İçimdeki Deprem

3.1K 123 37
                                    

Kaan: "Senden nefret ediyorum!" diye mesaj atmıştı gecenin bir yarısı. Eminim ki alkol almıştı, benden nefret etmesindeki sebebi hala çözmüş değildim. Kendimi iğrenç hissediyordum, sanki dışlanmış gibiydim. İlk başlarda böyle değildi, ya ben yanlış tanımıştım ya da hiç tanımamıştım. Bana zarar vermesindeki sebebi anlayamıyordum. Birden kulağımda o gün söylediği sözler çınladı, "Bu dudakları mı öptü, bu gözlere mi baktı. Hepsini parçalayasım var şu an!". Neden bunları söylemişti bana? Beni mi kıskanmıştı acaba, benim ilk başlarda ona karşı bir şeyler hissetiğimi anlamış mıydı? O da bana karşı boş değil miydi, öyle olmuş olsaydı yumruk atmazdı sanırım. Başka açıklama bulamıyordum, kafayı yemek üzereydim. Kaan'ı karşıma alıp konuşmak istiyordum, benden nefret etme sebebini bilmeye hakkım vardı. Hem artık o beni sevdiğini söylese bile umrumda olmazdı Ayaz'a aşıktım ben, ilk ve son aşkım olması için elimden geleni yapacaktım. Beni olgunlaştırmıştı Ayaz, onu bırakamazdım, onun beni bırakmasına ise dayanamazdım. Bebekler gibi uyuyordu, saçlarını okşuyordum, kokusu o kadar güzeldi ki; dünyanın hiçbir parfümü bu kokuyla yarışacak kadar iyi değildi..

Sarıldım, elinin içini yani avucunu öptüm ve kokusunu çeke çeke uyumaya çalışıyordum..

                           ***
Kaan'ın gözünden;

Ediz'e mesaj atmıştım yine, onların mutlu olması beni mutsuz ediyordu. Her şeyi anlatmak istiyordum. Peki ya o zaman nolacaktı, Ediz'e iyilik yapmış olmayacak mıydım. Daha büyük zararlar vermeliydim ona, fiziksel olmayacaktı bu zararlar.. Çünkü bir müddet sonra bedeni iyileşecekti, ben ruhunda, kalbinde yaralar bırakmak istiyordum. Ömrü boyunca çeksin o acıyı, asla unutmasın, unutamasın!
Ayaz'ın bana vurduğu o an aklımdan çıkmıyordu. Ben onun göz yaşına dünyaları yıkardım.. Bana vurduğu an ölmüştüm ben, hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçmişti. O an anladım ki benim hayatım Ayaz'dan ibaretmiş, o film şeridinde Ayaz'sız bir sahne yoktu. Şimdi Ayaz olmadığına göre bir hayatım yoktu, ölmüştüm ben.. Peki bu beden kime aitti, bu bedendeki ruh kimindi? Beni yok eden ve tanıyamadığım bu kişiyi yaratan Ayaz değil miydi? Hayatım anlamsızlaşmıştı, etrafımda hiç kimse kalmadı. Herkese zarar verdim, ailem artık umursamıyor beni. Babamla kavga ettim, annem dahi bana sırtını döndü. Şimdi gecenin bu vaktinde, sahilde oturmuş bunları düşünüyordum.. Eminim Ayaz ile Ediz şu an birbirine sarılmış, uyuyorlardı. Şu an için onlar dünyanın en mutlu insanıyken ben en mutsuz insanıydım.

                             ***

Sabah'ın köründe odanın kapısı çalmaya başlamıştı, Selin "Edoş, hadi artık kalk, çok sıkıldım." diye bağırıyor aynı zamanda da kapıya vuruyordu. Alarmdan önce uyanmış resmen! Sinirli bir şekilde "Ya kızım defolup gider misin, rahat bırak beni!" diyebildim. Ayaz, gözlerini dahi açmadan, uykulu bir sesle "Noluyor?" diye bana soruyordu. Selin, "Hadi artık kalkın, kapıyıda kilitlemişsiniz giremiyorum." dedi. Ben bıkkın bir sesle "Tamam, geliyoruz, yeter artık." dedim ve yataktan kalktım. Ayaz'ın üstünden yorganı alıp yere koymuştum, orda uyumuş havası verecektim. Kapıyı açtım Selin direk odaya daldı. "Off her yerim tutulmuş, yerde yatmaktan oldu sanırım." dedim ve esnemeye başladım. Selin, "Ay sen alışıksın sefilliğe, numara yapma bana." dedi.  Sinirli bir şekilde "Bizi uyandırdığına değsin, git kahvaltı hazırla." dedim. Ayaz hiç umursamıyordu, hala yatakta uyumakla, uyanmamak arasında kalmıştı. Selin, Ayaz'ın bacaklarının arasında olan yastığı aldı ve "Hadi artık kalk, çok sıkıldım, Edoş'u değil seni istiyorum." dedi. Ayaz'ın uyanmaya niyeti yok gibiydi, gözlerini açıyor, bir şeyler söylüyor tekrar kapatıyordu. Selin birden yastıkla Ayaz'a vurmuştu. Ani bir hareketle yastığı elinden almıştım. Yüzüne bakarak "Napıyorsun sen ya, neden vuruyorsun, manyak mısın!" dedim sert bir ses tonuyla. Selin anlamsızca yüzüme bakarak "O elindeki yastık, kayayla vurmuyordum, öldürmek gibi bir niyetimde yok. Neden böyle saçma bir tepki veriyorsun anlamadım!"dedi. Ben ise "Salak mısın kızım, uyuyan insana öyle vurulur mu? Korkar!" dedim. Ayaz sesimize uyanmıştı, yumuşak bir sesle "Tamam kesin kavgayı, uyandım hadi içeri geçelim." dedi..

Kahvaltı hazırdı, şaşırmıştım. Sıkıntıdan hazırlamış olmalıydı, omlet falan yapmıştı resmen. Ayaz masayı o şekilde görünce, "Ohoo naptın sen Selin?" dedi. Ben Ayaz'a sinir olmaya başlamıştım, yok yani istese bende hazırlardım, neden bu kadar büyütüyor ki! Zaten, Selin'le bu kadar iyi anlaşmasınıda hazmedemiyordum. Kahvaltımızı yapmıştık, Selin'e "Buraları iyi biliyorsun, sıkılırsan çık gez, ama anahtarı almayı unutma. Vestiyerde yedek var." dedim. Selin ise bıkkın bir şekilde "Tamam, büyük ihtimalle sıkılcam, biraz gezerim." dedi.

Okula doğru gidiyorduk. Ayaz'a, Kaan'ın bana söylediği o sözleri söylemek istiyordum, ama korkuyordum da. Beni kıskanıp, Kaan'a zarar vermeye kalkışabilirdi. Hergün Kaan'ı görmek zorunda mıydım, hergün okula korkarak gitmek zorunda mıydım? Bana zarar vermesi umrumda değildi. Ben başımın çaresine bakabilirdim, Ayaz'ı bu olaya dahil etmek istemiyordum.

İlk ders bitmişti nerdeyse, bugün Kaan okula gelmemişti. Büyük ihtimalle tüm gece alkol aldı ve bir yerlerde sızdı. Okulda olmaması bizim için oldukça iyiydi. Kaan bana sarmayacaktı ve Ayaz'ın başı belaya girmeyecekti. Tüm gün okulda Ayaz'laydım, herkesin gözü bizim üzerimizdeydi. Hatta dedikodular dahi duymuştum. "Ayaz, Ediz'in kardeşiymiş. Ayaz çete kurmuş, Ediz ona dahil olmuş. Ayaz ile Ediz sıkı kanka olmuşlar. Ayaz ile Ediz, Kaan'ı dövmüş, Kaan korkudan okula gelemiyormuş." falan. Aslında bu dedikodular beni rahatsız etmiyordu, umrumda da değildi..

Telefonuma mesaj gelmişti.

Selin: Bu akşam için arkadaşımı bize davet edebilir miyim?

Ben: Tabii, ama senin burda arkadaşın mı vardı?

Selin: Artık var :P

Not: Ben bunları yazarken deprem oldu. Bayağı bir sallandık. Başlığa ise depremle alakalı bir şeyler yazayım dedim. Bu arada medyadaki Ediz.

Gay mi, zönk!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin