Ayazın gözünden;
"Ediz'e karşı hissettiğim bir şeyler vardı. Onu görünce heycanlanıyordum, hatta mutlu oluyordum. Nasıl olurda bir insan varlığıyla mutluluk verebilirdi. Hiç konuşamamıştım onla, benden pek haz almadığını biliyordum. Ama bu iyice çekiyordu onu bana. Bakışları, gülümsemesi, ses tonu... Her şeyiyle bambaşkaydı, ya da ben onu başkalaştırmıştım..
Sahile gidiyordum, duygularımı tartacak, kendimle hesaplaşacaktım. Gerçekten bir şeyler hissediyor muydum, yoksa ulaşamamazlık onu çekici mi kılıyordu? Bu sorularla ilerlerken onu gördüm, oturmuş denizi izliyordu. Çok masum görünüyordu, martı gibiydi, deniz gibiydi, güneş gibiydi bu dünya için gerekliydi, olmazsa olmazdı. Konuşmaya çalışacaktım onunla, yanına doğru ilerledim, nasıl sesleneceğimi bilemedim o yüzden omzuna dokundum. Döndüğünde yıkılmıştım, sanki en büyük günahı işlemiş cehennemle cezalandırılmıştım. Ağlamıştı, şu an kıyamet kopuyordu içimde. Kendimi berbat hissediyordum.. Yanına oturdum ve o anki duygusallıkla saçmaladım, benle konuşması için yalvarabilirdim, ama ilk konuşma için bu oldukça güç bir durumdu... Sonra çekip gitti zaten.."
***
Hayaaat beni neden yoruyosun, madem çok günaaah oyunu sen bozuyorsuuuun.. Kulaklığımda çalan Serdar Ortaç parçası ilk defa bu kadar anlamlı gelmişti. Ajdar bile daha sevimli geliyor bana. Muzlu klip dışında tabi..
Hava kararmaya başlamıştı, ay belirginleşiyor, gökyüzünün maviliği ise derinleşiyordu.
Eve gelmiştim nihayet, annem hala ortalıkta yoktu. Meraklanmıştım, annemi aradım hemen.
Aloo kadııın nerdesin sen, beni neden bırakıp gittin?
Sana haber vermeyi unuttum telaştan, memleketteyim oğlum, birkaç güne gelirim. Deden hastalanmış, ve tüm çocuklarını yanında görmek istiyormuş...
Şimdi hapı yuttum işte. Yalnız başıma bir evde asla kalamam. Korkudan uyumayı, geç rahat bir şekilde evde dolanamam bile.
Allah'ım neden ben? Her şey neden beni buluyordu, neden korktuğum her şeyi yaşamak zorunda kalıyordum. Hadi hırsız girse eve napacaktım? Adam öldüremem ben, ama o beni öldürürse. Aaa çok iyi ölürüm ama. Ayrıca hırsız eve girse yalakalık yapar annemin gizli saklı nesi varsa gösterir, tüm elektronikleri toplar, taşımasına bile yardım ederdim. Yeterki bana dokunmasın. Umarım yakısıklı olur, böyle genç, kaslı taş gibi biri evime girse buna kim bela diyebilir? Düşünsene eve Kaan geliyor, kıpırdama bu bir soygundur! Direk soygunu yanlış anlar, cilve yapmaya başlardım. Gel soy bebeğim, soygunu yapan sensin!
Avicii-Addicted To You şarkısının klibindeki gibi olurduk heralde.. Soygun yap öpüş, soygun yap seviş... Ahh tam hayallerimdeki erkek bu Kaan! Ama kendime yediremiyordum. O beni sevip, o bana açılcak, ben reddetcem sonra peşimden koşacak. En azından hayallerimde öyleydi, peşimden koşuyordu. Belki onu sevmiyordum, etrafımda daha iyisi olmadığından onlu hayaller kuruyordum, olamaz mı?
Aklıma Ayaz gelmişti ansızın, daha önce hiç böyle olmamıştı. Omzuma dokunuşu, gözümün içine bakışı.. Sanki korkmuştu bir şeyden, benden mi korkmuştu? Ayrıca, 40 yıllık arkadaşım gibiydi, beni tanıyor gibi konuşuyordu.. Söylediği kelimeler... Acaba amacı neydi, beni etkilemek için söylemişse eğer, gerçekten başarılı olmuştu... Telefonumun titremesiyle kendime geldim. Ekrana baktığımda Aman Tanrım Didim! Hemen açtım mesajı! Ve hayal kırıklığı...
*Bu arada medyaya Ayaz'ı ekledim ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gay mi, zönk!
Teen FictionAğlamak çözüm değil ama ağlamadan da yapamıyor insanoğlu.. Dışlamadan, reddetmekten, yoksaymaktan... Kısacası nefret etmeden de yapamıyor.. Farklılığı sevemiyor, farklı olana saygı duyamıyor.. Olaylara tepkisi diğer erkeklerden farklıydı. Erkeklere...