"Biz daha önceden tanışıyoruz, Arda bizim okulda." dedim. Arda suratıma bakıp "Evet tanışıyoruz." dedi. Benim kadar tepki vermemişti. Neden böyle bir tepki verdiğimi bilmiyordum. İçeri geçmiştik, Arda'nın babasıylada tanışmıtık. Yani cici babacık. Arda'da üvey kardeş oluyordu sanırım. Kardeşim gibi sevmeye başlamıştım zaten. Selin, Arda'yla ilgileniyor, Annem ile Kenan Bey yani Arda'nın babası muhabbet ediyordu. Ben ise telefonumla uğraşıyordum.
Ayaz'dan gelen mesajları okuyordum. Acaba cevap vermeli miydim? Onca şeye rağmen bana kendimi değerli hissettiriyordu. Ayaz'ı aramaya karar vermiştim. Dışarı çıktım, kimse fark etmemişti bile. Ayaz'ı arıyordum, ve Ayaz telefonumu açmıştı.
Ayaz: "Nerdesin sen? Neden cevap vermiyorsun? Meraktan öldüm!"
Ben: "Anca kendime gelebildim kusura bakma."
Ayaz: "Önemli değil nerdesin, yüz yüze konuşalım."
Ben: "Şu an gerçekten zamanı değil, ayrıca konuşmak istemiyorum."
Ayaz: "Peki sen konuşmazsın, dinlersin."
Ben: gür bir sesle "Sinirimi bozuyorsun Ayaz! Beni nasıl aldattığını mı anlatacaksın!"
Ayaz: "Olay sandığın gibi değil, en azından bir kez olsun dinlenilmeyi hak ediyorum değil mi? Ayrıca Arı sende kalmış, onu istiyorum."
Ben: "Daha sonra konuşuruz şu an uygun değilim."
Ayaz: "Tamam iyi akşamlar.."
Ben: "İyi akşamlar."
Ayaz: "Bekle, bekle!"
Ben: "Ne var yine?"
Ayaz: "Seni seviyorum..."
Kapanmıştı telefon, yüzüne soramadığım şeyi şimdi arkasından soruyordum. Gerçekten mi? Gerçekten seviyorsan neden böyle davranmıştın. Beni hem sevdiğini söylüyorsun, hemde zırıl zırıl ağlatıyorsun! Derken arkadan bir ses duydum, kapı kapanmıştı. Lanet olsun, bu konuşmayı duymuş muydu acaba, kimdi peki bu? Arda, Selin, Annem veya Kenan Amca? Allah kahretsin, her şey üst üste geliyordu. Düşünmem gereken onca konu varken birde bu eklendi.. Korkuyordum, korkarak içeri ilerliyordum. Oturma odasına geldiğimde herkes oturmuş birbiriyle sohbet ediyordu... Peki ya o kimdi, beni dinleyen kimdi? Gay olduğumu aileme ben açıklamalıydım benden başkasından duymalarını istemiyordum, ama buna ne ben hazırdım ne de annem..
Saat geç olmuştu, artık kalkıyorduk. Annem teşekkürlerini sundu ve gelen taksiye bindik. Ben korkuyordum hala, Ya Selin'se beni duyan ya da annemse.. İçimde kötü bir heyecan var. Bir tepki bekliyordum, fakat kimse umursamıyordu. Annem duymuş olsaydı eğer hal ve hareketlerinden illa ki anlardım, annemi elemiştim direk. Selin, peki ya Selin nasıl davranırdı. Hiçbir fikrim yoktu bu konuda, gerçekten zamana ihtiyacım vardı. Ayaz'a olayları mesaj olarak anlatmıştım, vicdan azabı çekmesini istiyordum. Üzülmüştü hatta kendine kızmıştı, sonra da boşver her şey olacağına varır diye beni teselli ediyordu mesajlarla.. Yine de Ayaz'a koşuyordum sıkıştığımda, sahi acıyı acıyla kapatmak olur muydu? Büyüklerin dediklerine göre İyilikten iyilik, kötülükten kötülük doğardı.. Peki bu denklem neden bende işe yaramıyordu, kötülük yapmamıştım kimseye, bu kötülük nerden doğmuştu ve beni nerden bulmuştu.. Belkide farkında değildim, sonuçta kusursuz bir Tanrı değilim, veya mükemmel bir insan değilim fakat insanım.. Yani bencil bir bireydim. Hep kendi iyiliğimi düşünür, kendi mutluluğumu isterdim. Üzüntümde kimseyi umursamaz, mutluluğumda da aynı tepkiyi verirdim. Beynimdeki düşünceler hep ben odaklıdır, filmlerde kendimi hep başrole koyarım, onun yaktığı canlar, kıydığı insanlar umrunda değil. Sahi Titanic izlerken hepimiz en çok Jack'in ölümüne üzülmüşüzdür, peki ya arkada ölen o yüzlerce insanlar, çocuklar ve hatta bebekler... Onlar kimin umrundaydı, tek suçları hayattaki rolleri mi? İlla yakışıklı, illa güzel olması mı gerekli bir insanın, ya da başrolü oynaması mı gerek? İşte ben kıyıda köşede kalmış ölümü ve mutluluğu beş para etmeyen, sahneye çıktığımda ise "Off şunun rolü bitsede asıl filme geçsek." diyen insanlara maruz kalmıştım... Kısacası kendim gibi hayatımda başkasının gözünde beş para etmiyordu.. Bu gece beni Ayaz'da, Kaan'da iyice değersizleştirmişti..
Eve geldiğimde direk odama geçtim, yatağıma uzandım ve Ayı'ya sarıldım. Ayaz olduğunu hayal ediyordum, sonra ise ona kızıyordum ve beni duyan kim olabilir diye düşünürken uyuyakalmışım...
Sabah olmuştu okuldaydım, Ayaz yanıma geldi, dün geceki olayları konuştuk.. Ve ben "Okuldakilerinde duymasını istemiyorum, çıkışta sahilde rahat rahat konuşuruz olur mu?" Dedim. Ayaz sakince "Olur." dedi. Kaan gelmişti, "Bana göz kırptı ve oturdu sırasına.". Ayaz sinirli bir şekilde "Bu çocuğu öldürmek istiyorum." dedi. Ben hiç o tarafa dönmeden kısık ve emin bir sesle "Sevgilin hakkında böyle düşünmemelisin." dedim. Ayaz, yüzüme doğru dönmüş "Bilmediğin şeyleri büyütüyorsun, aslında sende suçlusun, yaptığın şey doğru değil. Beni dinlemedin, ama sana hak vermemin tek yanı gerçeği senden gizlemiş olmam." dedi. Bu sırada Kaan arkasını döndü "İkinizide çok seviyorum, benim için kavga etmeyin." dedi ve kahkaha attı. Ayaz sinirli bir şekilde "Orospuluğunu okul dışında yap, seni sikmicem." dedi. İlk defa ağzından küfür duymuştum. Tamam Kaan'dan sık sık duyuyordum da Ayaz ilkti. Bunun üstüne Kaan konuşmadan sınıftan çıktı. Ayaz hala çok sinirliydi, bana döndü kolumu tuttu ve "Seni affetmem gerçekten zaman alıcak!" dedi..
Teneffüste dışarı çıkmıştım, Arda'yı gördüm, selam verdim. Gülümsedi "Naber?" dedi. Neşeli bir sesle "İyidir senden naber?" dedim. O sırada Ayaz geliyordu yanıma, biraz yaklaştıktan sonra "Bu kim?" dedi. Sinirli bir şekilde baktıktan sonra "Arda, annemin evlilik düşündüğü adamın oğlu!" dedim, elimle Ayaz'ı göstererek "Bu da Ayaz, sınıf arkadaşım." demiştim. Arda "Tanıştığıma memnun oldum, sonra görüşürüz." dedi ve uzaklaştı...
Ayaz, sinirli bir sesle "Bakıyorum da yokluğumda herkesle samimi olmuşsun?" ben yüksek sesle "Beni rahat bırak!" dedim. Ayaz gözlerime bakarak, "Canımı çok acıtıyorsun." dedi ve titrek bir sesle "Bana haksızlık yapıyorsun!" diye ekledi. Ben ise sinirli bir şekilde "Şu an aynı konumdayız, ben eski sevgilimin canını yakıyorum, sen ise Kaan'ın yani eski sevgilinin." dedim ve ekledim "Empati yapmayı öğreniyorsun bunu okulda öğretmezler." dedim. Ayaz, gözleri dolmuş bir şekilde arkasını döndü ve sınıfa doğru ilerledi. Onu öyle görünce ağzımdan çıkanlara pişman olmuştum.. Fakat bencilliğinden dolayı ona kızıyordum da, sonuçta bende acı çekiyordum, eminim Kaan'da çekiyordu. Kısacası sadece o değil çevresindeki herkes acı çekiyordu..
NOT: MEDYADAKİ AYAZ.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gay mi, zönk!
Teen FictionAğlamak çözüm değil ama ağlamadan da yapamıyor insanoğlu.. Dışlamadan, reddetmekten, yoksaymaktan... Kısacası nefret etmeden de yapamıyor.. Farklılığı sevemiyor, farklı olana saygı duyamıyor.. Olaylara tepkisi diğer erkeklerden farklıydı. Erkeklere...