Gözlerimi açtığımda beyaz bir odadaydım, odada ki ışık rahatsız ediyordu. Kısık gözlerle etrafı incelerken yanımda Ayaz'ı görmüştüm, uyuyordu. En son suyun içinde çırpındığımı hatırlıyordum gerisi karanlıktı.. Annem girdi birden içeri, "Sonunda uyandın. Çok korkuttun bizi." dedi. Sesinden irkilmiş olacak ki Ayaz uyandı.. Annem, "Ayaz, artık beklemene gerek yok. Git dinlen çocuğum." dedi. Ayaz, "Hayır, Ediz iyileşsin beraber çıkarız. Hem burda arkadaşa ihtiyacı olur." dedi. Annem bana döndü ve "Ayaz'a ne kadar teşekkür etsen az, seni buraya o getirdi." dedi. Hala iyilik yapmaya çalışıyordu, yarın artık yok dedikçe yarınımda yer almaya çalışıyordu. Ben Ayaz'ın beni kullandığını düşünerek uzaklaşırken, o her şeye rağmen yanımda kalmaya çalışıyordu, en çokta bu acıtıyordu.. Annem'e "Bizi biraz yalnız bırakabilir misin?" dedim. Annem, "Peki, çay almaya inecektim zaten." dedi. Annem kapıdan çıkar çıkmaz, Ayaz'a döndüm, hesap sorarcasına "Beni sen mi kurtardın?" dedim. Ayaz, "Böyle bir şey yapacağını tahmin ediyordum." dedi. Sorumu tekrarlamıştım fakat sesim biraz daha yüksek çıkmıştı "Beni sen mi kurtardın?". Ayaz ise sakin bir şekilde "Seni takip ettim, önce evinize geldim, seni orda bekledim. Sonra sen çıktın, peşine takılıp seni izledim. Yalnız kalmaya ihtiyacın olduğunu biliyordum, zaten istesem de yanında olmama izin vermezdin, sadece uzaktan göz kulak olmaya çalıştım." dedi. Sonra iç geçirerek "Gözümün önünden hiç ayırmamıştım, saatlerce sahilde oturdun. Bir ara su almak için büfeye girmiştim, geldiğimde suyun içinde ilerliyordun. Arkandan bağırdım ama duymadın, sonra peşinden yüzerek son anda tuttum çıkardım seni.." dedi. Bunları anlatırken gözü dolmuştu. Kısık ve utangaç bir sesle "Ayaz, ben teşekkür ederim, yaptığım şeyler affedilebilir değil. Ve yaptığım her şey için çok üzgünüm. Her şeye rağmen beni affedebiliyorsun." dedim. Ayaz kısık bir ses tonuyla "Affettiğimi söylemedim, bunu yapamamda, hiçbir şey yokmuş gibi devam edemem. Ben sana bakmaya kıyamazken senin bana yaptıkların..." dedi ve iç geçirerek devam etti. "Ben gidiyorum Ediz, son görevimi de yerine getirmek istedim. İyi bitsin, iyi hatırlanalım istiyorum. Ailemle konuştum, Antalya'ya yatılı okula geçiyorum. Zaten bu onların da istediği bir şeydi." dedi. Ben şaşırmış bir şekilde "Nasıl yani?" diyebildim. Ayaz kırgın ve titrek bir ses tonuyla "Sana baktıkça kendimi kötü hissediyorum, Kaan ile seni görmek istemiyorum. Kaan'ın da her zaman dediği gibi en doğru karar siktir olup gitmekmiş." dedi.
Kendimi hem suçlu hem çaresiz hissediyordum. Ayaz gidiyordu, hemde benim yüzümden.. Gözlerim dolmuş bir vaziyette "Acısını yeni hissediyorum biliyor musun? Keşke affedilebilir şeyler yapsaydım. Keşke beni affedebilmen mümkün olsaydı. Senden son bir şans isteyecek yüzüm yok. Sana verebileceğim tek şey iyi temennilerim ve dualarım. Hayat sana hep gülsün, her zaman yanında iyi insanlar bulunsun." dedim. Ayaz, oturduğu yerden kalktı, yanıma geldi, birden boynuma sarıldı ve "Yaşadıklarımız için değil, yaşayamadıklarımız için çok üzgünüm. Seni asla unutmayacağım, unutamam da.." dedi ve ardından çıkıp gitti..
O son sarılış, o son bakış, o kapının sesi beni öldürmüştü, intiharda ölmeyi beceremeyen ben, az önce ölmüştüm. Sorunda burdaydı zaten, ruhsal olarak ölüydüm.. Kendimi tutamıyordum, kalbime sanki iğneler batıyordu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Selin girdi birden içeri, gözyaşlarımı silmeye çalışıyordum. Boynuma sarıldı, "Şşş ağlama sakın, daha fazla üzme kendini." dedi. Gözyaşlarımı dindirmesi gereken bu sözler tam tersine daha fazla ağlatıyordu beni.. Çaresizce "Gidiyor." diyebildim. Selin, "Kim gidiyor, sakin ol." dedi.. Hıçkırarak "Beni yalnız bırakır mısın, lütfen." dedim. Selin sinirli bir şekilde "Ne derdin var senin çocuk! Günlerdir gözümüzün önünde eriyorsun. Artık yalnız bırakamam, ağlamayacaksın, ağlatmayacaksın. Kendine gel ya, kaç yaşındasın sen, çocuk musun?" diye bağırıyordu. Ben de sinirlerime hakim olamamış "Şu odadan defolup gider misin!" diye bağırmıştım. Selin sert bir şekilde çıktı odadan, bağıra bağıra ağlamak istiyordum, keşke kurtarmasaydı beni, yok olsaydım.. Annem girmişti şimdi de odaya, sanırım sesimizi duymuştu. Gözyaşlarıma umursamadı ve sert bir ses tonuyla "Eve gidiyoruz, toparlan." dedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gay mi, zönk!
Teen FictionAğlamak çözüm değil ama ağlamadan da yapamıyor insanoğlu.. Dışlamadan, reddetmekten, yoksaymaktan... Kısacası nefret etmeden de yapamıyor.. Farklılığı sevemiyor, farklı olana saygı duyamıyor.. Olaylara tepkisi diğer erkeklerden farklıydı. Erkeklere...