Bilinmezliklere gebe olan yarından mı ibaretti hayat? Yoksa bir daha dönemeyeceğin dünden mi? Daha da kötüsü acıyı milim milim hissettiğin bugünden mi..
Dünü düşünüyordu sessizce, "Keşke" son zamanlarda en çok kullandığı kelime olmuştu. Anladı ki hayat ne yarına ne düne ne de bugüne, hayat keşkelere gebeydi.
Keşke demek geçmişti, geçmiş demek bitmiş demekti, bitmiş demek düzeltilmesi imkansız demekti, düzeltilmesi imkansız demek hayatın boyunca dilinden düşmeyecek olan "Keşke" idi.
Bu kısır döngü ise sonsuza dek seni yalnız bırakmayacak olan tek şeydi.
Birden rüzgar esti, rüzgarın ağaçlara çarparken çıkardığı o ince ses ona ıslığı çağrıştırdı. Islık ise neşeyi, neşe ise geçmişi, geçmiş ise kendini..
Kendi ise keşkeyi..
*Erkenden kalkıp, O'na doğru yola çıkmıştım. Kendimden emin bir şekilde yürüyordum. Duygularımı kontrol edebilmek, kendimden emin olabilmek bana güç veriyordu.
Yol bir türlü bitmiyor, zaman ise geçmiyordu. Koşmaya başlamıştım, sabırsızlanmıştım. Sımsıkı sarılmak, boynundan öpmek ve kokusunu içime çekmek istiyordum. Nihayet evine gelmiştim, umarım uyanmıştır dedim kendi kendime. Daha sonra ise uyanmadıysa da ben uyandırırım diye güldüm. İki dalgın ve uykulu göz kapıyı aralamıştı. Anlamsızca bakıyordu öylece, aniden boynuna sarıldım. Bir yandan öpüyor bir yandan da kokusunu içime çekiyordum. Milyon dolarlık parfümler halt etmişti sevdiğimin kokusu yanında. O da dayanamamış karşılık vermişti hemen, sımsıkı sarıyordu. Kulağına doğru yaklaşıp kendimden emin bir şekilde "Seni seviyorum." dedim. Hafifçe boynumu ısırdı sonra kulağıma doğru yaklaşarak "Bu sana ders olsun, ufaklık." diye güldü.
İki elimle birden ittirdim, "Ufaklığı sana göstercem." deyip üstüne atılmaya çalıştım. Ani bir hareketle kurtuldu ve kahkaha atarak kaçmaya başladı. Peşinden koşuyordum, kahkahaların eşliğinde. Odada sıkışmıştı, yaklaştım yanına ve sert bir şekilde yatağa ittim. Yatağa sırt üstü düşmüş gözümün içine bakıyordu. Gözleri o kadar derin ve etkileyici bakıyordu ki, resmen günaha davet vardı. Yandan bir gülümseme atarak "Hiç bu kadar davetkar görmemiştim seni." dedim. Eliyle dudaklarını silerek "Sende hiç bu kadar seksi bakmamıştın." dedi.
***
Eğilerek dudaklarına doğru yol almaya başladım, olabildiğimce yavaş davranmaya çalışıyordum. Geçişlerim belli olsun diye hafif sürtünmeler bırakıyor, tepkisini bekliyordum.
Nihayet vücudum ile onun vücudunun birleşmesine bir milim engel kalmıştı, hareketsiz bir şekilde gözlerinin içine bakıyordum. Ne o atak yapıyordu ne de ben... Tam ağzımı açmıştım ki, bir anda ensemden tutup dudağını dudağıma yapıştırdı. Dili dilimin ucunda gezinirken dudaklarıyla dudaklarımı ıslatıyordu. Bu onu tatmin etmemiş olacak ki, alt dudağıma hafif hafif ısırıklar bırakmaya başladı. Kibar şekilde boynumu sundum ona, boynumu emerken bacaklarımı araladım ve sertliğini hissedebilecek şekilde pozisyon aldım. Hafif inlemelerle dolup taşıyordu oda. Beline hakim olamıyor hafif hafif hareket ettiriyordu. Üzerindeki pijamayı unutmuş, benim üzerimdeki kıyafetleri de hiçe saymıştı. Sanki şu an birbirimizin oluyorduk, yavaşça tişörtüne doğru ilerledim, tişörtünü yukarı doğru sıyırırken dilimide vücuduna yapıştırmış tişörtün hemen peşinden yukarı doğru çıkarıyordum. Nihayet yarı çıplak kalmıştı, dudaklarımı ısırdım ve gözlerimi kısarak "Sıra bende." dedim. Boynuna yapışmış, deli gibi emiyordum. Nefesimi hızlı hızlı alıp verirken, bir yandan da küçük küçük ısırıklar bırakıyordum. Vücudunun hassaslığından olmuş olacak ki boynu hemen kızarmıştı. Yavaş yavaş meme uçlarına gelmiştim, kabarıklığı beni mest ediyordu. Gülümseyerek "Çok mu istiyorsun?" dedim. Karşımdaki adam nefes nefese "Tahmin edemezsin." dedi. Bu cevap beni daha da tahrik etmişti, elimi penisine atmıştım. Göğüsünü yalarken penisini sıkıp onun tepkisini ölçmeye çalışıyordum. O inledikçe benim darbelerim de hızlanıyordu. Pijamasını açtım, baksırı daha fazla dayanamamış sırılsıklam olmuş ve o ıslaklık pijamasına geçmişti. Dilimi o ıslaklığa götürüp orayı temizlemeye başladım. Hayatımda aldığım en güzel hediyeden biriydi bu, onun inlemelerinin şiddetine ve aldığım tadın dayanılmaz çekimine dayanamayarak baksırı çıkardım. Penisi açık bir şekilde gözümün önündeydi, hafif tüylenmiş ve fazlasıyla ıslanmıştı. Ellerimle kavradım, sıcacıktı. Yüzüne doğru sırıtarak, "Hazır mısın?" dedim. Konuşmaya hali kalmamış olacak ki sadece başını salladı. Dilimle penisi buluştuğunda öyle bir inledi ki boşaldığını düşündüm, ilk defa onu bu kadar sabırsız ve azgın görüyordum. Penisi dilimin ucunda gelip gidiyordu. O ise yatakta kıvranıyor, başını sağa sola hareket ettiriyordu. Hafif hafif sıkıyordum penisini, yavaşça ayağa kalktım. Bacaklarımı ayırıp karşısında soyunmaya başladım. Bir eliyle penisine diğer eliyle de vücudunu okşuyordu. Gözleri ise bana kenetlenmiş durumdaydı. Tamamen çıplaktım artık, hiçbir engel kalmamıştı. Penisine doğru oturmuş dudağını öpüyordum. Ona doğru eğildim, belimden tutmuş beni aşağı doğru çekiyordu. Belini ise hafif hareketlerle oynatıyordu. Penisini elimle kavradım. Tam üstüne getirdikten sonra hafif hafif kendimi geriye doğru itmeye başladım. Gözlerimi kısmıştım. Dayanamamış olacak ki bir anda belimden tutup hızlı bir şekilde içime girmişti. O zevkten inlerken ben acıdan bağırmaya başlamıştım. Biraz durduktan sonra hafif hareketlerke devam etmeye başladı. Dudakları dudağımı yapışmış ıslak ıslak öpüyordu. Bir anda dudağımı bırakarak beni ters çevirdi ve içime tekrar hızlı bir şekilde girerek "Geliyorum." dedi. Tüm hırçınlığından daha hırçın ve daha sert bir şekilde hareket ediyor ve bağırıyordu. İçimde ki ılıklığı ve onda ki bitkinliği hissedince boşaldığını anladım. Sımsıkı sarıldı bana ve kulağıma doğru yaklaşarak "Seni seviyorum." dedi. Munzur bir gülümsemeyle "İyi ki benimsin." dedim.***
Yatağa uzanmış birbirimizi izliyorduk, yüzünde küçük bir tebessüm ve gözlerinde küçük bir ışıltı.. Hiç konuşmadan sadece beni izliyordu. Tedirgin bir ses tonuyla "Hiç korkmadın mı?" dedim. Son yaşanılanları kast ettiğimi anlamış olacak ki bir anda gözlerini tavana kaçırdı. Biraz düşündükten sonra "Çok korktum." dedi. Bu cevap onu tatmin etmemiş olacak ki "Ama sana güveniyordum ve hep umudum vardı. Bana geleceğini beni hep seveceğini biliyordum." diye ekledi. Acı bir tebessümle "Ben bilmiyordum." dedim. Elini saçlarıma götürdü, hafif hafif okşayarak "Biliyordun." dedi. Sonrasında ise "Aslında bilip bilmemen değil, burda olup olmaman önemli." diye ekledi. Eliyle elimi kavramıştı ve gözlerimin içine bakarak "Şu an burdasın." dedi. Elini kalbime doğru götürdüm ve gözlerimi gözlerine kenetledikten sonra "Burdasın ve asıl önemli olan bu." dedim.
Bir anda üzerime çıktı, gözlerime bakıyordu ben ise şaşkın bir şekilde onu izliyordum. Elini dudaklarımda gezdirdikten sonra, usulca yaklaşmaya başladı. Usul ve tedirgin bir şekilde öptü, dudağımın kenarından ve birazcıkta yanağımdan. Bu öpücüğün güzel bir tadı ve derin bir anlamı vardı;
"Ne olursa olsun o kişiyi asla kaybetme..."
NOT:MEDYADA Kİ EDİZ.
![](https://img.wattpad.com/cover/27603362-288-k373170.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gay mi, zönk!
Teen FictionAğlamak çözüm değil ama ağlamadan da yapamıyor insanoğlu.. Dışlamadan, reddetmekten, yoksaymaktan... Kısacası nefret etmeden de yapamıyor.. Farklılığı sevemiyor, farklı olana saygı duyamıyor.. Olaylara tepkisi diğer erkeklerden farklıydı. Erkeklere...