Sonra bir kalp buldum
Benimkini ona koydum
Yorulmadım düşünce tutmaktan
Ama sarılmadım canıma estikçeBir şekilde bu aşkı içimde halledemiyorum
Seninle başladım elimden gelmiyor bitiremiyorum
Sözlerim bitince gözlerinde tütünce
Bildiğimiz o dilde bülbüllere dönüyorum...Kendime engel olamıyordum, aklımın bir köşesine ittiğim Ayaz, kalbime doğru baskı yapıyordu. Bunu düşünmenin bile yanlış olduğunun farkındaydım, ama kalbim özgürlüğü uğruna savaşan askerler gibiydi. Tek dertleri beynimi mağlup edip, ele geçirmekmiş gibi, hiç durmuyordu, hiç durmuyorlardı. Kaan'ı düşünüyordum onu düşünürken gözlerim doluyordu. Ona bunu yapamazdım, onu seviyordum, ona değer veriyordum. İstemeden sesli bir şekilde "Peki ya ona aşık mıyım?" diye sormuştum. Bu soru sanki dilimden dökülmesi gereken en son şeymiş gibiydi. Onu ikinci kez yalnızlığa, kimsesizliğe, mutsuzluğa itemezdim. İki şık arasında kalmıştım, en acısı da ikisinde de hatalarım, keşkelerim olacaktı. Ayaz'dan bir kez daha nefret etmeye başlamıştım. Fakat aklıma hep onunla yaşadığımız iyi şeyler geliyordu, benimle ilk tanıştığı gün, kayalıklarda konuşmamız, beraber uyuyuşumuz, ilk öpüşüm ve denizden daha derin olan o gözleri...
Ölmesi gereken azılı bir katil gibiydim. İnsanlara zarardan başka bir şey vermiyordum, yaptığım yanlışlar bana her defasında doğru geliyordu. Hiçbirinden ders alamıyordum, tam tersine her defasında tekrarlıyordum. Acı çekmek, acı çektirmek sanki hoşuma gidiyordu. Kendime, kalbime, beynime sorular dayatmak, kendime ters köşe yapmak, kendimi mutsuzluğa itmek sanki birini öldürdükten sonra onunla selfie yapmak gibi. Bir tarafta ruhsuz bir beden bir tarafta ayakta canlı kanlı duran bir beden. Birinde solgun, donuk bir surat diğerinde ise gülümseyen bir yüz. Bu iki kişi de sanırım bendim. Kendi derinliklerime inip orada kayboluyordum, bir insan nasıl kendine bu kadar yabancı olabilirdi. Bir insan nasıl kendinden emin olamaz! Nasıl kendine bu kadar uzak olabilirdi!
Sinirle odamdaki komidine tekme atmıştım, "Lanet olsun!" diye bağırdım. Kendime hakim olamıyordum, komidinin üstündeki çerçeveyi ve bardağı elimin tersiyle yere ittim. Selin kapıma dayanmış endişeli bir sesle "Ediz!" diye bağırıyordu. Onun sesini bastırsın diye müziği son ses açmıştım.
Bir şekilde bu aşkı içimde halledemiyorum
Seninle başladım elimden gelmiyor bitiremiyorum
Sözlerim bitince gözlerinde tütünce
Bildiğimiz o dilde bülbüllere dönüyorum...Selin inatla kapıya vuruyordu, ben olduğum yere oturmuş şarkının da etkisiyle kendimi sorguluyordum. Gözlerimi kapatmıştım gözümün önüne Kaan gelmişti, ağlıyordu. Bana bakarak sadece "Neden?" diyebiliyordu. "Hayır!" dedim ağlayarak, sonrasında Ayaz geldi arkasından "Seni Seviyorum." dedi. Yine "Hayır!" dedim ağlayarak. Selin kapıyı açmıştı, yanıma geldi. Olduğu yerde oturdu ve soru sormadan bana sarıldı. Kendime hakim olamayıp ağlamama daha şiddetli devam ettim. Selin sadece sırtımı okşuyordu. Sessizce "Seni anlıyorum." dedi. Hıçkırarak "Anlayamazsın." dedim. Selin kısık bir sesle "Hala onu seviyorsun" dedi. "Hayır ondan nefret ediyorum." diye bağırdım. Derin bir nefes aldıktan sonra "Sadece bu durumu beklemiyordum. Ayaz'ı bu şekilde görmek, Kaan'ı bu kadar üzgün görmek beni kötü hissettirdi. İkisini de istemeden de olsa bu hale ben getirdim." dedim. Başımı Selin'in omuzuna koymuştum. Selin yine kısık bir sesle "Senin hiçbir suçun yok." dedi. Ağlamaklı bir ses tonuyla "Ayaz beni öptü ve ben buna engel olamadım." dedim. "Kaan'a bunu yaptığıma inanamıyorum, bunu duyarsa nasıl üzülür, bunu öğrenirse kahrolur." diye sitem ettim. Selin kızgın bir sesle "Ayaz ölüme susamış olmalı, ne yaptığını sanıyor." dedi.
Tedirgin bir sesle "Napacağım konusunda en ufak bir fikrim dahi yok." dedim. Selin hafif bir tebessümle "Biliyorum daha önce çok duydun ama zaman her şeyin ilacıdır." dedi. Gülerek "Sanırım yanlış ilacı almışım." dedim. Selin anlamsız bir surat ifadesiyle "O ne demek şimdi?" dedi. Suratım tekrardan asılmıştı, donuk bir ses tonuyla "Zaman önce bana Ayaz'ı verdi daha sonra ise benden onu tekrar aldı. Sonra Kaan'ı verdi, her şey yolunda giderken tekrar Ayaz'ı getirdi.." dedim. Derin bir nefes aldım, hava sanki ciğerlerimi parçalıyordu. Düşünceli bir ses tonuyla "Şimdi ise ikisini birden alacak diye korkuyorum." diye ekledim. Selin başımı bacaklarına koymuştu, saçlarımı okşayarak "Zaman fikri kötüydü belki de, benden Maya'yı alacak diye korkuyorum." dedi. Yutkunarak "Zaman keşke dursa." dedim. Selin gülerek "Biz de durmaz mıyız o zaman?" dedi. Kızgın bir şekilde "Zamana inat ben durmam." dedim. Selin kahkaha atarak "Bu iyiydi." dedi. Düşünceli bir ses tonuyla "Sence iki kişiye birden aşık olunabilir mi?" dedim. Selin biraz düşündükten sonra "İki kişiyi birden sevebilirsin ama iki kişiye birden aşık olamazsın. Adıyla üstüyle aşk, şu an duyguların çok karışık. Eminim yakında doğru karar vereceksin." dedi. İçimden "Umarım." diyebildim. Selin "Ben seni biraz yalnız bırakayım, belki uyumak istersin." dedi ve dışarı çıktı.
Yatağıma uzanmıştım, ağlamanın verdiği rahatlık ve yorgunlukla gözlerim dalmaya başlamıştı. Birden mesaj sesi geldi;
Kaan:
"Bugün hiç mesaj atmadın."Ne yazacağımı bilemiyordum. Mesaja öyle donuk donuk bakıyordum. Bir mesaj daha geldi. Mesaj atan yine Kaan'dı.
"Belki duymaya ihtiyacın vardır. Seni çok seviyorum."
Gözlerim dolmuştu, bir anda mutlu olmuştum. Sanırım gerçekten bunu duymaya ihtiyacım vardı. Mesaj bölümüne gelmiş boş boş bakıyordum. Ne yazacağımı bilemiyordum. Hiçbir şey yazmadan çıktım.
Kulaklığımı takmış şarkı dinliyordum. Müzik listemde hep slow şarkılar vardı. Can Bonomo- Hikayem Bitmedi şarkısını açmıştım. Şu an doktora söylenmesi gereken en doğru şeyler buymuş gibi geliyordu.
Bu tür şarkıları hiçbir şey yaşamamış birilerinin yazması mümkün müydü? Aşk acısı çekmeden aşka dair şarkılar yazılır mıydı ya da çaresiz, mutsuz ve yalnız olmadan bu tür şarkılar bu kadar iyi yazılabilir miydi? Örneğin, Cem Adrian, Sezen Aksu ve diğerleri. Bu insanlar bu şarkıları yazacak kadar neler yaşamıştı. "Neyse" dedim sessizce ve dayanamayıp ekledim.
"Bence hepsinin hikayesi şarkılarında gizliydi.. "
NOT: MEDYADA Kİ SELİN.
Bundan sonraki bölümde çok açık şekilde smut yazdım. *** ile başlayıp *** yıldız ile bitiyor. Okumak bazılarınızı rahatsız edebilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gay mi, zönk!
Teen FictionAğlamak çözüm değil ama ağlamadan da yapamıyor insanoğlu.. Dışlamadan, reddetmekten, yoksaymaktan... Kısacası nefret etmeden de yapamıyor.. Farklılığı sevemiyor, farklı olana saygı duyamıyor.. Olaylara tepkisi diğer erkeklerden farklıydı. Erkeklere...