Eve varmıştık nihayet, ayıp olmasın diye; "İstersen bize gel kahve ikram ederim." dedim. Ama gelmesini hiç istemiyordum. Bir an önce ağlamaya ihtiyacım vardı. Ayaz sanki bunu bekliyormuşçasına "Hiç sormayacaksın sandım." dedi. Ne kadar terbiyesiz bir çocuk bu, yaramaz misafir çocuğu gibi, hiçbir şeye hayır demiyor. Ve yapılmaması gereken her şeyi yapıyordu.
Eve gelmiştik, Ayaz televizyonun karşısındaki ikili kanepeye oturmuş, meraklı gözlerle etrafı izliyordu. Ben ise kettle'a su koymuş kahve suyunu ısıtıyordum. Türk kahvesi yapmayacaktım tabii ki, sanki beni istemeye gelmişte tüm hamaratlığımı göstermeye çalışıyormuşum gibi hissederdim. 3'ü 1 arada neyine yetmiyordu. "Ekstra süt ister misin, Ayaz?" diye seslenmemle "Efendim" demesi arasından sadece 1 salise geçmişti. Ben tekrar etmeden ise eklemişti; "Yok teşekkür ederim." Salak mı ne, durduk yere panik oluyor. Kahveyi uzattım, ve sabahki olayı anımsadım. Beni ilk defa biri korumuştu, biri ilk defa beni sahiplenmişti. Bu duyguyu hiç tatmamıştım. Herkesin babası veya kardeşi üstleniyordu bu görevi, bende ikiside yoktu. Hep bana düşmüştü bu görev. Ayaz'a karşı borçlu hissediyordum kendimi. Sessizce "Beni savunduğun için teşekkür ederim." dedim. "Kim olsa aynısı yapar." diye cevap verdi. Diğer insanlardan bir farkı yoktu, klişeleri kullanan klasik bir insan.
Aradan bir saat geçmiş biz iyice kaynaşmıştık. Espriler yapıyor, kahkaha atıyorduk. Bildiğin evi inletiyordum. Halk arasında Orospu Kahkası olarak adlandırılan o kahkaha çeşidini duymuşsunuzdur eminim, ehe ehe olan değilde ahahahahah olandır. İşte ben ahahaha diye yarılıyordum. Çok komik bir çocukmuş, Ayaz. İyi bir arkadaş olabilirdik, ona karşı önyargılarımı yıkmıştım, hatta daha önce ona şans vermediğim için kendime kızıyordum.. Bir anda saçımı bozdu ve " Saçlarını çok beğeniyorum, her zaman böyle bozasım geliyordu. İçimde kalmıştı, kısmet bugüneymiş." diyerek gülümsedi. "Ya nasıl bir ruh hastasısın sen, neden saçımı beğenip, bozmak istiyorsun ki? Nasıl bir çelişki bu?" dedim alaycı gözlerle. İyice sokulmuştu yanıma, içimde sanki bir volkanik dağ vardı ve faaliyete geçmişti, lavlar akıyordu boğazımdan mideme doğru. Heycanlanmıştım, kıpırdayamıyordum. Elini yüzüme getirdi, çok yavaşça okşadı. "Kirpik" dedi. "Efendim?" diye cevap verdim. "Kirpiğin düşmüş onu aldım." dedi. Sonra saçlarımı düzeltti. Çok utanıyordum, minnak balinam karşı çıkmamı istiyordu, ama benim hiç öyle bir niyetim yoktu. Çok kararsızdım, gel git yaşıyordum. Ayaz munzur bir gülümsemeyle, "Kulağına bir şey söyleyeceğim, yaklaşsana az." dedi. Cevap vermeden, yaklaştım. Kulağıma bir şey fısıldayacak diye beklerken, birden öpücük kondurdu. Yanağımıda, dudağımıda aynı anda öpmüştü. Utanmamış olsam, nasıl yaptın bunu diye hayretle sorardım. Şaşkındım, kıpırdayamadım. Ayağa kalktım birden, "Su içmem gerek, sende istiyor musun?" dedim. "Hayır gitmem gerek." diye yanıtladı. "O zaman yolcu edeyim." dedim. Ve onu gönderdim..
İlk defa biri beni öpmüştü. Ancak isyan ediyordum dualarımı yanlış anlamışsın Tanrım. Beni bir erkeğin öpmesini istiyordum, ama bu kişinin Kaan olmasını diliyordum. Eksik dilek dedikleri şeyi yapmıştım sanırım. Olsun, yine de güzel hismiş beğenilmek. Ayaz'ın beni öpmesi, tarihe altın harflerle geçmeliydi. Hülya Sultan'ın oğlu Ediz 5 Nisan 2014 Tarihinde saat 12:00 sularında bir erkek tarafından öpüldü!
Acaba bu bir çıkma teklifi miydi? Bu neydi ya, arkadaşlar birbirini böyle öpmezdi sanırım, hiçbir filmde dizide görmemiştim. Emin değildim, ilk defa öpülmenin yan etkisi olsa gerek, google'a girmiş arama yapıyordum. "Dudak ile yanak arasındaki öpücük kimlere kondurulur?" çıkan sonuçları incelemiştim ama bir cümle beni çok etkilemişti. "Bu öpücük, en masum öpücüktür. İçinde aşkı, saflığı, sevgiyi, dostluğu barındırır. Ne yanak, ne dudak ikiside birbirinden üstün değildir ve öpen kişide aynı hazzı uyandırır. Bu kararsızlığın ve ayırt edememenin sonucunda ortaya bu öpücük şekli çıkmıştır.. Öpen kişi sizin her şeyiniz olabilir. Kim olursa olsun onu sakın kaybetmeyin..." Bu yorumdan sonra asla Ayaz'ı kaybetmeyi göze alamazdım. Fakat utanıyordum da, ona karşı nasıl davrancam, yarın yüzüne nasıl bakcam bilemiyordum..
Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi? Minnak balinam sen bu işin sonunu düşünmedin mi? Bak elalemin çocukları senin dalga geçtiğin çocuğu öpüyor, uğruna kavga ediyordu. Sen daha beğenme beni, taş gibiyim taş. Sınıftaki o sürtüklerden hiçbir eksiğim yok sadece biraz fazlalığım var onu da dile getirmek istemiyorum. Minnak balinam altta kalır mı, "Daha sabah Kaan için ağlıyordun, şimdi bir anda aşk çocuğu oldun. Sence acele etmiyor musun?"
İster istemez düşünmeye itmişti beni, ama çabucak cevap vermiştim. "Ayaz gay, Kaan ise ibne! İkisinin arasındaki fark bu işte, ayrıca insanlar yanlış düşünemez mi? Ben Kaan'a değil, hayallerimdeki çocuğa aşık olmuştum. Kaan hayallerimi süslemişti onu olduğu gibi değilde ben istediğim gibi şekillendirmiştim. Pişmanım, çok pişmanım."
Ayaz'a mesaj atsam mı diye düşünüyordum. "Bugünkü öpücük çok iyiydi, keşke sevişseydik!" böyle bir mesaj atsam ne yanıt verirdi acaba. Bir anda seviştiğimizi hayal etmeye başladım.
Düşünsenize; "O beni o şekilde öpünce birden dönüyordum. Yüzüne dikkatli dikkatli bakıp, dudaklarına yapışıyordum. Elim bacak arasında, o sertlik beni iyice benden alıyordu. Ahh yıllardır elime erkek eli değmedi diye üzülüyordum fakat elim nerdeydi? Kuştaydı. Elime değen ilk şey bu olmamalıydı! Ayaz elini ver, diye zorlasamda hayallerim istemsizce ilerliyordu. Elime değen ilk şey kuş olmuştu. Kahretsin, romantik olamıyordum. Ayaz birdenbire ayağa kalkmış karşımda soyunmaya başlamıştı, tişörtünü çıkarıp elinde iki tur salladıktan sonra fırlatmış ve bunu yaparken de uhuuu diye çığlık atmıştı. Baklavalara şerbet ister misin gülüm diye abazaca laf atmıştım..." Daha fazla dayanamıyordum, başka şeylere yoğunlaşmalıydım. Bu düşünce bile Ayaz'a mesaj atmamam konusunda beni ikna etmişti.
NOT: Medyadaki Ayaz :")
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gay mi, zönk!
Fiksi RemajaAğlamak çözüm değil ama ağlamadan da yapamıyor insanoğlu.. Dışlamadan, reddetmekten, yoksaymaktan... Kısacası nefret etmeden de yapamıyor.. Farklılığı sevemiyor, farklı olana saygı duyamıyor.. Olaylara tepkisi diğer erkeklerden farklıydı. Erkeklere...