, duygusal değişimleri çok sık yaşıyor. Neyse daha fazla sıkmadan hikayeye geçeyim. İyi okumalar canlarım :*

Ayaz: "Eskiden sevgilimdin şimdi hiçbir şeyimsin."

Kaan: "Beni hala seviyorsun, kıskandırmak için Ediz'i kullandın ve başardın.." dedi.

O an yıkılmıştım işte, sanki azrail gelmiş yavaş yavaş canımı alıyordu. Boğazıma bir şey düğümlenmiş, gözlerimden yaş yerine kan akacakmış gibiydi. Hayatımda en değer verdiğim insan benden gerçekleri saklamıştı. Kaan'la çıkmıştı, ve Kaan şu an benim evimdeydi. Kafamdaki soruların cevabı meğersem Kaan'da değil Ayaz'daymış. O an her şeyden herkesten nefret ettim. Bu durumu öğrenmeme sebep olan Selin'den, odamda Ayaz'la tartışan Kaan'dan ve benle oyun oynayan Ayaz'dan.. O an nefretimi kusmamak için kendime hakim oldum, sessizce içeri geçtim. Koltuğa oturdum, ağlamamak için dişlerimi sıkıyordum. Selin bana bir şeyler anlatıyordu ama hiçbirini duymuyordum. Aklım yeterince dolu ve onu dinleyemeyecek kadar meşguldü. Ayaz ile Kaan gelmişti, Kaan, "Ben artık kalkayım geç oldu, her şey için teşekkürler." dedi. Selin onu yolcu etmişti, ben hala kör, sağır ve dilsizdim. Resmen üç maymunu oynuyordum. Kısık ve halsiz bir sesle "Ben duşa gircem." dedim. Ayaz, gözlerime bakarak "Bir şeyin yok değil mi?" dedi. Ona baktıkça o konuşmayı hatırlıyordum. Yalan söylemişti bana, gerçekleri saklamıştı. Ve Kaan'ı kıskandırmak için beni kullanmıştı..  Ve kelimelerim yine saçma sapan bir cümlenin arkasına saklanmıştı "İyiyim ben."..

Duşa girmiştim nihayet, suyu açmıştım. Suyun sesi ağlama sesimi bastırır diye düşünmüştüm. Ayakta duracak dermanım yoktu, oturdum. Ağlamaya başlamıştım, hem düşünüyor hem de hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Herkesten, her şeyden nefret ediyordum. En çokta yaşadığımız o güzel anlar için üzülüyordum. Hepsinin sahte olması beni daha da kötü yapıyordu. Aklıma Ayaz'ın gözleri ve o gülüşü geliyordu her seferinde, lanet olsun onu hala çok seviyordum..

Saat kaç olmuştu bilmiyorum, hala ağlıyordum. Ayaz ile Selin kapıya vuruyordu, "Ediz iyi misin?". Daha fazla telaşlandırmak istemedim, suyu kapadım ve bitkin bir sesle "İyiyim, giyinip çıkıyorum." dedim. Giyinmiştim ve direk odama geçtim. Selin ile Ayaz peşimden gelmişti, Ayaz endişeli bir sesle "Kaan yine bir şey yapmadı değil mi?" dedi. Selin, meraklı bir şekilde "Nasıl yani?" dedi. Ben ise bitkin bir sesle "Hayır bir şey yapmadı, sadece yorgunum uyumam gerek." dedim. Ve odadan kovdum ikisinide..

Arı ile Ayıyı atmıştım yataktan sinirli bir şekilde, ve yatağa uzanmıştım. Beni bir süreliğine terk etmiş olan iç sesim Minnak Balinam tekrar işine dönmüştü. Ben yine yalnızdım, ve ne zaman yalnız olsam o hep benim yanımda olurdu. Ayaz'a neden bu kadar çabuk bağlanmıştım, neden tamamen güvenmiştim ki, kahretsin. İç sesim ise en çok buna karşı çıkıyordu, Ayaz'ı da dinlemem gerektiğini söylüyordu. Sahi dinlemeli miydim, kulaklarımla duymuştum her şeyi, gereği var mıydı...

Kapı açıldı Ayaz odaya girdi, uyumuş numarası yapıyordum. Çekip gitmesini istiyordum, ama her zamanki gibi yine tersini yapmıştı, yanıma oturmuştu. Saçlarımdan öpmüştü ve "Seni çok seviyorum, seni üzen şey her neyse onu bulcam ve gereğini yapıcam." dedi. Uyuduğumu düşünüyordu sanırım. Bana bunu yapanı bilmek istiyorsan git aynaya bak dememek için kendimi zor tutuyordum...

Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu, Ayaz yerde Arı ile uyuyordu. Onu öyle görünce dayanamadım. Hafif dokunarak "Ayaz, hadi uyan, yatağa yat." dedim. Ayaz uyanmış, yatağa geçmişti. Ve bana bakarak "Hadi sende gel çok özledim." dedi. İçimdeki ses git diyordu, ama beynim buna izin vermiyordu. Gözlerimin içine bakarak masum bir sesle "Hadi." dedi. Yenilmiştim, gözlerine ve iç sesime yenilmiştim. Uzandım yanına, saçlarımı okşadı ve soluk bir sesle "Ne oldu anlat lütfen?" dedi. Ben kısık bir sesle "Bir şey olmadı." diyebildim. Alnımdan öptü, gözlerime dikkatlice bakarak. "Seni çok seviyorum." dedi. Korkuyordum, ona yenilmekten korkuyordum. Ya Kaan'ın dedikleri doğruysa, zaten Ayaz o an söylenen hiçbir şeyi inkar etmemişti, gerçekten beni kullanmış mıydı? Bir anda ağlamaya başladım, daha fazla dayanamamıştım..

Ayaz'da benimle birlikte ağlıyordu, ona ne oluyordu anlamıyordum. "Nolur beni sevmekten vazgeçme. Sana ne yaptım bilmiyorum ama benden soğuduğunun farkındayım, seni çok seviyorum. Sensiz yaşayamam, eksik kalırım. Ne olur bir şans daha ver, hatamı düzeltmeme izin ver" dedi. Ağlamayı bırakıp, onu teselli etmeye başladım, gözyaşlarına dayanamamıştım. "Şşş, kimsenin bir yere gittiği yok, sadece Kaan'ı görünce kötü oldum. Bana yaptığı o şeyler aklıma geldi." diyebildim. En kötü günümde bile birilerini teselli ediyordum, tanrının beni reddedmişliğinin en büyük kanıtı değil miydi bu? Hayatım hep başkalarını güldürmekle, mutlu etmeye çalışmakla geçmişti, peki ya şu anda yanımda hangisi vardı? Kim güldürüyordu beni... Apaçık yalan söylüyordum, ama şu an kendime söz vermiştim.. Bu oyunu bozacaktım.. Bu gidişata son verecektim..

NOT: MEDYADAKİ EDİZ.

Gay mi, zönk!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin