-Bölüm 25-

2.5K 101 20
                                    

Yeni bölüme geçmeden önce bu açıklamayı okursanız çok mutlu olurum. Yeni bölüm yıldızdan sonra başlıyor.
          
                             ***
Yazarın gözünden;

Öncelikle hikayemi okuyan herkese teşekkür ediyorum. Fakat bazı açıklamaları yapmam gerektiğini düşünüyorum. Bazı mesajları çok sık alıyorum ve sanırım almaya da devam edicem..

Öncelikle bu hikayede bazı olaylar istediğiniz gibi gitmeyebilir. Bunun için yazara hakaret etmek veya düzeltmesi için ona kızmak çok yanlış bir davranış. Belli bir kurgusu var, her şey mükemmel giderse bir tat alınacağını düşünmüyorum. Ana karakter bazı hatalar yapabilir, bu bazılarınıza hata bazılarınıza ise doğru gelebilir. İlerleyen bölümlerde belki pişman olucak, veya olaylar farklı ilerleyecek bunu okumadan bilemeyiz.. Bu konuda biraz hassas olursak çok iyi olur. En azından mesaj atarken biraz daha yumuşak olabiliriz sonuçta insanım, üzülebiliyorum..

Yorumlarınız hoşuma gidiyor, hikayeyi takip edenlerin attığı mesajlarda hoş fakat bazılarınız 'haklı olabilirsiniz ama günlük hikaye yazmak çok zor' bölümlerin uzun olmasını istiyor. Hem o yüzden hem de olayları daha detaylı ve bilinçli bir şekilde yazabilmek için ve kendime zaman ayırabilmek için bölümleri belli aralıklarla yayınlamaya karar verdim fakat bu aralıklara henüz karar veremedim...

En büyük konulardan biri smut, smut sever misin, smut yaz, smut gelmeyecek mi gibi mesajlar beni rahatsız etmeye başladı. Bunu yazan kişilerin hikayeyi sadece smut için okuduklarını düşünmeye başladım..

Son olarak. Ben 20 yaşındayım ve eşcinselim, hikayedeki "BAZI" olaylarda kendi tecrübelerimde var, bazı şeyleri yazarken hissederek yazıyorum. Ağlayarak yazdığım, hatta gülmekten yazamadığım yerlerde var, bazı şeylerin çağrışımları bende çok farklı. Yazarken müzikleri açıp dinliyorum, nasıl his bırakacak tahmin etmeye çalışıyorum...

Dinlediğiniz yani okuduğunuz için çok teşekkür ederim.

                                ***

Kapı çalıyordu hızlı hızlı, uykumdan etmişti beni. Dalgınlıkla gidip kapıyı açtım, karşımda Ayaz'ı görmüştüm. Ayaz, şaşkın bir ifadeyle boynuma sarıldı. "Nerelerdesin sen, meraktan öldük?" dedi. Arkamda Kaan belirmişti, Ayaz'a sert bir şekilde "Benim olandan elini çekmen için kaç kez uyarcam seni?" dedi. Ayaz, "Kaan sikimde değilsin! Ediz'i de alıp burdan gidiyorum." dedi. Kaan, "Ediz gelmek istiyor mu bir sorsana?".. Ayaz gözlerime bakıyordu "Hayır istemiyorum." dedim net bir şekilde. Kaan, Ayaz'a gülümseyerek "Şimdi siktirip gidiyorsun!" dedi. Ayaz, direnmeye devam ediyordu "Ediz'i almadan gitmem dedim!" dedi. Kaan, "Ediz, durumu açıklarsın sen, ben odayı toparlıyorum aşkım." dedi ve uzaklaştı. Lanet olsun sırası mıydı şimdi bu? Tamam söyleyecektim ama zamanı değildi. Ayaz, meraklı bir şekilde "Ne dedi o it sana!". Ani bir şekilde "Aşkım, dedi ve ben Kaan'dan hoşlanıyorum, onunla çıkıyoruz, hatta...". Ayaz, sözümü bitirmeme izin vermeden "Sakın birlikte olduğunuzu söyleme!" dedi. Ben susmuştum, Ayaz bağırarak "Cinsel bir şeyler yaşadınız mı?" dedi. Ben kendime hakim olamamıştım, "Evet yaşadık, ve bu seni ilgilendirmiyor." dedim. Ayaz ellerini başına koyarak diz kapaklarının üzerine oturdu "Nolur korunduğunuzu söyle.." dedi. Arkadan Kaan gelmişti, Ayaz'ı itekleyerek "Ne bağırıyorsun sen?" dedi. Ayaz sinirli bir şekilde Kaan'ın üstüne yürüdü. "Neden yaptın bunu?" dedi. Kaan, Ayaz'ın kolunu sıkıyordu. Ayaz, Kaan'ı göstererek "Bu piçle neden ayrıldığımızı biliyor musun? Beni biriyle aldattı ve aldattığı kişinin aids olmasından şüpheleniyordu." dedi. Olduğum yere düşmüştüm.. Hem aldatmanın, hem de aldatılmanın acısını yine en çok ben çekiyordum.. Kendimi toparlamış, Kaan'a yaklaşmıştım. Kısık bir sesle "Dedikleri doğru mu?" dedim. Kaan, "Sakin ol Ediz." dedi ve elleriyle omzumu okşamaya başladı. Ellerini sert bir şekilde omuzlarımdan attım ve bağırarak "Dedikleri doğru mu!" dedim. Kaan, "Aldattığım doğru ama aids konusunda kesin bir şey söyleyemem." dedi. Tüm gücümle bir tokat geçirmiştim. Sonra ağlamaya başladım. Kaan, hareketsiz bir şekilde olduğu yerde bekliyordu. Kaan ve Ayaz'a bakarak "İkiniz birbirinize çok yakışıyorsunuz. İkinizde pisliksiniz!" dedim. Ve dışarı çıktım. Ayaz bana gerçekleri baştan anlatsaydı keşke, kızacak ve suçlayacak insan arıyordum. Oysa o kişi aynada gizliydi, kendime kızmam ve kendime küfretmem gerekliydi..

Eve gelmiştim. Kapıyı çaldım, annem açtı ve boynuma sarıldı. Selin arkadan "Nerelerdesin sen?" diye ağlamaya başlamıştı. Ölü gibiydim, hissedemiyordum. Annem'e sarıldım sıkıca ve ağlayarak "Yaptığım yanlıştı özür dilerim." dedim. Annem, "Bunları konuşmayalım seni çok özledim." dedi. Beni olduğum gibi kabul eden ve ne olursa olsun sevmeye devam edecek tek kişiydi sanırım..

Salon'a geçmiştik, anneme "Kenan amcayla evlenebilirsin, çocukluk yaptığımı biliyorum. Ve olanlar için çok üzgünüm." dedim ve konuşmama devam ettim "Arda konusuna gelince pişman değilim, yine olsa yine aynısını yaparım." dedim. Annem, gözlerime bakarak "Bu huyunu babandan almışsın, oda senin gibiydi. Ani sinirleri ve çıkışları vardı. Bir anda köpürür sonra ise sakinleşirdi ve pişman olurdu." dedi. İç geçirerek "Keşke onu bir kez dahi olsa görebilseydim." dedim. Annem, "Gel benimle." dedi. Yatak odasına girmiştik, eski bir sandığı vardı annemin. Üstündeki eşyaları yere koymuş, sandığı açmıştı. Bir fotoğraf çıkardı ve bana uzattı. Dalgın bir şekilde, "Bazen onu çok özlüyorum." dedi. Fotoğrafı inceliyordum. Gözyaşlarımı tutamamıştım, "Fotoğrafları vardı da neden göstermedin anne." dedim. Annem cevapsız kalmıştı, bana sarılmış oda ağlıyordu. Fotoğrafı da alıp odama gitmiştim, "Baba, ben senin oğlunum. Sadece adının Mehmet olduğunu ve babam olduğunu biliyorum. Hakkında bir şey bilmemek çok koyuyor bana." diye konuşuyordum fotoğrafla. Benim için bir buluşmaydı bu, babamı ilk defa görüyordum. Kafamda hayal etmeye çalışırdım hep, nasıldı, neye benziyordu diye. Şimdi hayal kurmama gerek kalmamıştı, gözlerimin önünde gülümsüyordu... Annemin yanına gittim "Ben biraz hava alıcam, yalnız kalmaya ihtiyacım var." dedim. Annemin "Kendine dikkat et." dediğini duymuştum...

İçimdeki acının tarifi yoktu, aids olmak şu anda bile ikinci plandaydı ama yinede onun korkusu kalbimi acıtıyordu.. Kaan bu sefer beni gerçekten kandırmayı başarmıştı. Ağlayarak, bilmediğim sokaklardan geçiyor bilmediğim yüzlerin etkisi altında kalıyordum. İnsanların hakkımda ne düşündüğünü gözlerinden okumak zor gelmiyordu. Acınası gözlerle bakıyorlardı bana.. Büyük ihtimalle, bir yakınımı kaybettiğimi, veya sevgilisi tarafından terk edilen çocuklardan biri olduğumu sanıyorlardı. Haklılardı aslında, sevdiğim insanı kaybetmiştim, ve onu ben öldürmüştüm. Katil olmak için somut bir cinayete gerek yoktu. Birinin hayatını sikerekte katil olabilirsiniz, çıkmazlar yaşamış, gel gitlere maruz kalmıştım. Kaan, Ayaz ve Ben birbirimizi öldürmüştük, Ayaz Kaan'ı, Ben Ayaz'ı, Kaan beni... Birbirimizin hayatını mahvetmiştik.. Ayaz'ın son halleri gözümün önünden gitmiyordu, suçluluk duyuyordum, kendimden iğreniyordum..

Sonunda deniz kıyısına çıkabilmiştim.. Ne boş bir hayatım vardı, kimse yoktu yanımda. Ayaz'ın ve annemin yüzüne artık bakamazdım.. Kaan'ın yüzüne bakmak istemiyordum zaten. Hava kararmaya başlamıştı, yalnızlık beni iyice tutsak etmişti kendine. Etrafta benden başka kimse yoktu, asla yapmam dediğim şey bu gece bana çok çekici geliyordu.. Ceplerimi taşlarla doldurdum, gözlerimi kapadım ve denize doğru ilerliyordum. Aklımda sadece yok olmak vardı, artık yarın ne olacak diye düşünmek istemiyordum. Benim hayatım dünde kalmıştı, yarın çok geçti.. Beynim inzivaya çekilsin, sonsuz bir uykuya dalsın istiyordum. Su çeneme kadar gelmişti, kafamı dik tutuyordum.. Ölümle yaşam arasındaki o çizgiye son bir adım kalmıştı. Ya ölecektim ya da ölümün kıyısından dönecektim. Gözyaşlarım denizle kavuşmuş birbirine karışmıştı, kendimi ait hissettiğim yer buraydı. Arkamdan ses duyuyordum, ya da duyduğumu sanıyordum. Sanırım film şeridi gibi geçmeyecekti hayatım gözümün önünden. Ve son adımı da attım..

Su genzime genzime kaçıyordu, hayatım gözümün önünden akıp gitmeye şimdi başlamıştı.. Kaan, Ayaz, Annem... Hepsi gözlerimin önünden geçip gidiyordu. Annemin elimden tutup götürdüğü park, dedemin bana yaptığı o salıncak, babamın resmini ilk gördüğüm an... Kaan'ın yumruğunu tekrar hissetmiştim sanki midemde, Ayaz'ın öpücüğüyle tekrar yaşam bulmuştum, Annem'in tokatı tekrar öldürmüştü beni... Son olaylarda eklenmişti filmime, hayatta pek güzel şey yaşamamışım. Tek doğrum Ayaz'mış meğersem, onu da yanlışlarım alıp götürmüştü. Artık sona gelmiştim, filmim bitiyordu. Gözlerim kararmaya başlamıştı, dünyada yeterince zaman kaybetmiştim, artık yok olma zamanı gelmişti..

NOT: MEDYADAKİ EDİZ.

Gay mi, zönk!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin