"Bu gece senden bir şey öğrenebilecek miyim? Yoksa yine kitaplarından birini seçip okumalı mıyım?"
Sessizlik. Onunla iletişim kuramamaya alışıyordum. Genelde ben yokmuşum gibi davranıyordu ve ben de varlığımı ona hissettirmek için herhangi bir girişimde bulunmuyordum. Kitapların kapaklarını ve konularını incelemeye başladığım sıralarda büyük, gümüş kapı açıldı ve içeri Sanitas girdi.
"Çoğu kişi toplandı Ira. Seni bekliyoruz." Yine ona karşı neden olduğunu anlayamadığım ve araştırma gereği duymadığım saygı yüklü hareketlerle davranıyorlardı. Bu sanırım Quae'nin bahsettiği kurucu varisliğiyle ilgiliydi ama 'varis' kelimesini hangi anlamda kullandıklarını bilmiyordum.
Ira'yı ilk defa oturduğu koltuktan kalkarken görüyordum. Bu hücreye her geldiğimde onu aynı yerde oturur vaziyette bulmak bazı sağlık sorunları olduğundan şüphelenmemi sağlamıştı. Fakat şimdi yürümek konusunda bir sıkıntısı olmadığını da öğrenmiştim. En son bu hücreye geldiğimde anlamadığım bir şekilde Fons'u çağırmış ve yine anlamadığım bir şekilde onu kuklaları yüzünden yargılamıştı. Benim göremediğim bir şeyi görmüştü ve o benim göremediğim şey yüzünden Fons'u suçlu ilan etmiş, örgütün haini olarak nitelendirmişti. Beni koruduğunu iddia eden Fons ise tedirginliğini saklamaya çalışarak ondan özür dilemişti. Tabii ki bu olaylar benim için inanılmaz derecede saçma ve bağlantısızdı. Birinden bir diğerine geçemiyor, fikir yürütemiyordum. Çok fazla boşluk vardı.
"Benimle gel." Bu söz Sanitas için olamazdı çünkü o zaten onunla gidecekti. Bunu bana söylemişti ve beni henüz varlığını yeni keşfettiğim bir örgütün toplantısına mı götürecekti? Hem de daha benim varlığımı kendi bile kabul etmezken.
"Ben örgütün bir üyesi değilim Ira."
"Öylesin. Sadece farkında değilsin. Anlat ona Sanitas."
Ira gümüş kapıyı açıp bizi ardında bırakarak yürümeye başlamıştı. Ben ise meraklı gözlerle Sanitas'tan bir açıklama bekliyordum. Şu sıralar birilerinin bana bir şeyleri anlatmasına ihtiyacım vardı ve bu teklifleri geri çeviremeyecek kadar aciz bir durumdaydım. Sanitas zaten konuşmayı seven biriydi ve bana Ira'nın istediğinden daha fazla bilgi vereceğine emindim. Bu fırsatı kaçıramazdım.
"Ben örgütten biri miyim?" Gülümsüyordu.
"Sadece sana özel değil. Bütün A'lar örgüttendir ve birinci dönemlerinde örgüte katılırlar. Armandaki 'A-I' ne anlam ifade ediyor?" Saçma bir soru, ne anlam ifade edebilirdi ki?
"A seviyesi, birinci dönem."
"Hayır. Ab-Initio kelimesinin baş harfleridir. Bu kelime 'başlangıçtan' anlamına gelir. Yani daha en başından örgüt için seçilen kişileri belirler. Senden büyük dönemlerin ya da docetlerin buraya gelirken kolyeler kullandığını görmüşsündür. Örgütün sembollerini, eşyalarını... Birinci dönemlere bu eşyalardan verilmez Quem. Çünkü zaten örgütten olacaklara çoktan armaları, yani kısacası örgüte giriş kartları verilmiştir. Sen fark edene kadar basit bir armayken fark ettiğinde bir örgüt eşyasıdır. Anladın mı? Sen zaten en başından beri bu örgüte üyesin." İnanılmaz. Kim bir şeyi bu kadar derine saklayabilirdi ki? Hangi amaç birilerine bunları yaptırmayı sağlayabilirdi? Neyin, kimin korkusunun sonucuydu bu? Bu kadar detaylara gizlenmiş bir örgütü böyle başıboş çocuklara emanet etmek doğru muydu peki? Kafamda milyonlarca soru vardı.
"Ya A olan biri bu örgüte girmeyi istemezse?"
"Nocte tarihinde henüz böyle bir durum yaşanmadı. İlk olmak ister misin?"
"İstersem ne olur?" Yine başlıyorduk. Cevapları olmayan sadece sorularla geçiştirilen o saçma sapan iletişim kurma yöntemlerine. Örgüttekileri özellikle böyle seçiyorlardı sanırım. Ya da başlar başlamaz sıkıca tembihliyorlardı. 'Sakın sorulara cevap vermeyin. Çevrenizdekileri umursamayın.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mixta
FantasyBu evrende varlığın bir şekilde kabul edilir. Mixta olduğunu herkesten sakla.