Sesim kesilmişti o an, kendimi hissetmediğim bir boşluğa düşmüştüm. Gözlerinin içinde kayboluyordum, dünyanın en etkileyici hipnozlarından biriydi sanki, bilincimi, benliğimi kaybetmiştim.. Kaan'ın gözleri taarruzda benim gözlerimse savunmadaydı, resmen savaşıyorduk.. Kaan, kısık ve seksi bir sesle "Gözlerinden öpebilseydim keşke." dedi. O an sadece yutkunmuştum, Kaan'ın ağız kokusu, bedeni ve hatta kelimeleri bir anda rahatsız etmeye başlamıştı. Hafifçe ittirdim üzerimden, Kaan'ın gitmeye niyeti yoktu, her defasında daha da yakınlaşıyordu. İki kolumu kavradı ve onları sabitledi.. Bildiğin teslim olmuştum, korkuyordum. Sessiz bir şekilde "Kaan, lütfen." dedim. Kaan, ellerimi bırakmış saçımı okşuyordu. "Bugün çok davetkar görünüyo gözlerin, saçların ve dudağın" dedi.. Boynumu koklamaya başladı ve "Kokunu en son okulun arka bahçesinde almıştım, özlemişim.." dedi. Kaan, erekte olmuştu, rahat bir şekilde hissedebiliyordum. Ama içimde büyük bir korku vardı, Ayaz gelmişti aklıma. Her ne kadar kızgın ve kırgın olsamda onu çok seviyordum. Kaan'a "Ben Ayaz'ı seviyorum, sana karşı bir şey hissettiğim yok, yalan söyledim." dedim. Kaan, gülümsedi gözlerime pür dikkat bakıyordu, bakışlarından çok korkuyordum. Titrek bir sesle devam ettim "Kaan, sana zarar vermeyi hiç düşünmedim. Hatta başlarda sana karşı içimde saf duygular vardı. Onları sen körelttin, beni kendinden soğuttun." dedim. Kaan, "Korkma sana bir şey yapmıcam." dedi ve üzerimden indi. Ben rahat bir nefes almıştım ki, Kaan birden bağırdı "Senden nefret ediyorum piç kurusu!". Ben çok korkuyordum, üzerinden atlayıp salona doğru koşmaya başladım. Telefonumu aldım, açılmasını bekliyordum. Kaan, arkamdan geldi "Aynı zamanda senden hoşlanıyorum. Bana Ayaz'ı unutturabiliyorsun. Gözlerine baktığımda kendimi kaybettim, Ayaz'dan başkasına karşı bu duyguları hissedebileceğimi düşünmüyordum. Beni affet." dedi ve olduğu yere oturup ağlamaya başladı. O kadar içten ağlıyordu ki, dayanamadım. Gittim boynuna sarıldım ve istemsizce bende ağlamaya başladım. "Tamam üzülme, ben burdayım. Seni yalnız bırakmıcam. Sana bu kötülüğü farkında olmadan ben yaptım.." dedim.. Ve içimden geçirmeden de edemiyordum. Bugün yeni biri için sevgilisinden vazgeçen ve onu bu hallere düşüren adam yarın bana da aynısını yapmaz mıydı? Ayaz'ı seviyordum ama Kaan'ı bu hale getiren oydu.. Dolayısıyla beni tehdit eden, benden nefret eden hatta okulun arka bahçesinde karnıma yumruk geçiren dolaylı olarak Ayaz'dı..
Kaan'ı almış yatağa getirmiştim. İlk defa bu kadar masum görüyordum onu, bir çocuktan farkı yoktu.. Sahi insanı masumlaştıran gözyaşı mıydı, Kaan'ın ağlaması o kadar içtendi ki gözyaşlarıma hakim olamamıştım. Ona karşı içimdeki tüm nefret, tüm kin gözyaşlarımla akıp gitmişti.. Kaan, bana bakarak "Nolur gitme, sende gitme." dedi. Yanına uzandım, saçlarını okşadım ve gözlerinin içine bakarak "Merak etme ben burdayım, rahat rahat uyu sen. Bunları sabah konuşuruz." dedim. Kaan, "Ediz, sen en meleksin, en yakışıklısın, en sevimlisin, en tatlısın." dedi ve düşünceli bir şekilde "Sen en bissürüsün.". Ben yine dayanamamış kahkaha atmıştım. "Kaan, eğer uyumazsan bana bir sürü malzeme vereceksin, dalga geçmemi istemiyorsan hadi uyu." dedim. Kaan, "Sarılmazsan, uyumam!" dedi. Ses tonu yumuşak, bir o kadar huysuzdu kendime engel olamadım "Ya sen bu kadar tatlı mıydın? Neden bunları bize göstermedin." dedim. Kaan, "Çünküüüüüü, beeeeeen uyucaaam." dedi. Gözlerime bakarak "Eeee hadi sarılsana!" diye ekledi. "Tamam, tamam." deyip sarıldım..
Sabah uyandığımda Kaan yanımda yoktu, içeri geçtim. Ev bomboştu, aynı zamanda geceye göre biraz toparlanmıştı. Yerde tişörtler, pizza kutuları, bira şişeleri falan yoktu. Kanepenin üzerine oturmuş telefonumu inceliyordum. 124 cevapsız çağrı ve 51 okunmamış mesaj.. Annem, Selin, Ayaz ve tanımadığım birkaç numara beni sürekli aramış. Mesajlara göz atıyordum..
Annem: "Ediz, özür dilerim. Lütfen eve dön, kendine sakın zarar verme. Endişeleniyorum, oğlum nolur eve dön.."
Annem: "Ellerim kırılsaydı da sana vurmasaydım, yalvarırım geri dön.."
Ayaz: "Ediz, nerdesin çok endişeleniyoruz. Senin evindeyim annen çok kötü, lütfen gel.."
Daha fazla okumak istemedim, anneme karşı kızgınlığımda, kırgınlığımda geçmemişti. Zaten umrunda da değildim. Kapı açılmış içeri Kaan girmişti. Bana seslendi "Hey, Ayaz mesaj atmış. Ediz evden kaçtı, görürsen haber ver diye.". Ben telaşlı bir şekilde "Ne dedin peki?" dedim. Kaan, elindeki poşetleri tezgaha bıraktı ve bana dönerek "Umrumda değil.!" dedim. Ben kahkaha atarak "Oyunculuğun çok iyi." dedim. Kaan kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu "Rol olduğunu kim söyledi?" dedi. "Ne yani ciddi miydin?" dedim. Bu sefer Kaan kahkaha atıyordu "Gerçekten oyunculuğum iyiymiş." dedi..
Kaan'a baktıkça dün gece aklıma geliyordu, ama soru sormaya cesaret edemiyordum. Kaan, "Sabah uyandığımda bana sarılmıştın, öyle sıkı sarılmışsın ki, zor kurtuldum, az daha uyanmasam ölüyormuşum." dedi. Şaşkın bir şekilde "Ben mi sarılmışım? Sarılmam için gece yalvardın." dedim. Anlamsızca yüzüme bakarak "O zaman hak etmişim, desene." dedi ve ekledi "Şikayetçi değildim, aksine çokta hoşuma gitmişti, o şekilde uyanmak." dedi. Kaan'ın yanında, olduğumdan daha fazla utangaç oluyordum..
Kaan'a döndüm ve huysuz bir şekilde "Çok sıkıldım ben, zaman geçmiyor, yapacak bir şey bulamıyorum." dedim. Kaan, gülümseyerek "Eğlendirelim beyfendimizi" dedi ve odasına girdi, elinde gitarla çıktı. Ben şaşkın bir ifadeyle "Oha ben onu nasıl görmedim." dedim. Kaan, kaşlarını kaldırmış, "Şaşırdığın şeylere bazen anlam veremiyorum. Burda şaşırman gereken konu benim gitar çalmam." dedi ve gülümseyerek karşıma oturdu. Gitarın teliyle oynayarak "Akdeniiiiz akşamları, bir başka oluyooor.." dedi ve kahkaha attı, "Şakaydı, o klasiği yapmıcam. Hem kumsalımız ve ateşimiz eksik." dedi. "Sen bu kadar konuşur, bu kadar güler miydin?" dedim. Kaan, "Neyse artık şarkıya girelim." diyerek konuyu değiştirmişti...
"Duvarları maviye boyadım
Maviyi çok seversin
Penceremde menekşeler dizili
Sularken şarkı söylersin
Gramafonda eski alaturka
Hoşuna gider bilirim
O yaz evinin içinde, denize nazır
Sabaha kadar bekledim seni..."
Sesi büyüleyiciydi, bir şarkı bir insana bu kadar yakışabilirdi. "Sesin çok güzelmiş." dedim ve ekledim "Resmen seni tanımıyormuşum, oysa hakkında ne çok bilmediğim şey varmış.". Kaan, gülümseyerek "Bende seni tanımıyorum, umarım birbirimizi tanıma fırsatımız olur." dedi. Kaan'ın telefonunun sesi sohbetimizi bölmüştü. Kaan, "Efendim Ayaz" diye telefonu açmıştı. Kızgın bir şekilde "Bir daha bu konu için beni arama, nerde olduğunu bilmiyorum." dedi ve yüzüne kapadı.. Ve bana dönerek "Seni çok seviyor." dedi. Kaan'dan bu kelimeyi duymak beni üzmüştü, sonuçta eski sevgilisiydi ve hala sevdiği, yanına doğru ilerledim ve sarıldım.. Kulağına fısıldayarak "Hayat, üzülmeye değmeyecek kadar kısa." dedim. Kaan, "Biliyorum, ve bu yüzden çok korkuyorum." dedi. Sarılmayı bırakıp yüzüne bakıyordum "Neden?" dedim. Kaan yaklaştı bana, ellerini dudaklarımda gezdirirken "Üzmekten." dedi. Ve gözlerini kapayıp, dudaklarını dudaklarıma teslim etti. Yavaş yavaş öpüyordu.. Daha sonra gözlerime bakarak, "Özür dilerim, istemeden oluyor. Hakim olamıyorum kendime." dedi. Ve hızla ilerleyerek odasına girdi, ve şarkı sesi gelmeye başlamıştı.. Cem Adrian'ın sesi odayı dolduruyordu, Beni hala öldürüyorsun...
Peşinden gittim, Kaan ellerini başının altında birleştirmiş tavanı izliyordu. Yatağa doğru ilerleyip, yanına uzanmıştım. Kaan hala tavanı izliyordu, elimle yanaklarını okşuyordum.. Elimle kendime doğru çevirmiştim başını, Kaan gözlerimin içine bakıyordu, gözlerimi kapadım ve dudaklarını öpmeye başladım. Şarkının da etkisiyle kendimden geçmiştim, ruhum sarhoş olmuştu. Ruhumun sarhoş olması için müziğe ihtiyacı vardı, bu şarkı ise aşırı derecede alkol içeriyordu... Bir anda üstünde buldum kendimi, aşırı derecede serttim, dudaklarını ısırıyordum ve buna anlam veremiyordum. Tişörtümü çıkarıp kenara atmıştım, konuşmayı veya onun konuşmasını istemiyordum.. Gözlerimi açtığımda Kaan'ın gözlerinin kapalı olduğunu gördüm, tamamen kendinden geçmiş ve tamamen kendini bana teslim etmişti..
NOT: MEDYADAKİ EDİZ.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gay mi, zönk!
Teen FictionAğlamak çözüm değil ama ağlamadan da yapamıyor insanoğlu.. Dışlamadan, reddetmekten, yoksaymaktan... Kısacası nefret etmeden de yapamıyor.. Farklılığı sevemiyor, farklı olana saygı duyamıyor.. Olaylara tepkisi diğer erkeklerden farklıydı. Erkeklere...